Piyasaları göz bebeği gibi koruyan, borsanın grev sebebiyle kapatılmasının ekonomiye maliyetinin çok yüksek olacağından kaygılanan, “zaten Avrupa ülkelerinde de grev yasakları var”...

Piyasaları göz bebeği gibi koruyan, borsanın grev sebebiyle kapatılmasının ekonomiye maliyetinin çok yüksek olacağından kaygılanan, “zaten Avrupa ülkelerinde de grev yasakları var” diye gerekçeler sıralayan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,

 

İMKB’de grev olursa nice olur hisselerimiz diye yürekleri küt küt atan hissedarlar, yerli ve yabancı yatırımcılar, ülkenin kredi notunu bu yüzden düşürmeye hazırlanan reyting şirketleri,

 

Kanun yapma tekniğini hiçe sayarak Sermaye Piyasası Kanunu tasarısına grev yasağı ekleyip Meclise sunan bakanlar kurulu üyeleri,

 

Daha bir ay önce mecliste yasalaşan Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile bankacılıkta, petro-kimyada ve şehir içi taşımacılıkta grevi yasaklayan ama borsaya grev yasağını eklemeyi unutan mümtaz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı,

 

Geçtiğimiz hafta telaşla borsada grev yasağını yasalaştıran iktidar partisinin çalışkan vekilleri,

 

Boşuna kendinizi yordunuz, boşuna strese girdiniz, boşuna şu güzide demokrasimizin façasını bozdunuz.  “Yetmez ama evet dediniz böyle oldu” demek için hazır bekleyenlerin, vesayetçilerin ekmeğine yağ sürdünüz. Sendikalara, muhaliflere, iflah olmaz AKP karşıtlarına ve hatta yurt dışındaki müzmin mihraklara, ILO’ya bir koz daha verdiniz. Hele siz Çalışma Bakanı, havacılıkta grev yasağı yüzünden yediğiniz paparayı ne çabuk unuttunuz.

 

Ne gereği vardı? Borsa hizmetlerinde grevi yasaklamanın ne alemi vardı? Ülkeden bu kadar mı bihabersiniz? Ülkede grev mi kaldı, grev hakkı olan işçiler grev mi yapıyor? Sendikalar koştur koştur greve mi gidiyor sanki? Neden durduk yerde yasaklıyorsunuz grevi. Zaten kullanılmıyor. Bırakın hak varmış gibi dursun ama kimse kullanamasın. Bırakın grev hakkı varmış gibi, “mış gibi” dursun durduğu yerde. Tıpkı demokrasimiz gibi, adı olsun ama kullanılamasın. Grev hakkı olsun ama işçi greve çıkamasın, greve çıksa bile grevi ekonomiye zararlı olmasın. Adı ateş olsun ama yakmasın.

 

Sizde hiç mi izan yok, feraset yok? Bakın, 2009 yılında 3 bin işçi greve katılmış, 2010’da 800 işçi. 2011’de ise iş hayatında huzur ve güven ortamı o kadar artmış ki sadece 557 işçi greve katılmış. 16 milyon ücretli ve maaşlı çalışanın olduğu bu güzide ülkede grev gibi çatışmacı ve köhne bir silahı kullanmak sadece 500 küsur işçinin aklına gelmiş. Bu gidişle greve katılan işçi sayısı önümüzdeki yıllarda iki haneli sayılara inecek inşallah! Çalışma barışı ve sosyal diyalog tesis edilmiş. Bu özlenen tabloya neden limon sıkıyorsunuz?

 

Hem sendikanın olmadığı yerde grev ne gezer! O mesele de hal yoluna girdi. 16 milyon ücretli ve maaşlının sadece 680 bini sendikalı ve toplu sözleşmeli. Özel sektörde ise sadece 300 bin sendikalı var. O kadar da olsun, değil mi? Nazar boncuğu misali.

 

Ama siz durduk yerde yangına körükle gidiyorsunuz. Grevi yasaklıyorsunuz. Bırakın bu kaba saba yöntemleri. Daha rafine yöntemler var. Yıllardır necip Türk sermayesi bunları kullanıyor zaten. Bakın ABD’de sendikaların altını oyma danışmanlığı (union-busting consulting) diye bir müessese var. Hem kanun içinde kalıyorlar hem de sendikaların çanına ot tıkıyorlar. Onlardan danışmanlık hizmeti satın alın.

 

Amele meselesi hallolmuştur. Asayiş berkemal! Yüce meclis daha bir ay önce işçilerin yarıdan fazlasının sendikal güvencesini de halletti. Telaşa mahal yok! Böyle vesayetçi, yasakçı ve darbeci yollara tevessül etmeyin. “Mış” gibi yapın.

 

Sendika varmış gibi,

Grev varmış gibi,

Demokrasi varmış gibi,

 

“Mış” gibi yapın, mışıl mışıl olsun ülke!