Soma’da bir facia şans eseri önlendi. 12.12.2018’de Işık’lar Madeni’nde meydana gelen göçük nedeniye 11 işçi yaralandı ve Soma Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Olaydan saatler sonra 9 kişinin ölümü, yüze yakın yolcunun yaralanmasıyla sonuçlanan Ankara Yüksek Hızlı Tren (YHT) faciası meydana geldi. “Ankara” nedeniyle “Soma”daki kaza gölgede kaldı.

İki ihmal toplandı ve “sabotaj” olarak “aklanmaya” çalışıldı. Oysa Soma’da 13 Mayıs 2014’te, 301 işçinin ölümüne yol açan ve Türkiye’nin en büyük maden faciası olarak kayıtlara geçen kazanın olduğu Işıklar Ocağı’ndaki “ucuz atlatılan” olay yine akıl almayacak bir ihmal, hırs ve kirli iktidar oyununu gösteriyordu.

Yasa dışı faaliyet
Öncelikle, durumu sadece ihmal olarak da açıklamak mümkün değil. Işık’lardaki faaliyet yasa dışı. Üstelik hiçbir şey yaşanmamış gibi sürüyor. Dahası; kazanın hemen ardından, madenden yaralılar çıkarıldıktan sonra, büyük bir risk varken, işçiyi ocağa soktular. “Serseri vardiyası” olarak tanımlanan gece vardiyasında çalıştırmaya devam ettiler. Kıyısından dönülen facianın sebebi; halen ilkel metodlarla yürütülen “kör ayak” ya da “kara tumba” denilen sistem.

Çıkmaz sokak
Bu sistemde maden yatağına doğru uzunca bir oyuk açılıyor. Kömür, madende patlatma ve göçertme yöntemi ile çıkartılıyor. Göçük oluşması ihtimalinde kurtulma şansı neredeyse sıfıra iniyor. İlk kongresini dün yapan Bağımsız Maden İşçileri Sendikası’ndan Tahir Çetin; “Sistemi tam olarak ‘çıkmaz sokak’ olarak tanımlamak mümkün. Bu yöntemde, madene tek bir yerden girilip çıkılıyor. Göçük olması durumunda yol kapanıyor” diyor. Madencilik yönetmeliğinde yasaklanan sistem, Işıklar Ocağı’nda aktif. Açıkçası madenci adeta yine ölüme gönderiliyor.

301 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından ardından bu sistem, Soma’da diğer işletmeler, tarafından terk edildi, mekanize sisteme geçildi. Işıklar Ocağı’nda ise henüz kazadan önce mekanize yöntem uygulanmaya çalışılmış, ocak; “en modern işletme” olarak lanse edilmişti. Fakat daha önceki yanlış mühendislik pratikleri ve işletme politikaları nedeniyle çıkan kömür yetersiz kalınca, faciadan önce klasik ayağa dönüldü.

Kaza sonrası, Soma Kömür İşletmeleri’ne bağlı, Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) denetimindeki Işıklar Madeni, Eynez ve Atabacaları ile birlikte kapatılmış, 2831 madenciye SMS mesajı ile işten atıldıkları beyan edilmişti. Fakat kazanın olduğu Işıklar bir süre sonra tekrar açıldı. Şu anda bünyesinde 2300 işçi çalışıyor. Maden kapatılırsa bu işçilere istihdam sağlanamayacak. 31 Mart Yerel Seçimleri yaklaşırken madenin kapanması AKP açısından bölgede oy potansiyeli açısından büyük bir risk tekil ediyor. İşte işçiler de bu nedenle yine faciaya sürükleniyor. Madenci seçim öncesi ne “atılabiliyor” ne de atıl tutulabiliyor.

Kaza olmaması şans: Bekliyoruz
Madende bir süre sonra klasik ayak da yeterli olmadı. Üretim elde edilemedi ve en ilkel yöntemle kömür çıkarılmaya başladı. Şimdi bir yandan klasik yöntem uygulanıyor, diğer yandan madenciliğin en ilkel ve yasak yöntemi olan “kör ayak” ya da “kara tumba” sistemi sürüyor. Bu arada madendeki klasik ayak da ikinci el! Kapatılan İmbat Ocağı’ndan getirildi. Burada bir anlamda kaçak kömür çıkarılıyor. Üretimin durdurulmaması ise yeni bir faciaya zemin hazırlıyor. Bağımsız Maden İş’ten Çetin net sözlerle ifade ediyor: “Tesadüf olmaz, bekleniyor.”

Bir yandan da işçiyi ölüme gönderen şirket AKP iktidarına basınç uyguluyor; “Bize yeni bir maden sahası verin, 1,5 yıl hazırlık sürecini karşılayın, işçileri bünyemizde tutalım” AKP iktidarında yaşanan her türlü facianın “sabotaj” olarak değerlendirilmesi gelenek oldu: “Türkiye’ye sabotaj!”

Bu tanım yeterli değil. Çünkü insana da kastediliyor ve canlar sabote ediliyor. Bunun kimin tarafından, ne amaçla yapıldığı ise “akıl” ile değerlendirilmeli.