TBMM’de 27’nci dönem, önceki gün saat 13.00’te Atatürk Anıtı’ndaki törenle başladı. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis’e gelişini, kendi grubu dışında sadece 2 parti MHP ve İYİ Parti ayağa kalkarak selamladı. HDP’liler açılışa gitmedi. Bir tepki olarak Meclis bahçesinde oturmayı tercih etti.

BİR AÇILIŞ MI YOKSA KAPANIŞ MI?

Hepsi sancılı bir açılışın ipuçları. 27’nci dönemdeki en dikkat çekici ayrıntı, Meclis’in Şeref Kapısı’na partili Cumhurbaşkanı’nın dev bir posterinin asılmış olmasıydı. Bir ilkti. Aslında bir detay değil, ‘Saray rejimi’ ya da ‘Sultanizm’ de denilen iktidarın bir tesciliydi. Bu açıdan 27’nci dönemin bir açılış mı yoksa kapanış mı olduğu tartışılır.

BU REJİMİN KÜLTÜREL VE İDEOLOJİK BİR TANIMI YOK

Ne bir sembol, ne yaratılmış bir kültüre ait figür ne de ‘rejim bu’ denebilecek başka bir şey… Topu topu dev bir Erdoğan posteri. Bomboş ve anımsanmayacak bir bellek. İslamcılık ve milliyetçilik rüzgârında sallanan tek adamın resmi. Posterin yansımalarını eğitimden sağlığa, kadın, aile ve çocuk politikalarından ekonomiye bulmak mümkün.

O POSTER NEYİ ANLATIYOR?

Sağlık Bakanı için dünyanın kırıldığı korona salgınının, ekonomi bakanı için dövizin yükselişinin, eğitim bakanı için çöken sistemin, eğitim alamayan çocuğun, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı için istismar edilen, öldürülen kadının bir önemi yok. İçişleri Bakanı’na göre Anayasa Mahkemesi (AYM) bir anlam ifade etmiyor.

Covid-19 salgınında hasta ve yaşamını yitiren kişi sayısını gizlediği ortaya çıkan, ‘o çok beğenilen’ Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, belki de Türkiye tarihindeki en büyük skandallardan biri olan ifadeleri çarpıcı. Buradan bir yere gelmek mümkün: “Salgınla mücadelede devletimiz halkın sağlığı kadar, ulusal çıkarlarını da korumaktadır…”

‘KOSKOCA’ BAKAN’DAN İYİ Mİ BİLECEĞİZ!

‘Koskoca’ bakana halkın üzerinde bir çıkarın bulunamayacağını, bu ifadelerin halkın refahını, güvenliğini fiili olarak, bilerek, isteyerek askıya almanın bir itirafı olduğunu ve çok büyük suç sayıldığını anımsatacak değiliz! Bakan’ın, ‘ulusal güvenlik’ dediği şey, kısaca ve sadece Meclis’e asılan o posterin rüzgârını korumakla ilgili olduğu ortada!

DEMOKRASİ İLE GELDİLER AMA…

“Yaratılanı yaradan da ötürü severiz” diyerek insanı ayaklar altına almış, demokrasinin olanaklarını sömürerek demokrasiyi rafa kaldırmış bu iktidar, artık istese de dönemeyeceği bir noktada. Sadece sosyal alanda değil, siyasal alanda da, ulusal çıkarlar bir kişinin ve ona biat edenlerin kapısına çıkıyor.

SEÇMEN İRADESİ YOK, SİYASİLERE KUMPAS

Milyonlarca seçmen bir kez daha hiçe sayıldı. HDP’li siyasetçiler benzer senaryolarla ve düzmece suçlamalarla yine cezaevine gönderildiler. 7 gün gözaltında, 24 saat adliyede tutularak eziyete uğradılar. Emniyette yedikleri yemekten zehirlendiler, hastaneye götürülmediler. Vekiller adliyeye, avukatlar sorguya sokulmadı.

BAKAN NİYE TEŞEKKÜR ETTİ O ZAMAN?

Gözaltındaki 20 kişiden 17’si tutuklandı. Tepki gösterenler de gözaltına alındı. Bahane 6 yıl önce, çoğunluğu HDP’lilerin öldüğü Kobane olaylarıydı. Serbest kalan eski HDP vekili Sırrı Süreyya Önder, olayların yatıştırılması için günlerce dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın makam odasında kaldığını ve bakanın kendisine teşekkür ettiğini açıklıyordu.

HDP’Lİ SON İL BELEDİYESİ DE KAYYUM

Tutuklananlar arasında daha önce söz konusu soruşturma ile ilgisi olmadığı adli olarak tescillenen HDP Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen de vardı. Kamu, Kars’ta belediye hizmetlerinden çok memnundu. Bilgen, şehirden alkışlarla uğurlanmıştı. Kars’a kayyum atandı. Kars, HDP'nin elinde kalan son il belediyesiydi.

ZORA TALİP!

Gerçekçi tablo, seçimle gelenin seçimleri tanımadığını ve seçimle gitmeyi istemediğini gösteriyor. AKP iktidarı ve Saray rejimi, her alanda çökerttiği Türkiye’yi zorla yönetmeye talip. ‘Ulusal çıkarlar’ ile ‘siyasal çakallar’ arasında boğulan bir ülke var. Mecliste asılı poster rüzgârda sallanıyor.

DAHA ZOR BİR DÖNEME GİRİLDİ

Hem o posterdeki ‘tek kişi' hem de Türkiye ve Türkiye halkları ile demokrasi güçleri açısından daha da zorlaşan bir döneme girildi. Artık gerekçeleri tamamen havada kalan demokrasi darbeleri ve kamunun hiçbir şekilde dikkate değer bulunmaması bunun en büyük işaret fişekleri.