Bir ay sonra Kurultay’a gidecek olan CHP’de Genel Başkan adaylarından Özgür Özel partiyi yeniden sosyal demokrat kimliğine büründüreceklerini belirterek şöyle dedi: ‘Oyuna gelmeyelim’ derken ‘oyuna gelen’ olmayacağız. İstanbul'u kazanırsak değişim kesin, kaybedersek yarış dengede geçer.

Özgür Özel: Sokaklardan, meydanlardan korkmayacağız

Değişim tartışmalarıyla 4-5 Kasım’da Olağan Kurultay’a gidecek olan CHP’de Genel Başkan adaylarından Özgür Özel, halkı siyasetin öznesi yaparak siyasetin ağırlık merkezini değiştireceklerini söyledi.

Adaylık açıklamasından 20 gün sonra İstanbul’da gazetecilerle bir araya gelen Özel, siyaset anlayışlarını, yapmak istediklerini ve Kurultay’a gidilirken partisindeki tartışmalara ilişkin soruları cevapladı.

Özel’in açıklamalarından satır başları şöyle:

“MUTFAK VİDEOLARIYLA SİYASET OLMAZ”

“Değişim tartışmaları üç aydır sürüyor. Değişim ama neyin değişimi? Nasıl değişim? 'Bu değişimin altı nasıl dolacak? Parti politikalarını, siyasetini ve değişimi mutfak videolarından, salı toplantılarından öğrenen örgütün kendi varoluşuyla çeliştiğini düşünüyoruz. Örgütün kendi karar verdiği, siyasetin birlikte üretildiği bir anlayışa ihtiyacımız var. Adaylık açıklamamızla birlikte 15 Eylül’de 'Değişimin yüz yılı, yüz yılın değişimi' diye sloganlaştırdığımız ve tutum belgesini açıkladık. Orada nasıl bir değişim istediğimizi, değişimden ne kastettiğimizi açıkça deklare ettik. Türkiye’deki siyaseti, dünyayı nasıl gördüğümüzü vurguladık. CHP’nin nelerin değişmesi gerektiğini, genç, dinamik kadromuzla birlikte satır satır ele alarak hep birlikte belirttik.

“İDEOLOJİK DEĞİŞİMİ SAVUNUYORUZ”

Değişim sadece kadroların, isimlerin değiştirilmesi demek değil. İdeolojik bir değişimi savunuyoruz. Parti kendi kimliğine, evrensel sosyal demokrat ilkelere yeniden dönmeli. Partiyi solun, sosyal demokrasinin evrensel normları üzerine oturtmak amacımız. Soldan bir perspektifle siyaseti dikine değil, enine/yatay kesen toplumun tümüne uzanan bir siyaset üretmek istiyoruz. Partinin kendi tarihiyle uyuşmayan bir anlayışı, yaklaşımı kabul etmiyoruz.

“SOKAKLARDAN, MEYDANLARDAN KORMAYACAĞIZ” 

Ülkede ağır toplumsal sorunlar yaşanırken ‘oyuna gelmeyelim’ diyerek ‘oyuna gelen’, tepkiyi sadece emek ve meslek örgütlerine, emekçilere, toplumsal gruplara bırakan bir anlayış olamaz. Sokaklardan ve meydanlardan korkmayan, demokratik tepkiyi örgütleyen, kendi siyasetini belirleyici yapan bir anlayışa ihtiyacımız var. Toplumun her kesimiyle; işçilerle, emekçilerle, geçinemeyenlerle, sendikalarla temas kuracağız. Onlara dokunacağız.

BirGün Yayın Koordinatörü İbrahim Varlı ile CHP Genel Başkan Adayı Özgür Özel.

“DİKİNE DEĞİL, YATAY SİYASET”

Erdoğan’ın dayattığı dili, siyaseti reddediyoruz. Onun dayattığı “dikine kesen” siyaset -“biz ve onlar, sağcılar ve solcular, Aleviler ve Sünniler, Kürtler ve Türkler- ülkeyi kutuplaştıran elli artı bir üzerine kurulu ittifak siyaseti. Onun siyasetine kapılarak savrulmak kendi kimliğinden uzaklaşmaktır. CHP’ye Tayyip Erdoğan'la polemiğe girecek, laf yarıştıracak, onun kadar sert konuşabilecek bir lider aramıyoruz. Erdoğan'ın bize dayattığı siyaseti reddederek yola çıkıyoruz. Bizle birlikte bugüne kadar direnen yüzde 25’lik kesime çok değerli. Ancak amacımız yüzde 75’lik kesimlere uzanmak olmalı. Bu da sağdan gelen isimlerle olmaz. CHP seçim kazanmak adına kendi değerlerinden uzaklaştı, sağa kaydı. Siyaseti yatak kesen bir anlayışı benimsiyoruz, işçiye, emekçiye, sendikacıya, geçinemeyenlere uzanan bir siyaset peşindeyiz.

“SAĞA AÇILMAKLA OLMAZ”

Sağa açılmakla, sağdan isimler, danışmanlar, kadrolar getirmekle başarılı olunmaz. CHP kendi kimliği yerine başka kimlik arayışlarına girdiği ve kendi içinde siyasetsizleşmeye, kendi siyasetiyle var olup kendisini çok daha geniş kitlelere anlatabilecekken dört kişiden birinin oyunu alan bir noktaya getirildi. Bu yüzde 25’lik kesim çok ama çok değerli bizim için ancak bunu büyütmek zorundayız. Yüzde 25’e sıkışan, “biz seçim kazanamayız”, onun için ittifak yapmaya, sağa açılmaya, sağdan birilerini bulmaya, sağdan akıl almaya, sağdan gelen danışmanlarla siyaset üretmeye mecburuz algısı bizi kendimiz olmaktan çıkardı. Karşı tarafı konsolide eden kimlik siyaseti yerine kendi siyasetimizi yapmanın inanç ve kararlılığı içindeyiz. Alınamayan yüzde 75 oyu hedefleyen bir yönetim anlayışı içerisinde olacağız.

“İSTANBUL’U KAZANIRSAK DEĞİŞİM KESİN”

Bugün 5 Ekim, bundan tam bir ay sonra CHP ikinci yüzyılında hangi genel başkanla yoluna yürüyeceğine, ikinci yüzyıla hangi genel başkanla geleceğine karar vermiş olacak. Pazar günkü İstanbul İl Kongresi çok önemli. İstanbul İl Kongresi’ni kazanmamız durumunda başkanlık yarışına önde gireceğiz. Kaybetmemiz halinde yarış dengede geçer. İstanbul kongresi sadece bundan sonra yapılacak il kongrelerini değil, bugüne kadar yapılmış olanları da etkileyecek. İstanbul seçimlerinin sonucunda delegenin Ankara’da vereceği karar açısından, değişime destek verecek delegenin İstanbul’dan seçilmesi değişimin önünü açacaktır. Biz İstanbul’dan, partiyi yeniden heyecanlandırıp, küskün seçmeni tekrardan partiye kazandırma yönünde bir sonuç çıkacağına inanıyoruz. Önce 5 Kasım’da partiyi sonra da Türkiye’yi değiştireceğiz.

“REFERANDUMLA İBB SONUÇLARINI KARŞILAŞTIRMAK DOĞRU DEĞİL”

İBB seçimleriyle referandum sonuçlarını karşılaştırmak çok doğru değil. Manisa’da referandumda biz 'hayır' çıkarmıştık ama burada birinci parti AKP ve belediyesini de MHP yönetiyor. İstanbul’daki başarı hepimizin. İstanbul’un Ekrem İmamoğlu tarafından yönetiliyor olması ve yıllarca Erdoğan ve onun atadıkları tarafından yönetilmiyor olması önemli. Bu başarıyı hepimizin başarısıyla karşılaştırıp değersizleştirmeyi doğru bulmam.

“LATİN AMERİKA DENEYİMİNİ ÖNEMSİYORUZ”

Dünyadaki ‘siyasi akrabalarımız” ne durumda, neyi, nasıl yapıyorlar gözlemliyoruz. Latin Amerika deneyimini bu nedenle önemsiyoruz. Oradaki itirazları, solun çekiciliğini yakından takip ediyoruz. Popülerleşme adına Avrupa’daki bazı partilerin nasıl savurulduklarını, kimliksizleştirildiklerini gördük. İngiliz İşçi Partisi bunun somut kanıtı. Üçüncü Yol çizgisinin İngiliz İşçi Partisi’nin nasıl savurduğuna tanık olduk, dersler almalıyız.

“100. YILDA SOSYALİST ENTERNASYONAL ÖNERİSİ KABUL EDİLMEDİ”

Bu yıl sadece Cumhuriyetin değil partinin de yüzüncü yılı. Sosyalist Enternasyonal’i Ankara’da toplamayı, dünya solunu üç günlük konferansta Ankara’da ağırlamayı önerdik. Ancak kabul edilmedi parti yönetimince. 100. yılda bu öneriler önemliydi aslında. Pul vs gibi hediyelik şeyler basmakla geçiştirildi bu öneriler.”