1980’de ABD destekli 12 Eylül faşist darbesi yapılmıştı… TBMM, tüm siyasi partiler, STK’ler ve sendikalar kapatılmış, Türkiye’nin demokrasi yolculuğunun önü kesilmişti. Toplum, devletin yeni yapısına göre şekillendirip, yurttaşlar tıpkı bugün gibi baskıyla korkutulmaya çalışılmıştı. Her gün gençlerin tutuklandığı haberleri, radyolardan duyuluyor işkence, zülüm ve ölüm ülkede kol geziyordu.

Aradan 2 yıl geçti. Hak ve özgürlükleri daraltan, emeği yüce değer olmaktan çıkartan, sermayeyi önceleyen, örgütlü yaşamı askıya alan, neoliberalizmi iktidar yapma yolunu açan, Cumhuriyet’in çağdaş ilkelerini yok sayan ve gençlerin potansiyel suçlu olarak gören 82 Anayasası kabul edildi…

Halkın bu kadar baskıyı kaldırmayacağını bilen faşist cunta, toplumun talebi olan laik demokratik sosyal hukuk devletini yaşama geçirmek zorunda kaldı! Halkın demokrasi ve barış talebi yoğunlaştı. Aydınlar tekrar harekete geçti. Yeni partiler kuruldu. Meclis işlevsel hale gelmeye başladı…Hızlı bir demokratikleşme süreci yaşandı! Bu süreçte en büyük pay, Genel Başkan Erdal İnönü ile biz gençlerden oluşan SHP örgütüydü!

***

En genç milletvekillerinden biri olarak seçildiğim TBMM Başkanlık Divanı’nda, Meclis Başkanı merhum Necmettin Karaduman’a “bir daha demokrasiyi askıya alan darbeler olmaması” adına bazı önerilerde bulunmuştum. Bunlardan biri; TBMM’nin kuruluş tarihi olan “23 Nisan” günün bulunduğu haftayı, “Milli Egemenlik Haftası” olarak kutlamak olmuştu. O hafta boyunca egemenliğin kayıtsız şartsız ulusun olduğu bilincini vermek böylece, demokrasi kültürünün ülkenin her köşesinde geliştirmesini sağlamayı hedeflemiştim. Bu nedenle “TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu’nu” oluşturduk.

***

Bu girişi niye yaptım? Acılarını halen kalbimde yaşadığım, birkaç gün önce kaybettiğimiz iki büyük yol göstericim ve dostluklarıyla onur duyduğum Prof. Yıldızhan Yayla ile

Prof. Onur Kumbaracıbaşı’yı anmak için! Bu vesile ile çok sevdiğim, bu iki akademisyenle olan anılarımı paylaşmak isterim…

Prof. Dr. Yıldızhan Yayla, çağdaş idari hukukun duayenlerinden biriydi. Dünya çapında bir bilim insanıydı. TBMM’nin Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu’nda birlikte çalıştık. Demokrasi ve hukuk devletini savundu! Daha sonra, Devlet ve Kültür Bakanlığım dönemindeki yaptıklarıma, düşüncelerime olan katkılarını da unutamam…“Kendini ifade etmekten korkmayan bir toplum yaratacağız!” hedefime, dönemin sağcılarının yaptıkları saldırı karşında, hep bana cesaret vererek “Unutma bir gün seni anlayacaklar! Geç anladıkları için onlar üzülecek” demişti. Söyledikleri hep gerçekleşti.

Bizlere her vesileyle “polis-devlet, jandarma-devlet, hukuk devleti ve demokratik sosyal devlet mücadeleleri ile siyasi iktidar karşısında kişi hak ve hürriyetlerinin korunma hamlelerini hatırlatırdı! Tam bir demokrasi ve Türkiye Cumhuriyeti aşığıydı!

Sevgili Hocam, İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcılığı’ndan Galatasaray Lisesi Müdürlüğü’ne geçmişti çünkü “Mezun olduğu lisenin müdürlüğünü” yapmak bir onurdu!

Daha Sonra Galatasaray Üniversitesi’nin kurucu rektörlüğünü yaptı ve rektörlük görevi 2000 yılına kadar devam etti. Onu 14 Şubat “sevgi ve aşkın hatırlandığı” günde “sevgi ve saygıyla” toprağa verdik! Bundan böyle kalbimizde yaşamaya devem edecek…

***

Yaptıkları ve duruşuyla ülkemiz için şans olan Prof. Onur Kumbaracıbaşı, yaşamı boyunca zorluklarla mücadele etmiş, uluslararası akademi dünyasında sayılan bir bilim insanıydı. SHP’nin gelişmesinde rol almıştı. Ekonomi bilgisiyle rahmetli Turgut Özal’ın yaptığı yanlış ve eksikleri esprili biçimde toplumla paylaşan zeki bir kişilikti! Devlet ve Bayındırlık Bakanlıklarında başarılı oldu. Bu günkü AKP iktidarının övündüğü birçok hizmeti planlayan ve temel taşlarını koyarak başlatan Onur Hocaydı. “Ben doğru başlattım, ama onlar yanlış anlayıp halk için değil kendileri için işi bitirdiler” diyerek, AKP’nin gerçek yüzünü zarif bir şekilde anlatmıştı. Onur Hoca Doğu ve Güneydoğu’ya çok önemli hizmetler yapmıştır. 49 ve 50. hükümetlerin başarısında büyük katkısı vardır! Onur Hoca çok çalışkan ama bir o kadar da kendine zaman ayıran siyasetçiydi. Sosyal yönü kuvvetliydi. Hayat dolu bir insandı. Siyasete, SHP Ankara İl Başkanlığıyla başlamıştı ve bir akademisyenden öte parti emekçisiydi.

12 Eylül vesayetinden çabuk çıkmasında bir avuç SHP’linin içinde saygın yer almış olan Prof. Onur Kumbaracıbaşı, sonraki dönemde CHP yönetimi tarafından maalesef layık olduğu ilgiyi görmedi! Covid-19’dan kurtulamayarak bizleri yalnız bıraktı! Onur Kumbaracıbaşı siyasetçilere örnek olması gereken biriydi.

***

Boşuna demiyorum; iyilerin ölümü bizi çok üzüyor!

Çünkü boşlukları doldurulamıyor!