Dün, emperyalistlere karşı bağımsızlık Savaşı veren bir Ulusun yazdığı ve zaferle noktaladığı büyük destanın yıldönümüydü…

Dün, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunun tüm dünyaya ilan edildiği gündü!

Dün, işgal edilmiş, tüm kaynakları sömürülen ülkelere başkaldırı cesareti veren ve dünyada emperyalist yayılmacılığa dur diyen Mustafa Kemal Atatürk’e olan minnet ve saygının coşkuyla dile getirildiği anlamlı bir gündü!

Dün, askeri dehası, üstün devlet adamlığı, aklı, bilgisi ve halkla kurduğu yeni bir devletin yurttaşları olarak onur duyduğumuz, böyle bir öndere sahip olduğumuz için gururlandığımız bir bayramdı!

Yani dün, dünyaya örnek olduğumuz 30 Ağustos Zafer Bayramı’mızdı…

***

Laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli özelliği, sosyal hukuk devletine sahip olmaktı.

Çağın ulaştığı uygarlığın üstüne çıkmayı, eşitlik, kardeşlik ve dayanışmayı, insan haklarına saygılı, düşünce ve ifade özgürlüğüne dayalı bir barış ülkesi olarak dünyada saygın bir ülke olmayı hedeflemişti!

Bu hedefe ulaşmak için öncelikle demokrasinin tüm kural ve kurumlarına sahip olmak gerekiyordu.

Yargı, yasama ve yürütme erklerinin tek sahibi halktır, anlayışıyla parlamenter demokratik sistem kabul edilmişti.

Önce TBMM kuruldu. Halkın yönetime katılması sağlandı.

Nitekim TBMM’ye bağlı Ordular Kurtuluş Savaşını zaferle sonlandırdı…

***

Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyet’in kuruluşunu dahice yaptılar ve ülkeyi iğne oyası gibi işlediler!

Barış mutluluğu, adil paylaşım refahı getirir görüşüyle, üreten bir ekonomi ve adalet dağıtan bir devlet yapısını oluşturdular.

Halkevleri, Köy Enstitüleri, Türk Hava Kurumu, İş Bankası gibi önemli kurumları yarattılar…

Farklı olanların birbiriyle kucaklaştığı, elem ve sevincin ortak olduğu, toplumsal dayanışmanın öne çıkarıldığı bir ülke kuruldu.

Gençleri aydın, kentleri aydınlıktı. Köyleri güvencede. Köylüsü, esnafı, eşrafı refah içindeydi. Kadınları özgür ve yönetendi. Yurttaşlarının yaşamı dünyaya örnekti!

***

Ya şimdi?

Gerçek İslam’la ilgisi olmayan, kadını yok sayan, insana saygı duymayan, kendince uydurduğu insanlık dışı inanç nedeniyle kafa, kol bacak kesen, bilime karşı, çağın oluşturduğu tüm modern aygıtlara yani teknolojiye düşman, Taliban’la aynı inançta olan bir anlayış bizi yönetiyor!

ABD ve NATO’nun Afganistan sonrasında Çin’i terör yoluyla hem karıştırmak hem de “ekonomi savaşında” zayıflatmak adına Taliban’la anlaşacağı görülüyor!

Bu yöntemde seçilen hedefin Uygur Türkleri olacağı açık!

Biden’la yapılan gizli görüşmede Türkiye’nin bu konuda ne söz verdiği bilinmiyor!

Bekleyip göreceğiz!

***

Kısaca emperyalist yayılmacılık 3’üncü döneminde giderek hızlanıyor!

Daha pek çok oyun içinde oyun göreceğiz!

Türkiye’de hak hukuk adalet yok edildikçe, devletin tüm kurum ve kuruluşları tek adamın elinde kullanıldıkça ve yurttaş baskı ve şantajla susturuldukça emperyalist güçler bizi bu oyunların içine daha da çekerler!

***

Oysa; 30 Ağustos zaferinin kazanılma mücadelesi ve Mustafa Kemal Atatürk’ün görüşleri, bize ders olmalıdır…

***

Ders almak için okur yazar olmak gerekir…

Yani bilinçli, bilgili, düşünen, etrafını izleyen, sorgulayan, karşısındakini dinleyen kitap okuyan bir kişi olmak gerekir…

Muhakeme yeteneği okudukça gelişir! Promtırla değil!

Yeni düşünceler için gerekli olan bilgi okudukça çoğalır!

***

Ülkemizin en önemli düşün insanı, yazar, edebiyatçısı Oktay Akbal’ın pazar günü ölüm yıldönümüydü...

Oktay Akbal benim yaşam felsefemde, siyasi çalışmalarımda, yazı yazma ve söz söyleme üslubumda yol gösteren en önemli insanlardan biriydi.

Tıpkı değerli Nazım Alpman gibi…

Akbal; “Lâik demokrasi olmadan yaşam olmaz. Yazmak yaşamaktır. Yazdıkça demokrasiyi oluşturursun. Özgürleşen düşünceleri okudukça yaşamı anlarsın!" derdi.

***

Bu anlayışla CHP’li Belediyeler kitap fuarları düzenliyorlar.

Çok önemli bir görev yapıyorlar!

Yazarlarla okuyucuyu buluşturuyor hem hemşerisinin bilgisini, bilincini farklı görüşlerle geliştiriyor, hem de özellikle geleceğe hazırlanan gençlere kitap sevgisini aşılıyorlar.

Bu yıl katıldığım kentlerde belediye başkanları için çok güzel düşünceler edindim.

Okuyan bilinçlenen hemşerileri, bir yandan doğrudan kendilerine de dokunan ve onları zenginleştiren böyle bir hizmete katılmaktan büyük mutluluk duyduklarını söylüyorlar, diğer yandan başkanlarının yaptıkları hizmetleri öğrenmenin yanı sıra yaşadığı kentin gözle görünür gelişmesinin keyfini yaşıyorlar…

***

Didim Belediye Başkanı A.Deniz Atabay’ı, Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Gürel’i, Burhaniye Belediye Başkanı Ali Kemal Deveciler’i başarılı fuarlar ve kentlerine yaptıkları büyük hizmetler için kutluyorum.

Gerçekten bu ilçeler, AKP’ye rağmen daha da çağdaş kentler haline dönüşüyor…

Ayrıca Muğla BBŞ.nı Osman Gürün’e Oktay Akbal’a ,gösterdiği vefa ve adına yaptırdığı mükemmel Kütüphane için şükran duyuyorum…

***

Keşke AKP’li yöneticilerde de okuyabilseler!