Son gelişmelere bakıldığında Türkiye’de demokrasiden bahsetmek mümkün değil!..
TBMM’ye getirilen “Yüksek Mahkemelerde” yapılacak olan değişikleri içeren yasa taslağıyla da, hukuk devleti olmaktan da çıkarıldığımız açıkça görülüyor...
Zaten hukukun olmadığı yerde demokrasiden bahsetmek, abesle iştigal etmek demektir!..
•••
Yani uzun uzun demokrasinin faziletleri, parlamenter düzenin yararları, hukukun üstünlüğü gibi, çok önemli kavramları ele alıp, “ülkemizde neden uygulanamıyor?” üzerine yorumlar yapmaya gerek yok!..
Böyle bir irdelemeyi yapmak, çağdaş, kalkınmış, refah içinde, eşit ve özgür bir yaşam standardına kavuşmuş, yurttaşları tüm insan haklarına sahip olan bir ülke için geçerli.
Türkiye, bu ortamı çoktan yitirdi!..
7 Haziran sonrası sandıktan çıkan halkın iradesini yok sayan “mağrura karşı koyulmadığı” anda, demokrasinin eksiklerinin tamamlanması, hukuk devletine geçişin sağlanması, çağdaş, laik ve sosyal devletin kurulması umudu da yok oldu!..
•••
Değil mi ki, sandıktan çıkan “muhalefet çoğunluğunun” bir araya gelmeme gayreti açıkça tespit edildi, işte o andan itibaren RTE/AKP, “tekrar mutlak iktidara ulaşmak” adına harekete geçti.
Öyle strateji belirlendi ki, içinde kan ,ölüm ve gözyaşı vardı!..
Bu vahşi strateji devreye sokulduğu günden beri ülke müthiş bir dar boğazın içine girdi.
Böyle bir anlayıştan, diktatör heveslilerinden kurtuluş için son düzlükteyiz.
Vakit geçmeden Türkiye’nin yeniden demokrasiye dönebilmesinin yolunu açılmalı!.
•••
Demokrasinin en basit göstergesi, yurttaşın temel hak ve özgürlüklerin kullanılabilirlik oranıdır.
Türkiye’de bu gün, yurttaşın güvenliği, toplu gösteri ve yürüyüş hakkı, basın özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, ifade özgürlüğü RTE/AKP lehine olmadığı sürece yoktur.


Öyle bir noktaya gelinmiştir ki, bırakın siyasi görüşleri, başta yaşam hakkı olmak üzere en temel haklarını kullanmak isteyen kişiler bile devletin iktidara bağlı kurumları aracılıyla, başta yargı olmak üzere cezalandırılmakta, mağrurun havuz medyası vasıtasıyla itibarsızlaştırılmaktadır!..
Eşitlik isteyen, yapılan hırsızlık ve yolsuzluklara dur diyenlere karşı saldırılar artık olağan hale gelmiştir!..
•••
Düşünmeyen sorgulamayan bir toplum yaratılıyor!..
Aydınlar teker teker hapiste tutuluyor!..
Basın özgürlüğüne sahip çıkan Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin “Özgür Gündem gazetesine” konulan sansüre dikkat çekmek adına basın özgürlüğü eylemi yapmaktan tutuklandılar...
Dün bu eylemi daha da belirgin hale getirmek için “gönüllü yayın yönetmeni” olan Can Dündar, havuz medyası tarafından terörist olarak topluma duyuruldu!..
Amaç demokrasinin zararlı olduğunu göstermek.
Amaç özgürlük talebinin aslında terörizm olduğunu topluma yaymak!..
•••
Diğer yandan; işçinin emeğinin sömürüldüğü, esnafın AVM’lerce yok edildiği, çiftçinin ürettiği hasadı büyük sermayeye kaptırdığı, tüketicinin alabildiğince borçlandırıldığı bir yağma düzeni oluşturuluyor!
Öyle ki, nüfusun yüzde 1’i, ülkenin gayri safi gelirinin yüzde 54’nü, geri kalan nüfusun yüzde 99’u ise yüzde 46’sını kullanıyor.
Bu kadar bariz ve adaletsiz bölüşümün yaratıldığı bir ülkede sosyal patlama ancak demokrasinin yok edilmesi, yargının taraflı hale getirilmesiyle önlenebilir.
Baskı altında tutarak ve de korkutarak insanların adalet, hak, eşitlik ve özgürlük taleplerini yok edebilirler. Ancak nereye kadar?..
•••
Geçtiğimiz günlerde “Firuzağa” saldırısı şayet “periscope sistemi” tarafından naklen dünyaya yayımlanmasaydı yeni bir yalan rüzgârıyla daha karşılaşacaktık…
Milyonlarca insanın izlemesine rağmen, utanmadan ve de sıkılmadan yandaşlar “Kabataş” yalanına benzer bir zorlama yaptılar!.. Ama tutmadı.
Ülkeyi yönetenlerin ahlaki seviyesini düşünebiliyor musunuz?..
Bu arada her türlü küfrü ve ahlaksızlığı yapan “aktrollerin” kurucusu Mustafa Varank’ın Türkiye’yi temsil etmek için ‘Büyükelçi’ olduğunu duydunuz mu?..
Bu tasarrufla “yönetim etiğinin” iyice yerlerde süründüğünü söyleyebiliriz!.
•••
Bugün ülkenin bir tarafında kan akıyor…
Devlet soyuluyor!..
Yurttaş aç bırakılıyor!..
Türkiye’nin dünyada saygınlığı kayboldu.
Eğitim bilimden uzaklaştı dine dayandırıldı!..
Kimsenin can ve mal güvencesi kalmadı!..
Meydanlarda dokunulmazlık kalktı diye milletvekillerine saldırı düzenleniyor.
Anayasa’ya aykırı yasalar çıkıyor, yöntemler uygulanıyor.
Fiilen Anayasa tanınmadığı ilan ediliyor.
Tüm bunları RTE/AKP yapıyor!..
Muhalefette ses yok!..
•••
İnsanların üzerinde müthiş bir “yalan algı” oluşturuluyor.
Maalesef muhalefette “ bu algı çukuruna” düşmemek adına, gerçekleri söylemek, yapılanları sorgulamak yerine onlarla birlikte davranır gibi görünüyor!..
En azından susuyor!..
Ama farkında değiller!..
Terör, terörist yaftası yememek adına demokrasi ve hukuk devletinden vazgeçiyorlar!..
Biliyor musunuz?..
2015 temmuzundan bugüne kadar 600 şehit verdik!..
Patlayan bombalar sonucu sadece Ankara’da 173 olmak üzere 250’yi aşkın sivil yurttaşımız yaşamını yitirdi…
TSK’nın açıklamasına göre 7740 PKK’lı etkisiz hale getirilmiş!..
Bu kadar insan niçin ölüyor? Hiç düşünmüyor musunuz?..
Demokrasiden, hukuktan, hak, özgürlük ve eşitlikten vazgeçmek kısaca; terörü besleyenlerin mutlak iktidarlarını sağlamak için!..