Özel Yetkili Mahkemelerin tutuklama furyası bu kez bir sendikacının yaşamını tehdit ediyor. Dört aydır tutuklu olan ve ciddi sağlık sorunları yaşayan sendikacı arkadaşım Muhsin Yenisöz’ün yaşamı tehlikede. Avukatının ve kendisinin talebine rağmen henüz hastaneye sevk edilmeyen Muhsin’in durumu kaygı yaratıyor.

1 Kasım 2011 tarihinde Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu'nun da aralarında bulunduğu 46 kişi ile birlikte "silahlı terör örgütüne üye olmakla" suçlanarak tutuklanan Muhsin Yenisöz, tutuklandığından beri Kandıra'daki Kocaeli 2 nolu F Tipi Cezaevinde kalıyor. Yıllardır ciddi sağlık sorunları yaşanan Muhsin’in sağlık durumu cezaevine konulduktan sonra artmış ve son günlerde giderek kötüleşmeye başlamış.

DİSK/BANK-SEN Sendikasında uzun yıllar şube başkanı ve uzman olarak çalışan Muhsin, yıllardır sosyalist siyasetin içinde. Son olarak ÖDP üyesiydi. Yaşamının önemli bir bölümünü sendikal aktivist olarak geçiren Muhsin, BDP Ümraniye İlçe örgütünün siyaset akademisinde dersleri izlediği için "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlaması ile karşı karşıya kalmış. Oysa bırakın “terör örgütü üyesi” olmayı, Muhsin BDP üyesi bile değildir. Zaten soruşturma sürecinde (emniyet-savcılık-hâkimlik aşamalarının hepsinde) Muhsin'e siyaset akademisinde derslere katılıp-katılmadığına ilişkin sorular dışında herhangi bir soru sorulmamış.

Çok ciddi sağlık sorunları olduğu belirtilmesine rağmen, Özel Yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi avukatının bu taleplerini dikkate almayarak 1 Kasım 2011 tarihinde Muhsin'in tutuklanmasına karar vermiş. Ders dinlemek tutuklama için yeterli sayılmış. Tutukluluğun üzerinden 4 ay geçmesine rağmen hakkında iddianame hazırlanmadı. Yargı önüne çıkması için daha kaç ay geçeceği meçhul.

Muhsin uzun yıllardan beri ciddi  sağlık sorunları yaşıyor. Tutuklanmadan önce var olan sorunlar, tutukluluktan sonra daha da artmış ve ölümcül hal almış durumda. Daha önce dört kez kalp krizi geçiren ve kalp damarlarından üçü geçirdiği bypass ameliyatları sonucunda değiştirilen Muhsin’in iki damarına ise stent takılmış. Mide kanaması da geçiren Muhsin’in mide rahatsızlığı devam ediyor. Ayrıca kemik iliği hastalığı (polisitemivera) olan Muhsin’in trombosit oranı yüksek olduğu için sürekli tedavi olması ve kontrol altında olması zorunludur.

Muhsin "uykuda ölüm" korkusu rahatsızlığı nedeniyle uykusuzluk sorunu da yaşıyor. Tutuklanmadan önce uyku ilaçları ile uyuyabilen Muhsin, nefes darlığı da çekmekte ve bu nedenle kapalı alanda yaşamakta zorluk çekmekte. Bütün bu rahatsızlıklar nedeniyle Muhsin günde ortalama 20 çeşit ilaç kullanmak zorunda.

Yeni atanan cezaevi doktoru, "bunlar psikolojik ilaçlar, benim bunları yazma yetkim yok" diyerek Muhsin'in uyku ilaçlarını kesmiş, daha da tuhaf olanı psikolog veya psikiyatr hekime sevk taleplerini de reddetmiş.

Muhsin uyku ve diğer psikolojik ilaçlarını kullanamadığı için günlerdir uyuyamamakta ve yemek yiyememekte. Bu süre içinde yaklaşık 10 kilo kaybeden Muhsin’in bünyesi daha da zayıflamış ve yürümekte güçlük çeker bir hale gelmiştir.

Muhsin’in avukatı Cemal Polat 23 Şubat 2012 tarihinde Kocaeli 2 nolu F tipi Cezaevi Savcılığı'na ve Muhsin’in kendisi Cezaevi Müdürlüğü'ne başvurarak, "tedavisinin yapılması ve sağlık durumunun cezaevinde kalmaya uygun olmadığı hususunun tıbben tespiti için" tam teşekküllü bir hastaneye sevkini talep etti. Ancak bu yazı kaleme alındığında henüz olumlu bir yanıt alınamamıştı.

Muhsin dört aydır tutuklu. Tutukluluk yaşamını tehdit eder boyutlara ulaşmış durumda.  Muhsin’in yaşam hakkına ve sağlık hakkına saygı gösterilmelidir. Bunca sağlık sorunu yaşayan ve yaşamsal tehlike altında olan Muhsin’in yeri hapishane değil hastanedir.

Daha neyi bekliyorsunuz? Henüz vakit varken, Muhsin Yenisöz hastaneye sevk edilsin, tahliye edilsin.