çişleri Bakanı İdris Naim Şahin “ileri demokrasi”nin özünü aşağıdaki veciz sözlerle anlattı.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin “ileri demokrasi”nin özünü aşağıdaki veciz sözlerle anlattı. Anlayan için yeter de artar:
“Terör örgütünün yürüttüğü çalışma sadece dağda, bayırda, şehirde, sokakta, arka sokaklarda haince pusu kurarak yaptığı saldırılardan ibaret değil. Bir başka ayağı daha var. Bilimsel terör var... Resim yaparak, tuvale yansıtarak, şiir yazarak, şiire yansıtıyor, günlük makale yazarak. Hızını alamıyor. Terörle mücadelede görev almış askeri ve polisi, sanatına çalışmasına konu yaparak demoralize etmeye çalışıyorlar. Terörle mücadele edenle bir şekilde mücadele ediliyor. Arka bahçe İstanbul’dur, İzmir’dir, Bursa’dır, Viyana’dır, Londra’dır, Washington’dur, üniversitede kürsüdür, dernektir, sivil toplum kuruluşudur... Arka bahçede ayrık otuyla ayrık otları birbirine karışıyor. Bir kısmı faydalı, bir kısmı zehirli...”
Bakanın sözleri şaşkınlık yarattı. “Bu kadar da olmaz” dedirtti. Ama aslında bu zihniyet yeni değil. Şaşılacak bir şey yok. İdris Naim’ler geçmişte de vardı. Türkiye’nin muhafazakar sağ geleneği pek çok İdris Naim yetiştirdi. Onlardan biri DP’nin Çalışma Bakanı Mümtaz Tarhan’dı.
1950’li yıllarda İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi tarafından düzenlenen Sosyal Siyaset Konferanslarında verilen derslerin bazılarını beğenmeyen Çalışma Bakanı Mümtaz Tarhan bu konferansları verenleri gizli komünist olmakla suçlamıştı. Tarhan işçi konferansının İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde yapılmasına karşı çıktı ve sendikacıları yabancı ideolojilere hizmet etmekle suçladı.
Tarhan, 20 Mart 1957’de  yaptığı açıklamada sosyal siyaset seminerleri veren üniversite hocalarını şu ifadelerle suçluyordu: “(...) komünist uşaklığı veya şahıs ihtirasları için, sendikalara siyaset sokmak isteyenler (...) Ellerinde sosyal adaletin bayrağını taşıyanların, şimdiye kadar günlük ve işçi gazetelerindeki başmakaleleri, gazetelerde yazdıkları seminer ve kürsülerde söyledikleri birer birer dökülür ve saçılırsa, bu gibi insanların gizli maksatlarının, maskeli yaygaralarının kökünün nerde olduğunu, bu zakkum ağacının nereden sulandığını bu memlekette anlamayan Türk kalmayacaktır.”  Tarhan’ın İdris Naim’den daha mahir olduğuna şüphe yok!
Çalışma Bakanı Tarhan’ın ağır suçlamalarının ardından Çalışma Bakanlığı tarafından yazılı yapılan açıklamada daha da ağır ifadeler yer alıyordu: “Çalışma Vekili, bu beyanatında, işçi ve sendika muhitlerine müteveccih ve Türk İşçisini ideolojik bakımdan tahrik etmeye veya muayyen bir siyasetin rengini ve zehrini sendikalarımızın bünyesine aşılamağa matuf sözde ilmi faaliyetlerin hakiki mahiyetini bütün ehemmiyetiyle ortaya koymuş bulunuyor.”
Metinde yer alan “Birkaç sahte ilim bezirgânının ve işçilikle alâkası meşkûk sendika esnafının tahrikleri” gibi ifadeler, DP’nin sendikalara ve sosyal politikaya yönelik tutumunun geldiği vahim noktayı göstermektedir. Tarhan ve zamanın Çalışma Bakanlığı İdris Naim Şahin’i kıskandıracak akıl yürütmelerde bulunuyor ve inanılmaz taktikleri savunuyordu:
“Halbuki bugün Komünizmle mücadele etmek mevkiinde bulunan bütün Dünya memleketlerinin içinde bulunduğu durum öylesine bir mücadele taktiğini zaruri kılmaktadır ki, elle tutulur deliller halinde tecellisi beklenerek menfi ideolojik propagandaların alıp yürümesine müsamaha etmek milli bir intihar teşkil eder. Filhakika, suç sayılan fiillerin muayyen bir ideolojik üniforma ile karşımıza çıkması düşünülemeyeceği gibi, çok kere masum fakat gafil kalemlerin açtığı bir hazırlayıcı zemin üzerinde isyankâr ve ihtilâlci tahriklerin kolayca neşvünema bulmasına imkân verilmiş olabilir.”
Aslında İdris Naim yeni bir vaka değil. Muhafazakar Türk sağı müesses nizamı korumak için her daim bir umacıya ihtiyaç duymuş, her daim komplo teorilerini sevmiştir. İdris Naim de DP geleneğinin devamcısı bir partinin bakanı değil mi? Türkiye sağının demokrasi sınırı bu kadar. Şaşıracak ne var. Gelenek sürüyor!