Tekkede amiral fotoğrafları ortaya çıktı. Tekke dışındaki makam aracı da yayımlandı. Amiralin birden çok defa tekkeye gittiği yazlık ve kışlık üniforması üzerine giydiği cübbeden anlaşılıyor. Tarikat merkezinde namaz kılan amiralin kafasında da sarık bulunuyor.

Şaşırtıcı değil! Üstelik 24 Mart 2021 tarihinde yayımlanan Resmi Gazete’deki içeriğe göre suç saymak da mümkün görünmüyor. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) subay ve astsubay yetiştiren Harp Okulları ile Astsubay Yüksekokullarına giriş şartlarında dikkat çeken bir değişiklik yapıldı.

Giriş şartları arasında bulunan ‘irticai ve bölücü görüşleri benimsememiş veya bu faaliyetlere karışmamış olmak’ hükmü kaldırıldı. Yerine muğlak bir sınır çizildi. Subay olmak için ‘terör örgütlerine veya milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen gruplara üyelik, iltisak ya da irtibatı bulunmamak’ şartı getirildi.

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ‘amiral iddiasını’ ve 'Harp Okulları ile Astsubay Yüksekokulları’na giriş şartlarını değerlendiren maddeleri birlikte ele alan bir açıklama yaptı. Amiral için “Görüntüleri her yönü ile inceliyoruz” ifadelerini kullandı. ‘Giriş için’ ise “Düzenleme daha geniş kapsamlı, güncel mevzuata uygun ve daha somut” dedi.

MSB AÇIKLAMASINDA KENDİSİ İLE ÇELİŞTİ

‘Giriş düzenlemesi’, MSB’nin iddiası gibi, ne güncel, ne mevzuata uygun, ne de somut! Madde; “Amiralin görüntülerinin detaylı incelenmesi ve üzerinde duruluyor” açıklamasını da boşa düşürüyor. Daha çok ‘tevil’ niteliğinde. Çünkü aynı açıklamaya sınır ötesi operasyonları, IŞİD mücadelesi ve cemaatin tasfiyesi sürüyor ibareleri de sıkıştırılmış.

HANGİ CEMAATLERİ TASFİYE EDİYORSUNUZ?

“Hem cemaat yapılanmaları, hem de radikal örgütlere geçit yok” algısı yaratmak üzerinde çalışılmış! Bildiri, “Sadece istemediğimiz cemaatleri tasfiye ediyor, yerli ve yabancı kamuoyunu radikalizm konusunda manipüle ediyoruz” şeklinde olsa daha samimi olurdu.

Yıl 2016… 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden hemen sonra. Menzil’in TSK içinde sofi TİMİ olduğu anlaşılıyor! Menzil’in Gülistan adlı dergisinde, ‘Bir TİM komutanının hikâyesi’ bölümünde şu ifadeler yer alıyor: “Komando taburunda personel şube müdürüydüm. Hemen bitişik binada, özel harekât birliği diğer giriş tarafında alay komutanlığı vardı. Özel harekâtta bulunan bütün rütbeliler, tevbe etmiş, sofi timi oluşmuştu.”

ORDUDA TARİKATLAR

Darbeden hemen sonra da, iktidarın hatalardan ders almadığına ve ordudaki dinci sızmaları görmezden geldiğine ilişkin bir örnek. Harp okullarında ‘Adıyamanlı olmanın ayrıcalıkları’ sır değil. Başta Menzil olmak üzere, tarikatların ordudaki etkinliği de öyle!

YÖN VEREN PARAMİLİTER TAŞERONLARI

TSK’nin, bugün sadece tarikatlara teslim olduğunu söylemek zor. MSB ve TSK’nin taşeron paramiliter yapıların kucağına atılmasının da üzerinden bir hayli zaman geçti! SADAT A.Ş’nin kurucusu Adnan Tanrıverdi, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanıyken önemli ipuçları vermişti.

Tanrıverdi bir konuşmasında; “TSK’nın yeniden yapılandırılması teklifimizin neredeyse tamamı kabul edildi” ifadelerini kullanmıştı: “Askeri mağdurlar uyum yasası getirilmesini, yüksek askeri şuranın değişimini, yüksek askeri yargının kalkmasını istemiştik. Hepsi birden oldu!”

CİHADİZM VE ORDU

Ordunun yapısal değişiminin bir boyutu, sadece SADAT’ın sistem tavsiyeleri ile değil, TSK’ye verdiği eleman referansları ile de mümkün oldu! Taşeronların yön vermesi ile tarikat kadrolaşması dışında, Suriye Savaşı da Türk ordusunun, geleneksel yapısı ile vedalaşmasının nedenlerinden biriydi.

Bugün, IŞİD operasyonları vurguyla radikal İslam ile mücadele tevili yapılırken, göz önünde olanlar atlanıyor. Bölgedeki çatışma ortamında, Jandarma Özel Harekat’ın operasyonları sırasında şehir duvarlarına yazdığı ‘Cundullah’ ya da ‘Esadullah TİM’ yazılamaları unutuluyor.

Yine aynı şekilde, TSK’nin 24 Ağustos 2016’da başlayan Fırat Kalkanı, 20 Ocak 2018’deki Zeytin Dalı ve 9 Ekim 2019’daki Barış Pınarı operasyonlarında ÖSO ile işbirliği yaptığı da anımsanmıyor. Tümü IŞİD’in karnından çıkan az ya da çok onunla iltisaklı örgütlerdir.

Orduda İrticai faaliyetler vurgusu yapmak bundan 15 yıl önce olsa heyecanlı olabilirdi. Ancak bugün bu vurgu ya da tanım gerçeği tam olarak anlatmıyor. Çünkü kuşatma, sadece dinci yapılanmalar ile sınırlı değil. Yön veren taşeronlar ve radikalizm etkisi de yoğun!