Yaklaşık 10 gündür annem hasta olduğu için Mersin’de hastanedeyim. Dostlar çok olunca, sağ olsun, gelen giden bizleri yalnız bırakmıyor. Zannedilir ki siyasiler hep siyasetten bahseder. Öyle olmuyor!  Mersin’in eski yeni kuşaktan gelen insanları bir araya gelince, sohbetler derinleşiyor ve de çeşitleniyor. Her gelen önce bir seçim değerlendirmesi yapıyor. Tanıdığım bu kişilerin hangi duygu ve düşünce […]

Yaklaşık 10 gündür annem hasta olduğu için Mersin’de hastanedeyim. Dostlar çok olunca, sağ olsun, gelen giden bizleri yalnız bırakmıyor. Zannedilir ki siyasiler hep siyasetten bahseder. Öyle olmuyor!  Mersin’in eski yeni kuşaktan gelen insanları bir araya gelince, sohbetler derinleşiyor ve de çeşitleniyor.

Her gelen önce bir seçim değerlendirmesi yapıyor. Tanıdığım bu kişilerin hangi duygu ve düşünce ile oy verdiklerini kendi ağızlarından işitmek ayrı bir şans oluyor. Bazılarında kişilikleri ile seçmen reflekslerinin farklı olduğunu yakından tespit etme fırsatı da yakalanıyor. Çok farklı görüşlerin ortaya çıktığını, genellikle siyasilere göre basit gerekçelerle oy kullandıklarını konuşmalarından anlaşılıyor. Yerel seçimde Mersin Büyükşehir Belediyesi ile Tarsus, Yenişehir ve Mezitli belediyelerinin CHP tarafından kazanılmasının çok önemli ve sevindirici olduğunu ancak büyük bir başarı olmadığını söyleyenler hayli fazla. Ancak aradan bir ay geçmesine karşın özellikle Mersin İl Örgütü ve hemşeriler arasında ciddi bir uzaklaşma olduğu da yoğun bir şekilde dile getiriliyor. Anlaşılan CHP’nin giderek işi zorlaşacak. Eğer parti içi çekişmeler başkanlık koltuğunu ele geçirenlerce yeniden ve de köpürttürülerek gündeme gelirse sıkıntı artacak. Her belediyenin bir hizip gibi çalıştığı algısı çoğalırsa hizmet yapma olanağı kaybolacak. Hele hele bu arada hazırlıksız yakalanan belediye yönetimleri varsa ele geçirdikleri fırsat yok olacaktır. Şu gerçek unutulmamalı! Seçimin galibi yurttaşın sağduyusudur. AKP’nin uyguladığı demokrasi ve hukuk dışı yönetimden öte insanların doğrudan hayat pahalılığı nedeniyle açlıkla karşı karşıya kalmasıdır. Özellikle 17 yıllık tarım politikasının çökmesi sonrası ithal edilen tarım ürünleri bir yandan çiftçiyi yok ederken diğer yandan yurttaşı açlıkla karşı karşıya getirmiştir. Geçici çözümlerle değil, halktan yana samimi politikalarla sorunun çözülmesi gereğinin farkında olan ve aldatılmaktan bıkan seçmen oyunu AKP/MHP birlikteliğine vermemiştir.

CHP’nin kazanmasındaki en büyük destek HDP’nin, özellikle batıdaki illerde, demokrasi adına mücadele eden adaylara oy vermeleri kararı almasıdır. Kürt seçmen İYİ parti ile ittifak yaptığına bakmadan, kendilerine bir şey istemeden doğrudan CHP’li adayları desteklemiştir. CHP’nin örgütü ile demokrasi yanlıları bu günkü totariter düzene yerel seçimde başkaldırmışlardır. Hastane odasındaki ziyaretçilerin konuşmalarındaki slogan çok hoşuma gitmişti. Sizle paylaşmak isterim: “31 Mart’ın galibi patates, soğan, patlıcan ve demokrasi adına oy veren Kürtlerdir!” Geçmiş olsun dileklerinde bulunanlarının büyük çoğunluğu için en önemli gündem maddesi Mersin İdman Yurdu’nun durumu idi. Müthiş bir tepki ile duygularını dile getiriyorlardı. Çünkü Mersinli kimliğini yaratan, hemşerileri bir arada tutan, kenti tanıtan en önemli marka M.İ.Y kulübü kapatılma kararı almıştı.

Mersin, Mersinli Ahmetlerin, Aşkın Tunaların, Tayfun Saybaşılıların, Olcay Aybarsların Seyfi Alanyaların yolundan giden atletizm, boks, güreş, tekvando ve sayamadığı birçok branşta Türkiye, Avrupa ve dünya şampiyonlarını yetiştiren bir spor şehriydi. En önemli markası da M.İ.Y idi. Teker teker kaybolan bu markalardan Mersinli olarak çok üzgünler. Uzun zaman ve başarılı olarak M.İ.Y yöneticiliğini yapan Nuri Dölek yaşlı gözlerle anlattı. “M.İ.Y Cumhuriyetle aynı yıllarda kurulan  köklü bir spor kulübüdür. 1925 yılında Mersinli bir avuç çağdaş genç kurmuş.

Tarihi boyunca büyük başarılar kazanmış, yurtdışında ülkemizi temsil etmiş.

94 yıllık geçmişinde 20 sezon boyunca birinci ve süper lig adı altındaki liglerde şampiyonluk kovalamış Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi büyük takımlara kök söktürmüş bir takımdı. Ama ne yazık ki son 5 yılda süper ligde oynarken iş başında bulunan yöneticilerin kulübü değil kendileri düşünmeleri nedeniyle kulüp 120 milyon TL’ye yakın borç altına girdi. Başkanları iktidardan nemalanmak adına kulübü kullandı. Kenti yönetenler sahip çıkmadı. Bu noktaya geldik.

Oysa Kaya Mutlu ve Macit Özcan Belediye Başkanı iken M.İ.Y. sahip çıktılar kentin bütünleşmesine katkı sundular. Onların zamanında şampiyonluklar ve birinci lig de başarılarımız vardı” dedi. Bu sözleri dinlerken Gençlerbirliği’nin Başkanı İlhan Cavcav’ın bir sözü aklıma geldi. “Kulüp Başkanları kulübe bir şey vermez aksine

Kentin valisi, belediye başkanı, varsa bakanı ve de mülki yöneticilerden kendilerine çok şey alırlar!” Bizim ilde durum böyle… Annem için geçmiş olsun dileklerinde bulunanlara çok teşekkür ederim.