Rasyonel dönüşün dışarıdaki yansımaları

Politika Servisi

Hindistan’ın ev sahipliğinde düzenlenen G20 zirvesi tamamlandı. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir dizi görüşme gerçekleştirirken zirve sonrası açıklamalarda bulundu.  Tahıl Koridoru meselesinden, Türkiye’nin AB’ye üyeliğine kadar birçok konuya değinen Erdoğan’ın açıklamalarında öne çıkanlar şunlar:

- Tahıl Koridoru konusunda ümitsiz değiliz. Soçi’ye yaptığım ziyarette Tahıl Koridoru meselesini bir kez daha enine boyuna Sayın Putin ile görüştük. Tahıl meselesinde Rusya’yı dışlayan bir girişimin başarılı olma ihtimali çok düşüktür.

- Karadeniz’de sükûneti bozacak bölgede gerilimi tırmandıracak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği kanaatindeyiz.

- Gerek Rusya, gerek Ukrayna gerekse BM, uluslararası topluma yakın olmayı sürdüreceğiz.

- Avrupa Birliği üyesi ülkeler Türkiye’yi 50 yıldır oyalıyor, hâlâ da oyalamaya devam ediyor. Oyalasalar da oyalamasalar da Türkiye Türkiye’dir, biz yolumuza devam ederiz. 5 tane üyenin dudağı arasına dünyayı sıkıştırmayalım.

- Biden ile görüşmelerimiz oldu. F-16 konusunda İsveç şartı yaklaşımı var. F-16 konusunda maalesef dostlar işi alıyorlar, götürüyorlar ‘İsveç de İsveç’ diyorlar. Bu şekilde yaklaşım, bizi ciddi manada üzmektedir.

- Şimdi siz Kongre deyip duruyorsunuz ama benim de kongrem var. Meclis’ten İsveç’e onay kararı çıkmadan evet diyemem.

İÇERİDEKİ BASKI İLE DIŞARIDAKİ UYUM PARALEL

Erdoğan’ın G20 zirvesindeki görüşmelerini ve izlediği dış politikayı değerlendiren Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel, “Erdoğan’ın batıya yaklaşması yeni bir şey değil ancak ekonomideki rasyonel dönüşün etkilerini taşıyor” dedi.

Uzgel, şu ifadeleri kullandı:  “Ekonomideki rasyonel dönüşün dış politikasındaki yansımalarını yaşıyoruz. Türkiye dış politikada komşularıyla daha uyumlu bir sürece girdi ve bu eğilim devam edecek gibi görünüyor. Dışarıya daha fazla uyum ile içeriye daha fazla baskının paralel seyrettiği bir senaryo var önümüzde. Bu açıdan Erdoğan’ın G20’de yapmış olduğu ikili görüşmeler ve açıklamalarına bakılacak olursa rejimin karakteri açısından itiraz edilecek bir husus yok. Çünkü bir süre önce Erdoğan rejimi dış politikada İhvancı anlayışı ve Avrasyacı ittifakı terk etti. Şu an Erdoğan’ın tavrı batı ile ilişkileri iyi tutalım,  Rusya’yı da karşımıza almayalım. Yani ekonomik ilişkiler önceliğinde Batı ile yakınlığımızı koruyalım ancak güvenlik meselesini de dış politika merkezinde tutalım. Yani Erdoğan çok da kamuoyunun gözüne sokmadan batıdan yana ilişkilerini daha da sağlamlaştırmak istiyor. Ancak burada bir ayrıntı daha var ki; Erdoğan bu politikayı bir kez daha seçildikten sonra uygulamadı. Zaten bu politikayı uygulayacaktı ve öyle seçildi. Bugün de buna dair hareket ediyor.”

GÖRÜŞMELERE “KATİL SİSİ” İLE DEVAM ETTİ

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan zirvenin ilk günü gerçekleştirdiği görüşmelerde son olarak önce Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir araya geldi. Görüşmede iki ülke arasındaki ilişkiler konuşulurken bölgesel ve küresel meseleler de ele alındı. Erdoğan daha sonra Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile bir araya geldi. Görüşmede, Türkiye-Mısır ikili ilişkileri, ticaret hacminin artırılması, enerji alanındaki yeni işbirlikleriyle bölgesel ve küresel meseleler de ele alındı. Görüşmede, karşılıklı büyükelçi atamalarıyla ilişkilerin yeni bir döneme girdiğine işaret edilerek, ikili münasebetlerin hak ettiği seviyeye en kısa zamanda ulaşacağı vurgulandı. Mısır yönetiminin Türk yatırımcı ve firmalarına verdiği desteğin önemli olduğunu belirten Erdoğan, LNG, nükleer enerji, kültür ve eğitim alanlarındaki işbirliğini canlandırmaya da önem verdiklerinin altını çizdi. Mısır askeri darbesinin ardından iki ülke arasındaki ilişkiler gerginleşmiş ve iki ülkenin diplomatik ilişkileri maslahatgüzar seviyesine gerilemişti. Erdoğan o dönem Sisi'yi 'Katil' ve 'Darbeci' gibi sert ifadelerle hedef almıştı. Öte yandan Erdoğan bugün Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile bölgesel sorunları görüşmek için telefon görüşmesi yapacak.