Metal işçilerinin isyanı ikinci haftasını doldururken bir yandan kazanımlar elde ediliyor, bir yandan yayılıyor. Tofaş’ın ardından Renault işçileri de önemli kazanımlarla direnişi sonlandırdı. Birçok işyerinde ise direniş devam ediyor. Türkiye emek tarihinin en kapsamlı işçi direnişlerinden biri olan metal isyanı, sadece metal işçilerinin birikmiş sorunlarına değil, Türkiye’de çalışma ilişkilerinin ve sendikacılığın kangren haline gelmiş sorunlarına da neşter atma imkânı sunuyor.

Metal isyanı bir sendikal zihniyetin ve bir endüstri ilişkileri sisteminin sonunu ilan ediyor. Şimdi yeni çalışma ilişkileri ve yeni bir sendikacılık inşa etme zamanı.

Öncelikle metal işçilerinin şimdiden önemli kazanımlar elde ettiğini vurgulamak lazım. Bu kazanımların kalıcı hale getirilmesi önemli. İşçiler açısından Türk Metal fiilen muhatap olmaktan çıktığı için iyileştirmeler protokol yoluyla değil bordroya yansıtılarak yapılmalı.

Diğer bir husus işyerlerinde işçilerin temsili ve örgütlülüğü sorunu. İşçilerin Türk Metal Sendikası’nı işyerlerinde istemediği açık. Toplu istifalar bunun en açık göstergesi. Türk Metal Sendikası en azından bu noktadan sonra işçinin iradesine saygı göstermeli. Şu anda kâğıt üzerinde yetkili olsalar da işçinin iradesi ve vicdanı açısından yetkili değiller.

İşçilerin yaratmış olduğu örgütlülük ve işçi temsilciliği sistemi işveren tarafından muhatap kabul edilmeli. Ancak sadece işyeri temsilciliği yetmez. Metal işçisi özgür iradesi ile sendikal örgütlenmesini yeniden sağlamalı. Metal sektöründe sendikasızlık intihar olur. Toyota modeli ve benzeri işyeri örgütlülükleri ile metal sektöründeki devasa işveren örgütlülüğü ile, MESS ile baş edilemez.

Metal işçisi nasıl bu büyük direnişi başarmışsa demokratik bir sendikacılık da yaratabilir. Sağduyulu ve önyargılardan uzak bir biçimde işçinin iradesine dayalı demokratik sendikalaşma mümkün. Sarı sendikacılığın yerine demokratik sendikacılığı koymak mümkün.

Ancak kalıcı çözüm sadece metal sektörü ile sınırlı değil. Bugün Türk Metal’de cisimleşen sorunlar Türkiye’de sendikaların büyük bölümü için geçerli. Topyekûn bir müdahale ve değişim gerekli. Türkiye’nin toplu çalışma ilişkileri rejiminde köklü değişiklikler yapılmalı:

• Tek tip, merkezi, hantal sendikacılık, işkolu sendikacılığı modeli iflas etti. Bu modelden vazgeçilmeli. Sendikal örgütlenmenin biçimi işçinin iradesine bırakılmalı, işçiler istedikleri sendikal modelde örgütlenebilmeli,

• Toplusözleşme yetki sistemi değiştirilmeli, yıllarca süren yetki uyuşmazlıklarına son vermek için referandum mekanizması hayata geçirilmeli,

• İşyerinde sendikal temsile paralel olarak işçilerin temsilini sağlayacak işçi/işyeri temsilciliği uygulaması getirilmeli. Bütün Avrupa ülkelerinde uygulanan bu sistem hem sendikacılığı hem de işyeri demokrasisini güçlendirir,

• Tek tip toplu pazarlık sisteminden vazgeçilmeli, çoğulcu toplu pazarlık modeline geçilmeli. Aynı anda işkolu ve işletme düzeyinde toplu pazarlık yapılabilmeli,

• Sendika içi demokrasinin güçlendirilmesi için işyeri işçi ve sendika temsilcileri gizli oy açık sayıma dayalı seçimlerle belirlenmeli, seçimle gelen temsilciler keyfi olarak görevden alınmamalı,

İşyeri delege seçimlerinde yargı gözetimi getirilmeli. En büyük seçim hileleri işyeri düzeyinde yapıldığı için sendika içi demokrasi ihlali buralarda başlamakta,

• Toplu pazarlığın hazırlık ve imza aşamasında işçinin onayına başvurulmalı. İşçinin onaylamadığı toplusözleşmeler imzalanmamalı,

Sendika şubelerine ve işyeri temsilciliklerine daha fazla olanak ve özerklik tanınmalı; otoriter, bürokratik, merkeziyetçi uygulamalardan vazgeçilmeli. Şubelerin ve temsilciliklerin kendi bütçesi olmalı,

Sendikaların mali yapısı şeffaf hale gelmeli. İşçinin parası ile israf ve saltanat sona ermeli. Sendikacıların özlük hakları mutlaka işkolundaki işçi ücretleri ile ilişkilendirilmeli,

Sendikaların hesapları üyeler için erişilebilir olmalı. Sendika yöneticilerinin malvarlığı ve ücretleri üyeler tarafından görülebilir olmalı. Milletvekilinin, belediye başkanının maaşı nasıl biliniyorsa, seçilmiş olan sendikacıların ücretleri de şeffaf olmalı.

Metal işçilerinin isyanı Türkiye’de sendikacılığın ve çalışma ilişkilerinin yıllardır biriktirdiği iltihaba, hastalıklara neşter atma imkânı veriyor. Metal işçilerinin isyanı başka bir sendikacılık ve endüstri ilişkileri sistemi için de çıkış yolunu gösteriyor:

Daha fazla demokrasi, işyerinde demokrasi, sendikada demokrasi!

• • •

Emek tarihine katkı için not: İşçi direnişleri üzerine çalışan arkadaşım Zafer Aydın, 1967 yılında Singer mağazalarında uygulanan greve katılan ve dayanışmada bulunan; grev ve grevi yürüten Yeni Tez Büro-İş Sendikası ile ilgili bilgisi olan tanıklar arıyor. Katkıda bulunabilecek olanların aydinzafer@gmail.com adresinden temasa geçmeleri emek tarihinin bilinmeyen yönlerinin aydınlatılmasına katkı yapacaktır.