İnsanlığı ve dünyayı ilgilendiren özel günler vardır. Özellikle ülkeleri ve toplumları yıkan ve ölüme götüren özel günler! O vahim günlerin nedenleri her zaman tarihte yerini alır. Ve asırlarca kahredilerek hatırlanır! Birinci ve İkinci Dünya Savaş’ını başlatan olayları hâlâ tartışıyoruz… Üzerinde romanlar yazılan, filmler yapılan ve şarkılar yakılan insanlık için yüz karası olan trajik olayların izleri hâlâ tazeliğini koruyor…

6 Ekim Pazar akşamı Erdoğan ile Trump’ın telefon konuşmasının akabinde ABD yetkilileri;” Türkiye’nin hazırlandığı Suriye’nin kuzeyinde 480 km uzunluğunda ve 30 km. eninde bir barış koridoru oluşturmasına onay verildiğini” açıkladı... Akabinde Trump bu açıklamayı güçlendiren tweetler atmaya başladı. “Saçma savaştan bıktığını, askerlerini çekeceğini, Amerikalıların vergilerini artık harcamayacağını, İŞİD’in sorumluluğunu da Türkiye’ye bıraktığını, bu işin içinden Türkiye, AB, İran, Rusya ve Kürtler çıksın” diyen tweetlerini izledik. Bu tweetlerde; bir yandan ABD Türkiye’nin harekâtını açıklıyor, diğer yandan İŞİD tehlikesini de Türkiye’nin kucağına bırakıyordu.

Ancak saatler geçmeden Trump; “Türkiye’nin ekonomisini çökertebileceğini, Rahip Bronson sürecinde olduğu gibi Türk parasını değersizleştireceğini, bunları yapabilecek yüce bilgelikte olduğunu, Türkiye’nin dostluğunu ve fedakârca mücadelesini hatırlatarak tehdit ve övgüler içeren tweetler atıyordu... Sonunda; “ ‘Bitmek bilmeyen savaşları bitirin’ (End the endless wars) etiketiyle Erdoğan’ı 13 Kasım’da Beyaz Saray’a davet eden tweeti attı... Yani Trump bir söylediğini hemen sonra yok saydı… Ruh hali ve yönetimde ki ikircikliği kimseyi şaşırtmadı!..

“Aslında azledilme korkusu yaşıyor! Tek başına davranıyor! ABD’nin müesses nizamıyla çatışıyor! “Sözleri hiç inandırıcı değil. Trump “Attığı her adımı bilerek atıyor. Ve kafasındaki sinsi planları pervasızca uyguluyor. Kaldı ki her konuyu ABD kurumlarıyla paylaşıyor. Nitekim Pentagon Sözcüsü Hoffman yaptığı yazılı açıklamada; “Başkan Donald Trump, Savunma Bakanı Mark Esper ve Genelkurmay Başkanı Mark Milley’e, Türkiye’nin askeri operasyonu konusunda danıştığını” açıklıyor...

Trump’ın uyguladığı siyaset biçimi bu! Vahşi çıkarından başka hiçbir şeyin kıymeti yok. Her sözü verir. Kendi bildiğini okur! Aslında 11 Eylül faciası sonrası dönemin ABD başkanı Bush’un, BM kürsüsünden bir kovboy edasıyla söylediği “dünyanın her yerinde ABD menfaattarını zor kullanarak da olsa koruyacağız.” Sözüne uygun bir politika güdüyor! Bugün “Demokrasinin yerini despotizmin aldığı bir dönem yaşanıyor.” Emperyalistler, “siyasetin yerine silahın öne çıkarıldığı yeni bir çıkar düzeni oluşturuyor!”

Tüm bu gelişmelerden sonra Türkiye Suriye’nin kuzeyinde bir savaşa giriyor! Bu sözleri AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş Habertürk TV’de söyledi. Suriye’deki askerî harekât için Dedi ki;” Nihayetinde savaşa giriyoruz. Buradan terör örgütlerinin temizleneceği, sınırları belli olsa da bir savaşla karşı karşıyayız” Sonra savaş kelimesini düzeltse de iktidar bu harekatın aslında bir savaş olduğunu biliyor! Sonuçta düzenli ordu kimliğine bürünmüş, üstelik ağır silahları olan bir güçte çatışacaksınız! Kan akacak! Gencecik gençlerimiz şehit olacak! Analar yine ağlayacak…

Evet Türkiye kendi güvenliği için terörü yok etmek zorunda. Ancak ABD’nin kurduğu oyunla en vahşi terörist olan İŞİD’le ülkeyi baş başa bırakmıştır! Trump’a güvenerek yola çıkmak büyük hata. Ayrıca, ABD Suriye’den çekilmiyor. Askerlerini harekât sınırlarının dışına çıkarıyor. Üstelik İran ve Rusya’da askeri harekata karşı olduklarını açıkladılar! YPG/SDG her an Esat’ın yanına geçebilir. Türkiye bu operasyonda yalnız kalabilir.

Kaldı ki; Suriye sınırlarında Türkiye’nin Türkmen, Kürt ve Arap soydaşları var. Onlara ve ülkede yaşayan Kürt ve Araplara algıda ters gelecek bir üslup ve eylem iç kargaşaya neden olacağı da açıktır... Böyle bir kaosta ve harekât sırasında kaybettiğimiz Mehmetçiklerin ve sivil yurttaşların sorumlusu önünü sonunu düşünmeden sınır ötesi harekata TBMM’de oy verenler olacaktır! Türkiye bir daha düşünmeli ve sonuna kadar diplomasiyi kullanmalı. Korkarım ki; Savaşı başlatan oluruz ama bitiren olamayız! Biliniz ki; en kötü barış savaştan daha iyidir!