Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Tam da BirGün’de “Noktalı Virgülün İşlevi” başlıklı yazımızın yayımlandığı gün (8 Ocak), Cumhuriyet’in “Okur Temsilcisi” köşesinde Kemal Özmen adlı bir okurun aynı konuya değinen notunu okudum. Adı geçen okur, “Dildeki bozulma daha derin bir bozulmanın habercisidir” diyerek, 31 Aralık 2017 tarihli Cumhuriyet’in 3. sayfasında yer alan DHA kaynaklı “Kangallar Devriyede” başlıklı haberi eleştiriyordu. Eleştirdiği şey de, “Polisler; simitçi, çöpçü, ayakkabı boyacısı kılığında sokaklarda olacak” tümcesinde, özneden sonra noktalı virgül kullanılmış olmasıydı. Türkçe konusunda iddialı olduğu anlaşılan okur, Cumhuriyet’in haberini “postmodern Türkçe” diye niteleyerek alaya almıştı. Oysa aktardığım tümcedeki noktalı virgül, yazım kuralına uygundu ve de yerli yerinde kullanılmıştı. Çünkü Yazım Kılavuzu’na göre, bir tümcede öznenin ardından virgülle ayrılmış söz öbekleri geliyorsa, bunların özneyle karışmaması için, özneden sonra noktalı virgül kullanılması gerekir.

Eğer böyle yapmaz da tüm öğeleri virgülle ayırırsanız, aşağıdaki tümcede olduğu gibi, anlam karışıklığına yol açmış olursunuz:

“Türkiye, Müslüman, Erkek, Sunni ve Türk bir toplumdur!” (“Dile egemen olan dünyaya egemen olur”, Selçuk Candansayar, BirGün, 15 Ocak 2018)

Burada özneden sonra noktalı virgül yerine virgül kullanıldığı için, özne olan “Türkiye” ile onu izleyen söz öbeğindeki sıfatlar (Müslüman, erkek, Sünni ve Türk) eşitlenmiş durumda.

Oysa Ataol Behramoğlu’nun şu tümcesinde özneden sonra noktalı virgül kullanılması, karmaşık öğeli bir tümcenin hiçbir duraklamaya ve geriye dönüşe yol açmadan doğru anlaşılmasını sağlıyor:

“Günümüz Türkiye siyasetinde egemen olan, toplumu da etkiliyor görünen dil; nefret, aşağılama, horgörü ve daha da ötesinde bir tehdit dilidir…” (“Sevgili”, Ataol Behramoğlu, Cumhuriyet, 20 Ocak 2018)

Bu tümcede özne konumundaki “dil” sözcüğünden sonra noktalı virgül değil de virgül kullanıldığını düşünün, sözcük öbekleri nasıl da içinden çıkılmaz bir durum alırdı!

Dil konusunda görüş belirtirken, her zaman uzmanlık kurumlarının bilimsel kaynaklarına başvurmakta yarar var. Bunu yapmayıp kişisel değerlendirmelerimize göre “şu doğru, şu yanlış” demeye kalkarsak, insanların kafasını büsbütün karıştırmış oluruz.

Sayın Kemal Özmen gazetesine bu eleştiriyi yöneltmeden önce, “postmodern” eğilimlere en uzak kurumlardan biri olan Dil Derneği’nin Yazım Kılavuzu’na göz atsaydı böyle bir yanlışa düşmeyecek ve doğru yazılmış bir haberi “düzeltmeye” (!) kalkmayacaktı.

Cumhuriyet gazetesindeki dil ve yazım yanlışlarını çok sık eleştiren bir kişi olarak, söz konusu haberin yazımında bir yanlışlık olmadığını belirtmeyi görev sayıyorum.
•••

Yazı başlıkları
Okurumuz Durmuş Mert soruyor:
“Başlığın ya tüm harfleri büyük ya da sözcüklerinin ilk harfi büyük olmaz mı? Şimdi tüm gazetelerde, başlıklardaki sözcüklerin ilk harfi büyük oluyor, diğerleri küçük... Doğru bir yazım biçimi mi bu?”
Okurumuzun belirttiği gibi, eskiden yazı başlıklarında tüm sözcüklerin ilk harfi büyük yazılırdı. Sonraları bu düzenden uzaklaşıldı. Şimdilerde yalnızca ilk sözcük büyük harfle yazılıyor. Bu yeni başlık düzeninde görselliğin, yazım kuralının önüne geçtiği söylenebilir. Tüm sözcüklerin büyük harfle başlamasının yol açtığı tekdüzelik göze hoş görünmediğinden, sayfa sekreterleri, çözümü küçük harfte bulmuş olmalı. Artık tüm gazeteler sayfa tasarımında bu uygulamaya yönelmiş durumda. Yani gazetelerin sayfa düzeninde büyük harf egemenliği sona ermiş görünüyor. Yine de klasik başlık düzeninde direnen yazar arkadaşlar var. Örneğin Cumhuriyet’te Orhan Erinç ve Güray Öz, gazetenin genel uygulamasından ayrılarak, kendi yazı başlıklarındaki tüm sözcüklerin baş harflerini büyük yazıyorlar. Gazete de “dinozor” yazarlarının bu seçimine saygılı davranıyor… (Yeri gelmişken, görünmez bir kaza sonucu bileği kırılan ve bu yüzden yazılarına ara vermek zorunda kalan Güray Öz arkadaşıma geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.)
•••

BirGün’ün bir gününden…
Gazetemizin bir gününden birkaç dil yanlışı derledim:

“1988’de Emir Kustirica’nın yönetmenliğini üstlendiği, eleştirmenler tarafından başyapıt olarak kabul görülen Çingeneler Zamanı sinema filminden esinlenerek oluşturulan müzikal…” (“Çingeneler Zamanı müzikali İzmir’e geliyor”, BirGün, 8 Aralık 2017, Kültür Sanat sayfası)

(Haber metninde yanlış yazılan iki ifade, “kabul gören” ve “esinlenilerek” olmalıydı.)

“Orada düzenlenen etkinliklere katılmak, öznesi olmakta bir o kadar suçtur.” (“Yazarlardan çağrıya yanıt geldi”, BirGün, 8 Aralık 2017, Kültür Sanat sayfası)

(“Olmak” yükleminden sonra gelen sözcük bağlaç olduğu için ayrı yazılır. Doğrusu, “öznesi olmak da bir o kadar suçtur.” olmalıydı.)

“Öğüt, ‘tiyatronun politik bir bakışla tiyatrolar destekten yoksun bırakılmaktadır’ dedi” (BirGün, 8 Aralık 2017, Kültür Sanat sayfası, üç sütuna başlık)

(Doğrusu, “Öğüt, ‘tiyatrolar politik bir bakışla destekten yoksun bırakılmaktadır’ dedi” olmalıydı.)

Hepsinin aynı sayıda olması üzücü. Ama Kültür-Sanat sayfasında olması daha da üzücü…