Türkiye fevkalade özelliklere sahip son derece özel, Ortadoğu ile Balkanlar arasında yer alan, kendine özgü güzellikleri olan güzel bir ülkedir.

Ancak demokrasi konusunda ise pek büyük başarılara imza atamamış olmasının sancıları içinde kıvranmayı makus bir kader olarak seçtiği düşünülür. Siyasi coğrafyanın bereketli olması yüzünden sıklıkla demokratik kesintiler yaşar. Diktatörler öne çıkar. Aziz Nesin bu dönemleri anlatırken yarattığı tiplemeleri iki kelimeyle özetlerdi:

-Dangalak hazretleri!

Neyse ki Aziz Nesin’in yazdığı dönemler geçti gitti. Şimdi o dönemleri özlüyoruz diyenler var.

Artık kısa kollu gömlek gibi “kısa yoldan” işleyen bir demokrasiye sahibiz. Öyle uzun uzadıya Meclis görüşmeleri, komisyona havale, alt komisyon kurmak tarzında şeyler olmuyor.

İktidarın aklına gece yarısı bir fikir geliyor, hop anında uygulamaya konuluyor. Tabii her akla gelenin de “fikir” olmadığını kabul etmek durumundayız.

Bazen bu fikirlerin iyi olmadığı, bizzat karar verenler tarafından kabul ediliyor. Ama hemencecik düzeltme yoluna gidiliyor. Mesela büyük yetkilerle donatılmış bir bakanın, başarısız olduğu gözlemlenince hizmet kıdemi beş yıla varmadan anında istifası, -görevden af niyetine- kabul ediliyor. Kimsenin kalbi kırılmasın diye dikkat ediliyor:

-Kibar demokrasi!

Ülke zaman kaybetse de yeteneği kendinden menkul neo-politika yıldızları tecrübe kazanmış oluyor.

Dünya Covid-19 salgını altında inliyor. Çok fazla insan ölüyor. Türkiye ise bu alanda muhteşem bir tarih yazıyor. Yurtdışından korona hastaları geliyor. Sağlık için Türkiye’yi seçiyorlar. Bunlardan biri olan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi merkezi Erbil Valisi Farsat Sofi 18 Kasım 2020 günü Covid-19’dan Türkiye’de öldü.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sürekli olarak veriler açıklıyor ve de uyarıyor:

-Salgın kontrolden çıkıyor!

Bakan bunu Kasım 2020’nin orta yerinde söylüyor. Ölüm pahasına hastalıkla sahada büyük bir savaş veren doktorların örgütü Türk Tabipleri Birliği (TTB) ise 2020’nin yaz aylarında üst üste yaptığı uyarılarla dile getirmişlerdi.

Burada Sağlık Bakanlığı’nın bir hatası olabilir mi? Cumhurbaşkanı 17 Kasım 2020 gecesi üç satılık bir yazı ile bu soruya “Evet hata var” dedi. Sağlık Bakanı Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Güven’i görevden aldı. Yerine Medipol Üniversitesi Rektörü Sabahattin Güven’i atadı. Medipol’ün kurucusu olan Bakan Koca ile Medipol’ün rektörü uyum içinde çalışma imkânına kavuştular.

Salgına karşı “Ciddi hiçbir şey yapılmıyor” diyenler bu “ciddi atamanın” ardından bakalım ne diyecekler? Cumhurbaşkanı bütün yanlışları “Tek Adam” olarak düzeltiyor.

Sadece ortada “Bu yanlışları kim yapıyor?” sorusu kalıyor ki, o da bu aşama çok önemli değildir, herhalde!...

Covid-19 ile baş etmek için aşı yok. Olsa da alacak para yok. O zaman yepyeni bir mücadele yöntemi devreye giriyor. Tarihi köklere uygun atasözünden alınan ilham da söz konusu:

-Salgını, saldım çayıra Mevlâm kayıra..!