Müthiş bir toplumsal başkaldırının yaşandığı 31 Mart yerel seçimlerinde AKP, başta HDP olmak üzere, İP, SP ve diğer demokrasi güçlerinin desteklediği CHP’ye karşı, 11 büyükşehir ve 10 il belediyesini kaybetti.

Kaybedilen belediye başkanlıklarının bugün için yönettiği kentlerde, Türkiye nüfusunun yarısından fazlası yaşıyor.

Yani CHP, an itibariyle yerel yönetimlerde iktidar…

17 yıllık AKP saltanatı çatırdamış durumda!

***

23 Haziran İBB seçimi sonrası daha da kan kaybeden AKP’nin önünde, şimdi iki seçenek duruyor.

Ya meşruiyeti tartışılan, dengesi ve freni olmayan bu ucube “tek adam” rejimini daha da otoriter hale getirerek yoluna devam edecek. Ya da tekrar çağın insanlık yaşamı için ulaştığı en doğru rejim olan “laik parlamenter demokratik” sisteme geri dönecek! Sosyal hukuk devletini daha güçlü bir şekilde oluşturacak…

***

Görülen o ki; bir yıl içinde öncelikle ekonomiyi çökerten, yargı ve Meclis’i bağımlı hale getiren, devletin temel kurumlarını yok eden bu sistem, yurttaşları ziyadesiyle tepkilendirdi!

Oysaki seçim sonuçlarını böyle okuması gereken AKP’nin doğru çözümü bulmak yerine, her istediğini yapabildiği, ülke kaynaklarını keyfi kullandığı, kimsenin hesap soramadığı bu ucube sistemi bırakmaya hiç niyeti yok.

Böylece Türkiye’yi çağdaşlıktan uzaklaştırma projesini kolaylıkla gerçekleştirebileceği biliyor…

***

Seçim sonrası sıkıntıya giren AKP, sistemi düzelteceği açıklamalarıyla milletin gazını alma niyetinde. Ancak her geçen gün bu niyetin samimi olmadığı yurttaş tarafından anlaşılıyor…

Beri yandan iktidar, sistemle ilgili zamana bırakma/uyutma taktiğinin pek geçerli olmadığının da farkında.
Bu nedenle, hem seçim sonuncunu soğutmak, hem de milliyetçi duyguları yeniden köpürtmek adına öteden beri gündemde tuttuğu sınırlarımızın güneyinde “güvenli bölge” projesine yeniden sarılıyor…

Ne var ki, önünü/sonunu düşünmeden aldığı kararların, gelecekte büyük sıkıntılar yaratacağının farkında değil.

30 km derinliğindeki sınır boyunca oluşturulması istenen bölge, TBMM’de tartışılmadan, en azından Meclis’te bulunan partilerin görüşleri alınmadan oluşturulmak isteniyor.Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo; Türkiye ve ABD’nin “sürdürülebilir bir güvenlik mekanizması” doğrultusunda anlaştığını, güvenli bölge kurulabilmesinin “büyük bir adım olacağını” açıklıyor...

Bu karar sonrası; oluşturulacak “Görev Gücü”nde yer alacak 93 ABD’li asker hemen Şanlıurfa’ya geliyor...

***

Uzun zamandır ABD’ye sert sözler söyleyen iktidar, ne hikmetse şimdi anlaşmış görünüyor. Ve ABD’li askerlerin ülkemizde konuşlanmasına izin veriyor.

Ne şekilde anlaşıldığını bilen yok! Neyin karşılında karar alındı soran da yok!?

Anayasa’ya göre Türkiye’de konuşlandırılan yabancı askerler için TBMM kararı gerekiyor. Ancak böyle bir karar da yok!.. Anlaşılan kararı veren AKP Genel Başkanı!
Oysa Anayasa’nın 92’inci Maddesi, “Meclis tatildeyken Cumhurbaşkanı’nın, yabancı askeri gücü ülke topraklarına kabul etme yetkisini ancak, ülkenin ani bir saldırıya maruz kalmasına” bağlar...

Bilinen böyle ani bir saldırı da yok! Yani karar, yine “tek adam” sistemine göre alınmış!

***

Güvenli bölge belki Türkiye için önem taşıyor...

Ancak Türkiye, buna tek başına karar verebilecek konumdan çıktı!

Astana antlaşması çerçevesinde, ABD’nin yanı sıra, güvenli bölgeye Rusya ve İran ile Esat’ın da onayı gerekiyor.

Oysa Esat, “böyle bir çözüme karşı çıkıyor ve Türkiye’yi işgalci olarak göreceğini” açıklıyor…

***

İktidar, bu güne kadar yetişmiş diplomatlar yerine dışarıdan akıl verenlerle oluşturduğu yanlış Ortadoğu politikalarıyla, adeta kendini bağlamış durumda…

Ucube sistemi devam ettirmek için kullanılan bu tip yanlış dış politikalar, AKP’yi içerde güçlendiremez. Aksine ülkeyi felakete sürükler. AKP’nin sonunu hızlandırır!