Dünyamız değişiyor, eski kalıplaşmış düşünceler de öyle… Mesela demokrasinin beşiği kabul edilen Avrupa Birliği’ne (AB) üye olma başarısını göstermiş bir ülke olan Macaristan’ın demokrasi-ötesi lideri Viktor Orban, otoriterleşme eleştirilerine karşı şöyle demişti:

-Siz özgürlükçü demokrasi ile devam edin, bırakın biz de özgürlükçü olmayan demokrasiyle yönetelim ülkemizi!

Orban’ın bu içten tavrı konu üzerinde düşünen liderlere güzel bir mesaj oldu. Demokrasi gibi özgürlüklere de yeni bir düzen verilebilirdi. Çıkış noktası da Macaristan olabilirdi:

-Orban’dan aşşağa Kasımpaşa!

Zaten gezegenin en istikrarlı bazı ülkelerinde farklı özgürlük anlayışları uygulanmaya başlamıştı.

Şimdi sıra bu yeni anlayışı, daha anlaşılır hale getirip anlayışı kıt olanlara da anlatmak için yazılı bir metin olarak ortaya konulmasına gelmişti.

İlk taslak olarak şu satırlar not edilebilirdi.

-Bütün insanlar eşit doğmayabilirler. Bazıları akılla donatılmışken bazıları vicdansız olabilirler.

-Herkes bildirgede bulunan bütün haklara sahip değildir.

-Herkesin yaşama hakkı olduğu son derece tartışmalıdır. Tartışma sonunda bu hak verilir ya da verilmez.

-Hiç kimse kölelik altında tutulamaz ama karın tokluğuna da çalışmaya razı olmak zorundadır.

-Hiç kimseye işkence, insanlık dışı, aşağılayıcı muamele uygulanamaz gibi görünse de gerçek durum biraz farklı olabilir. Bu farkın ne kadar olacağına şehirlerin mülki amirleri karar verir.

-Yönetici sorumluluğu almış kişiler işlerin çabucak tamamlanması için özel koşullar yaratabilirler.

-Özel koşullar arasında kendilerine yüzde 10’dan yüzde 50’ye kadar kâr payı alma hakları saklıdır.

-Talihli bir yöneticinin; başında bulunduğu kurumun bütün maddi olanaklarını kendi ihtiyaçlarına göre düzenleyerek, kişisel mal varlını kurumsal varlığın ötesine geçirme hakkı vardır.

-Böylesi durumlarda yöneticilerin mal varlıklarındaki artışları bahane ederek ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozanlar yönetimin emriyle yargılanıp en ağır şeklide cezalandırılır.

-Yalan söylemek bir ihtiyaçtır. Yalan söyleyenlerin yalanlarını yüzlerine vurmak doğrudan cezayı gerektiren bir eylem olarak kabul edilir. Bu suçu işleyenlerin nasıl cezalandırılacağı ise yönetmelikle düzenlenir.

-Ceza yönetmelikleri yayımlanana kadar sanıklar cezaevlerinde tutuklu olarak kalırlar. Bu süre ortalama insan ömrünün yarısını geçemez.

-Yönetimin olağanüstü başarılarını yazıp-yorumlamaktan yorgun düşen medya mensupları, ifade özgürlüğü çerçevesinde muhalif konumunda bulunan herkese küfür etme, tehdit etme, tahkir etme özgürlüğüne sahiptir.

-Muhaliflik bir hastalıktır. Mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

-Özgürlüklerin bu denli değişip-genişlemesinin toplumda yaratacağı mutluluğu dengelemek için kamusal alanda faaliyet gösterecek birimler oluşturulmalıdır.

-Özgürlükleri beğenmeyenler hakkında işlem yapmak zorunludur.

Bu nasıl bir düzenleme diye soranlar için basit üç kelime hazırdır:

-Neoözgürlükler Bildirgesi!