Dün Musul Savaşı başlatıldı.
Savaşın içinde yokuz.
Olması gereken de bu!
Ancak bas bas bağırıyoruz;
“İsteseniz de istemeseniz de; biz ya cephede, ya da masada olacağız!”
Niye?..
O savaşla bizim ne ilgimiz var?
Bir kolumuzda şerait isteyenler, diğer kolumuzda emperyalistlerle ne yapacağız?..
Bize Musul ve Kerkük petrollerini mi verecekler?..
Yoksa, Irak ve Suriye’de yeni topraklar alıp orada petrol mü arayacağız?..
Niye ısrarla bu savaşta olmak istiyoruz?!.
Petrol için mi gitmek istiyorsun, yoksa 15 yıldır hayallerini kurduğun mezhep savaşına mı dahil olmak istiyorsun? Ya da BOP eşbaşkanlığını onaylatmak mı istiyorsun?
Niye komşularımızla yıllarca sürecek bir düşmanlığın batağında çırpınmağa çalışıyoruz?!

•••

Son 15 yılda ülkemize en fazla vatan toprağı kaybettirenden bir iktidar, şimdi savaşmak iddiasında!..
Ege’de 17 adayı Yunanlılara kaptırdık. Üzerlerinde Yunanlılar yaşıyor.
Askerleri var. Belediyelerini kurmuşlar.
Şimdi o adalara Başbakan Binali Yıldırım bile pasaportla giriyor…
Biz elimizdeki toprakları veriyoruz. Suriye’de toprak kazanmaya gidiyoruz! Öyle mi?..

•••

Atalarına düşkün olduğunu söyleyen ,Osmanlıyı yere göğe sığdıramayan AKP, Osmanlının babası “Süleyman Şah Türbesini” alelacele yerinden alıp sınırımıza taşıdı!..
Yani, dede yadigârı toprakları bıraktı gitti…

•••

Tüm dünyaya karşı ağzımızdan düşürmediğimiz bir slogan var.
“Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız!..”
Bu samimi bir niyetse, bu savaştan toprak beklemiyoruz!
Öyleyse tek amaç; terörü durdurmak olmalı!..
Güzel de bu güne kadar Suriye’de yeşeren terörü destekleyen politikayı bu iktidar sürdürmedi mi?..
Tamam, MİT TIR’ları FETÖ’nün yaptığı bir operasyondu. Peki kamyonlardaki bomba ve silahları da mı koydu?.. Hadi diyelim ki FETÖ koydu.
Peki MİT niye bu kamyonlarının korumasını ve Suriye’ye ulaştırılmasını yüklendi?..
Onca silah ve mühimmat kime gönderildi?..
Türkmenleri o ana kadar hiç hatırlamayan iktidar, sınırlarımız ötesinde Kürt, Arap, Süryani, Ezidi gibi yurttaşlarımızın soydaşları olduğunu da anımsamadı…
Kendi yurttaşlarının duygularına sahip çıkmadı…
Yani, savaşa kimin adına giriyoruz?..
Bu soruları uzatmak mümkün!..
Ancak yararı yok. Sonunda bu savaş bizim savaşımız değil.
Ama ölecek olan bizim Mehmetlerimiz!.. Bizim çocuklarımız…

•••

Gelelim terörü durdurmaya.
Ülkede artık her gün birden fazla bomba patlıyor..
Hilafsız her gün ülkenin bir yerinde baba ocakları, şehit cenazeleriyle kahroluyor...
Aynı hamasi nutukları halk dinlemekten bıktı...
Aslında “bıktık” sözü beraberinde çok hassas bir sonucu getiriyor.
Toplum giderek, şehit cenazelerini kanıksadı!..
İşte tehlike burada!.. Ölümü kanıksayan bir toplum demokrasiye, haklara, hukuka ve can alıcı durum insana saygı göstermez. Giderek korkar!..
Korkan birey, biat eder. Baskıya boyun eğer!..
İşte o zaman her şey mübah hale gelir!..

•••

Teröre önlem almayan aksine, yaptıkları ile bazı teröristleri cesaretlendiren, ya da bazılarına daha fazla şiddet kullanmasını zorlayan politikalar, terörü azdırmaktadır…
Bir örnek verelim.
Gaziantep’te düğünde patlayan bomba sonrası; “Kentte gerekli önlemler alınmıyor. Uyuyan hücreler uyanmış. IŞID’in her türlü ihtiyacını tedarik edebileceği ortam hala sürüyor. Adıyaman’da silahlı eğitim kamplarını herkes biliyor” diye yazmıştım.
Nitekim zaman içinde ortaya çıkan olaylar yanılmadığımı gösterdi…
Önceki gün 3 polisimiz iki canlı bomba nedeniyle şehit oldu…

•••

15 Temmuz sonrası özellikle AKP iktidarı ve havuz medyası durmadan bir şeyi kafalara sokmaya çalışıyor. Yevmiyeli borazanları hep aynı çirkin sesi çıkarıyor!..
“15 Temmuzda FETÖ AKP iktidarını yıkmayı hedefledi. Halk demokrasiye sahip çıktı. İkinci cumhuriyet kuruldu. Kurucusu da RTE’dir!..”
Ne komik bir algı yönetimi!..
İşin vahim tarafı ilgilisinin de bu “dolduruşa” gelmiş olması!..
Şimdi “kurtarıcı gibi” davranmaya başladı!..
Muhalefet olmayınca hatta, bazı muhalefet partileri adeta “sen kurtarıcısın!” muamelesi yaptıkça, kişinin kendisi de “kurtarıcı” olduğuna inanıyor!..”

•••

Belki de bu ruh haliyle “Musul Savaşında” yer almak isteniyor!..
Sonuçta anlıyoruz ki; toprak alımı ya da terörün önlemesi için Musul savaşına girmiyoruz!..
Amaç başka!..

•••

FETÖ hain darbe girişiminin hedefinin “laik demokratik cumhuriyeti” yok etmek olduğu açık!.. Bu hedefi ilk kez TBMM’yi bombalayarak tarif ettiler!..
Aslında dikkatle bakılırsa; “başarısızlık üzerine kurulmuş bir planın başarıyla uygulandığı bir operasyon” olduğu görülür…
“Üst akıl” dedikleri; RTE ile Cemaatin arasındaki kavgaya halkı sokarak kirli, bir o kadar da ciddi, bir mesaj verdiler!!. Kime?.. RTE’ye olmasın?!!

•••

Aslında RTE,14 Temmuz’dan farklı bir kişilik sergilemiyor…
Dün ne yaptıysa, ne istediyse, bu günde onu yapıyor!..
16 Temmuz akşamı ilk verdiği beyanı hatırlayın; “Taksim’e kışla ve cami yapacağını” açıklamıştı…
14 Temmuz’da da tüm yetkililer, yetkilerini RTE’ye devretmiş, sorumluluklarını da üzerlerine almışlardı. Bugünde böyle…
Dün kontrollü muhalefet vardı. Bahçeli örneğinde olduğu gibi bu günde aynı oyun oynanıyor!..

•••

15 Temmuz sonrası ülkemizde değişen tek şey; “TSK’nın kurumlaşması dağıtılarak, milli çıkarları bırakıp biat eden bir yapı ile Ortadoğu topraklarına girmesidir!..”
TSK milletin, yani, TBMM’nin elinden alınıp, siyasi iktidarların emrine sokulmuştur.
Bu konumun önemli bir sakıncası vardır. O da, “Milli ve yerli” olmayan siyasi iktidarlar TSK’yı kullanarak, ülkeyi felakete götürebilirler…
Dün yaşananlar, RTE’nin ve hükümet sözcüsü Kurtulmuş’un açıklamaları, bu gözlemin gerçekleşmeye yakın olduğunu gösteriyor!..
Musul savaşı içinde “mutlaka yer alacağız iddiası”, Irak ve 60’a yakın koalisyon ülkeleriyle “çatışmayı göze aldık” demektir…
Oysa savaş, insanları ve ülkeleri yok eden, katliamlara yol açan, geri dönüşü zor olan insanlık vahşetidir!..
Havuz medyası Suriye ve Irak’taki yaşanan kirli savaşa “operasyon” diyor!..
Muhtemelen, iç politikada halkımızı uyandırmamak için bulunmuş sihirli ve masum bir kelime olarak “savaş” yerine kullanıyor…

•••

Ne söyleseniz de, hangi yalanı uydursanız da, istediğiniz algıyı yaratsanız da sonunda bizimle ilgisi olmayan bir savaş yaşanıyor!..
Bu savaşa katılmak içimizde kargaşayı artırır, bombaların patlamasına neden olur, kentler yıkılır.
Sonuçta; insanlar ölür, çocuklar açlığa ve karanlığa mahkûm olur!..
İş çığırından çıkmadan siyasilerin akıllarını başlarına devşirmeleri gerekiyor!..
Şu bilinmeli ki; savaşa hayır diyebilmek bir erdemdir!.