Dünyanın güçlü devletlerinin oluşturduğu Koalisyon Güçleri adındaki “Haydutlar Çetesi”nin Afganistan macerası “muhteşem” bir finalle sona erdi:

-Afganistan Taliban’a teslim edildi!

Yirmi yıl önce Koalisyon Güçleri, ABD öncülüğünde Afganistan’a girerken ülke Taliban’ın yönetimindeydi, çıkarken de Taliban’da!.. Şimdi sormak gerekiyor:

-O halde bu haltı neden yediniz?

Taliban o tarihten bugüne (2021 Ağustos) kadar bütün Batı dünyası tarafından “terör örgütü” olarak kabul ediliyor. Terör örgütleriyle “asla pazarlık yapılmaz” şiarıyla dünyaya nizâmât verenler şimdi Taliban ile dostane ilişkiler kurmak için sıraya girmiş durumdalar.

Bu grubun en ön sırasında da Türkiye bulunuyor. Büyük siyaset ustası AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Afganistan’ı ele geçiren terör örgütü için yüreklere su serpen açıklamasını 20 Temmuz 2021 Salı günü Kıbrıs’ta yaptı:

-Nasıl ki Amerika’yla bazı görüşmeleri Taliban yaptıysa, herhalde Taliban bu görüşmeleri Türkiye’yle çok daha rahat yapması lazım. Çünkü Türkiye’nin, onun inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Ters bir yanı olmadığı için de onlarla bu konuları daha iyi görüşeceğimize, anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum!”

Siyasi İslam ile terör arasında en güçlü bağları oluşturan Taliban’a böylesine şefkatli yaklaşım Türkiye’de büyük tepkiye neden oldu:

-Bizim Taliban ile hiçbir ortak yanımız yoktur!

Gerçekten de Taliban’ın İslamiyet adına ürpertici uygulamaları bulunuyor. Özellikle kadınlar için son derece gelişmiş bir cehennem sunan Taliban, oje süren kadınların parmak uçlarını kesiyor. Yanında bir erkek olmadan sokağa çıkan kadınlara kırbaç cezası veriyor. Evli olmayan kadınların bir erkekle olan beraberliği onun taşlanarak öldürülmesine sebep olabiliyor.

Bu uygulamalar da Batı dünyasında “İslamofobi”ye sebebiyet veriyor. İslamofobi, kelime anlamı olarak “İslam Korkusu” diye özetleniyor. İslam dinine ya da Müslümanlara karşı duyulan nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve kin beslemek anlamına geliyor.

İslamofobi yüzünden Avrupa’da yaşayan Müslümanlar ırkçı örgütlerin saldırılarına uğruyorlar. Ceplerinde Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyanlar da bu gerici şiddetten nasiplerini fazlasıyla alıyorlar. Evleriyle birlikte yakılarak öldürülüyorlar.

AKP iktidara geldiği 2002’de Avrupa Birliği’nin üye adayı olarak İslamofobi’yi ortadan kaldıracak en güçlü ülke durumundaydı. Din referanslı bir parti demokrasi ve reformlar konusunda Avrupalı liderlerin başlarını döndürüyordu!..

Sonra bilindiği gibi AKP’nin iktidarda olmaktan başı döndü. Seçimleri kazandığında “sandık kutsaldır” derken, kaybetmeye başlayınca demokrasi-sandık-halkın iradesi gibi konular teferruat haline geldi. Asıl olan iktidarda kalmaktı. Bu süreç “Ayasofya’nın Fethi”ne kadar gitti!

AKP iktidarı “artık bu kadarı da olmaz”, denilen o kadar çok şeyi başardı ki, ülkenin siyasi geleceği öngörülebilir olmaktan çıktı.

Bir zamanların “Müslüman Demokrat” markasıyla Avrupa’da havalı rüzgarlar estiren Erdoğan “İnanç bakımından Taliban ile aramızda ters bir yan yok” diyerek İslamofobi alanına büyük bir hizmet sunmuş oldu.

Erdoğan samimi bir siyasetçi. İçi dışı bir. Aklındaki her şeyi fikir olarak kabul edip paylaşmaktan kaçınmıyor. Taliban ile kurduğu empati bu özelliğinin bir yansıması.

Hükümet medyası da yeni fikirleri son derece hızlı biçimde benimseyip Taliban güzellemelerine başladı bile… İçlerindeki “Taliban ruhu” dışarı taştı. Şimdi yeni duruma fiyakalı bir isim de bulabilirler:

-Taliban açılımı!