Adalet Bakanı diyor ki; “Bu anayasa değişikliği kuvvetler ayrılığını tam oluşturacaktır.”
Bir insan doğru söylemekten vazgeçse bile bu kadarını söylemez!..
Hele bu ifadeyi kullandığı yer TBMM’nin Anayasa Komisyonu ve karşısındakilerde evrensel hukukun ne olduğunu bilen milletvekilleriyse bu kadar pervasız olunmaz!..
Bu ifadeler karşısında “yalan kelimesi” bile az kalır!..

•••

Yapılan, rejim değişikliğidir.
Yapılan, laik demokratik Cumhuriyet’in ortadan kaldırılmasıdır.
Yapılan, devleti tek adam devleti haline getirmektir.
Yapılan, adil yargılamanın olmayacağı, masumiyet karinesinin bulunmayacağı bir hukuk düzeni kurmaktır.
Yapılan, milletin kayıtsız şartsız egemenliğinin elinden alınıp bir kişiye teslim etmektir…

•••

Yani;
Bir adam, oyların yarısını alacak,
Sonra Hükümeti istediği gibi kuracak. Ve kimseye sorumlu olmayacak!..
Bir adam, yürütme adına kanun gücünde kararname çıkaracak Meclis’e hesap vermeyecek…
Genel Başkan olma hesabıyla milletvekillerini tek başına belirleyecek, milletin egemenliğini eline geçirecek..
Yüksek yargının hemen hemen tüm üyelerini belirleyecek, yargıyı istediği gibi yönlendirecek, her şeye karışacak, savcıyı hâkimi belirleyecek, kısaca adaletin oluşması umurunda olmayacak…
Kısaca Türkiye’de bir kişiye;
Hükümeti teslim edeceğiz.
Yargıyı vereceğiz.
Yasamayı kullandıracağız...
Böylece;
Demokrasinin D’sinin olmadığı,
Eşitlikten, insan haklarından, özgürlükten ve dayanışmadan bahsedilmediği,
Emeğin yüceliği, insanın onuru, yurttaşın saygınlığının olmadığı,
Ve ekonominin bir avuç yandaşın hizmetinde, sömürünün ayyuka çıktığı ve adil paylaşımın yok sayıldığı bir ülke haline gelecek!..

•••

Hele bir başkan, milletin egemenliğinin temsil edildiği Meclis’i feshetme yetkisini üzerine alıyorsa orada halkın iradesinden bahsetmek mümkün değildir...
Üstelik bu başkan, TSK’nın başı olarak milleti savaşa sokma yetkisiyle donatılıyorsa burada milletin egemenliği hepten yok sayılmış demektir.

•••

Dünyada tam demokrasiyle yönetilen, hukuk devletine sahip olan, kültürel ve ekonomik kalkınmışlığını sağlamış, refah ve barış içinde yaşayan ülkeler, hep parlamenter demokrasiyle idare edilmektedir.
Parlamenter demokrasi, uzlaşma, özgürlük, adalet, refah, insanca yaşam ve barışı sağlanmak adına hüküm süren çağımızın en önemli yönetim şeklidir!..
Bu rejimde; yalan, riya, kandırmaca, haksızlık, usulsüzlük, tuzak, hile, yolsuzluk ve hırsızlığın cezası tarafsız ve bağımsız yargı tarafından verilir.
Yani yurttaşın hak ve özgürlüklerini elinden almaya niyetli olan baskıcı ve taraflı iktidarların karşısında hukuk devleti vardır!..
Bu rejimin özü, dürüst ve şeffaf seçilmiş yönetimin, yurttaşlarını eşit gören ve kendini özgürce ifade eden, üretken bir ekonomide gelirin adilce paylaşıldığı mutlu bir ülke için çaba göstermesidir.
Ortak aklın yürüttüğü, halkın varlığını ve insanların haklarını bilen, farklılıklara saygı gösteren eşitlik temelinde oluşan bir düzendir...

•••

14 yıldır bu rejimi tıkayan AKP, şimdi kendini değiştirecek yerde, milli iradeye rağmen bu rejimi değiştirmek istiyor.
Yurttaşları aldatarak rejim değil sistem değişiyor diye ortaya çıkıyor.
İk gündür TBMM’de CHP milletvekilleri müthiş bir mücadele veriyor…

•••

AKP diyor ki;
140 yıldır süren parlamenter demokratik rejim kaldırılacak ‘başkanlık’ adı altında otoriter bir rejim kurulacak!..
Halkımız buna isyan etmelidir!..

•••

Bugün getirilen anayasa değişikliği 1876 Anayasası‘ndan daha geri!..
O zamanın ‘Kanun-i Esasi’sinde yürütme yetkisi padişahın elinden alınıp, Heyet-i Vekiliye’ye bırakılıyor!..
Yani anayasaya göre Meclis, hükümeti kuruyor ve kendisine sorumlu olarak görev yapmasını sağlıyor…

•••

Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı sonrası, ‘egemenliği saraydan alıp halka vermişti’.
AKP ise; ‘egemenliği halkın elinden alıp Kaçak Saray’a vermeye çalışıyor!’...

•••

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel tüm CHP’li milletvekillileri adına; “Biz ilke için, rejim için mücadele ediyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu olsa da başkanlık sistemine karşıyız!” diyor…
Çok doğru söylüyor!..
Bugün ülke, rejiminin varlığı ve yokluğu arasında sıkışmış durumda!..
Laik demokratik cumhuriyeti korumak hepimiz adına yaşamsal önem taşıyor!.
Görülen o ki; tek başına kalsa da CHP bu mücadeleyi var gücü ile sürdürmeye devam edecek!..
Toplumsal muhalefetin, siyasi partiler, Haziran Hareketi, STK, Odaların ortaya çıkma zamanı gelmiştir!..