Sansürün dibi yok
İktidar, ‘Dezenformasyonla mücadele düzenlemesi’ adı altında sansür yasasını 13 Ekim’de Meclis’ten geçirmişti. Türk Ceza Kanunu’na ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu eklenmiş ve 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası getirilmişti.
Sansür yasasının nasıl uygulandığını gözler önüne seren çok çarpıcı bir örneğe ulaştım.
Anlatalım:
6 Şubat depremlerinde Şanlıurfa’nın Birecik İlçesi’ndeki Kaya Apartmanı yıkılmıştı. Birecik Kaymakamlığı, enkaz bölgesindeki çalışmalarıyla ilgili sosyal medya hesabından paylaşım yaptı. Şanlıurfa Birecikli 34 yaşındaki S.K. isimli kadın, kaymakamlığın paylaşımı altına şöyle yazdı:
“Göstermelik bir iki resim çekilip tekrar sıcak evlerine çekiliyorlar. İnsanlar dışarıda mağdur. Kışla yolunda kesimhanenin bahçesinde kalan yüzlerce insan var. Ne gelen var ne giden. Ölen ölüyor, kalan kaderine terk ediliyor. Gidip o insanların ihtiyaçlarını giderin. Görelim küçük çocuklar, yaşlılar, hasta insanlar hani nerede Birecik Kaymakamı, Belediye Başkanı.”
Manisa Soma’da yaşayan S.K.’nin bu paylaşımıyla ilgili ihbar üzerine Soma Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı ve ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Kaymakamlığın paylaşımına yapılan, hakaret içermeyen bir yorumdan dolayı yargılanan S.K., Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama sonucu beraat etti. Ancak savcılık bu karara itiraz ederek istinafa götürdü.
Muğlak ifadeler bulunan ve istibdat dönemine yasal zemin oluşturmayı hedefleyen TCK 271-A maddesinde şöyle deniliyordu:
“Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır…”
Doğru haberlerin yargı eliyle engellendiği, gazetecilerin hapsedildiği, sosyal medya paylaşımları nedeniyle vatandaşların tutuklandığı ülkede sansür yasasıyla yeni bir dönem başlıyor.