AKP devleti kendisinden önceki devlet yapısının tam anlamıyla kötü bir kopyası olduğunu her hareketiyle gösteriyor.
Eski ceberut devletin yaptığı ne varsa bunlar da aynısını yapmak istiyorlar. Eskinin -daha eskisi- olarak ancak ilkel bir karikatürü olabiliyorlar.

19 Mayıs denildiğinde bizlerin aklına öncelikle Can Yücel’in, 12 Mart 1971 döneminde Adana Cezaevinde yazdığı ünlü şiiri gelirdi.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gençliğe Hitabı”nda üzerine vatanı kurtarma görevi yüklenen gençlerin tamamı cezaevlerine tıkılmış durumdadır. İçerdeki gençlik, durumları iyi olanlardan sayılıyor. Kurşuna dizilenleri, hatta idam edilenleri de var.
Can Yücel birlikte hapis yattığı devrimci gençlere hitaben şu satırları yazar:

“bugün ondokuz mayıs
mayısın ondokuzu
sen ey türk istiklalinin koruyucusu
sen ey ülkemizin geleceği
ulusumuzun gözbebeği
sen ey demir parmaklıklarında barfiks yapan
ranzalarda perende atan
sportmen ve kahraman türk gençliği
önünde bütün kilitbahirler açık
ama her zaman samsun’a çıkılmaz a
bu sabah da avluda volta atmaya çık”

AKP devleti günümüzde antidemokratik uygulamalarıyla ülkeyi OHAL’e getirdi ki, Can Yücel’den özür dilenerek 19 Mayıs’larda demir parmaklıklarda barfiks yapıp, ranzalarda perende atmaya razı olunacak bir yere geldik.

Cezaevleri yine gençlerle, aydınlarla, gazetelerle, siyasi parti liderleriyle dolmuş durumda…

Bütün bunlara ilave olarak 19 Mayıs törenleri de yasaklanıyor.

Günümüzden 10 yıl önce “Yasadışı 19 Mayıs törenleri” gibi kavramdan söz eden olsaydı, o kişi akıl fikir sağlığıyla ilgili bir doktora sevk edilebilirdi.

AKP devleti toplumu o noktaya getirdi!

19 Mayıs törenlerini “ben yapmadım o yaptı” bürokrasi riyakârlığı içinde yasaklıyorlar. Beşiktaş Belediyesi’nin yapacağı (hem de bu yıl 3. defa yapılacakken) Gençlik Festivali İstanbul Valiliği tarafından yasaklandı.

Beşiktaş’ın CHP’li belediyesi de bu yasağın üstüne bir bardak su içti! Gazetelere verdiği tam sayfa “Vali 19 Mayısımızı yasakladı” ilanıyla işin içinden sıyrıldı.

Burada ilgi çekici olan şu: Yasaklama ile ilgili olarak Vali ‘haberim yok’ dedi. Vali Yardımcısı yapmış bu yasaklamayı.

Vali kendini “sağlama” almış!

İlerde sıkıntılı (!?!) bir durum oluşursa “ben yapmadım o yaptı” deme imkânı sumen altında bekliyor.

İzmir Büyük Şehir Belediyesi ise “Biz kutlama programımızı uygulayacağız” dedi.

Bu Türkiye Cumhuriyeti’nde “yasadışı olarak kutlanan ilk 19 Mayıs Töreni” olarak tarihe geçecektir.

Bu törenleri daha güçlü olarak KHK ile yasaklayabilirsiniz.

Hatta Meclis’ten kanun bile çıkartabilirsiniz…

Bu yola saptıktan sonra ilerlemeniz hiç de zor olmayacaktır. Aklınıza gelen her şeyi fikir zanneden danışmanlardan biri “güzel olur efendim” diyebilir.

Ve şöyle bir yasa çıkartabilirsiniz:

-Nefes almak yasaklanmıştır!

Meclis’ten geçer, Resmi Gazete’de de yayımlanır. Kanun da yürürlüğe girer.

Ama insanlar “yasadışı” biçimde nefes alıp vermeye devam ederler.

Yasaklar bir başladı mı artık arkası da sökün eder…

Yeni Türkiye’nin en yeni yasakları Güneydoğu Anadolu Bölgesinden yola çıktılar. Kürtler’in dil dershaneleri, gazeteleri, okulları, mahalleleri, köyleri, şehirleri yasaklandı. Önce sokaklara çıkmak yasaklandı. Sonra da girmek yasaklandı.

Yasak dalgası bir tsunami gibi batıya yöneldi. Adını Atatürk’ten alan Cumhuriyet gazetesi kuşatıldı. İçindeki gazeteciler gözaltına alındılar, tutuklandılar, tutuklanıyorlar… İçeri attılar bitmedi. Yazıp çizmeleri yasaklandı. Mektup yazdırılmıyor, okutturulmuyor.

Gele gele Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın temellerini attığı özel güne geldiler: 19 Mayıs yasaklandı.

Yakında “Kurtuluş Savaşı” da yasaklanabilir. Bilmiyoruz. Kötülük alanında muhayyile güçleri çok yüksek…

O kadar fazla yasağa ihtiyaç duyuyorlar ki, sonunda şuraya gelebilirler:

-Yasaklar Cumhuriyeti!