Zeynep Oral güzelliği

Beşiktaş Belediyesi bünyesinde Faruk Şuyun tarafından düzenlenen “Ustalara Saygı” etkinliklerinin sonuncusu 27 Mayıs 2017 Cuma akşamı Zeynep Oral için yapıldı.

Akatlar Kültür Merkezinin 300 koltuklu salonu merdiven aralıklarına kadar olmak üzere tıklım tıklım doluydu. Zeynep’in dost yelpazesi onun toplumda bıraktığı iz hakkında da bilgi veriyordu.

Fazıl Say’dan Ali Sirmen’e, Gülriz Sururi’den Mine Kırakkanat’a, Nermin Abadan Unat’tan Emin Fındıkoğlu’na, Ali Poyrazoğlu’ndan Bedri Baykam’a Yazgülü Aldoğan’dan Zuhal Olcay’a ve Genco Erkal’dan Nazan Moroğlu’na pek çok değerli sanatçı, akademisyen, gazeteci, kanaat önderi Akatlar Kültür Merkezini doldurmuşlardı.

Sahneye ilk olarak Fazıl Say çıktı. Bu durum yemeğe tatlı ile başlamak gibi oluyordu ama bu bir zorunluluktu. Say, Chopin’in eserlerinden oluşan mini konserinden çıkıp doğruca havaalanına gidecekti. Yılda 130 konser veren bir sanat abidesi olmak kolay değildi.

Bir de Yekta Kara, Sezen Aksu, Zülfü Livaneli, Sunay Akın gibi İstanbul dışında oldukları için video mesajlarla katılanlar vardı. Bu gruba California’da yaşayan Joan Baez de dahildi… Ali Poyrazoğlu bu durumu dikkate alarak sahneye geldi:

-Ben şu anda işlerimin yoğunluğu nedeniyle sizlere Jamaika’dan sesleniyorum!

Büyük bir kahkaha koptu salondan…

Ali Sirmen her zamanki formundaydı. Zeynep Oral’ın dayanışmacı yanını Barış Derneği Davası’na verdiği destek üzerinden anlattı:

-O karanlık günlerde baskı vardı, işkence vardı, Kenan Evren vardı… Bir de bizlerin yanında Zeynep Oral vardı!

Sirmen, Haldun Taner’in sözleriyle konuşmasını bitirdi:

-Hocam derdi ki, bir konuşmanın iki yanı vardır. Başı ve sonu… Bu ikisinin arası ne kadar yakın olursa o kadar iyidir!

Mine Kırıkkanat, vefa ve iyilik ile Zeynep Oral arasındaki güçlü bağları anlattı. Her şey Zeynep’in bir telefonuyla başlamıştı. Zeynep, iki gün önce yayınlanan yazısı için hiç tanışmadığı Mine’yi kutluyordu. Sonra onun Milliyet’e transferini sağlamıştı. Mine bunları gayet güzel anlattı. Sonra “Zeynep hiç kimseyi kıskanmaz” diyerek ekledi:

-Ama ben kıskanırım! Zeynep’i hayatım boyunca kıskandım. Çünkü ona hayatı boyunca destek olan Ahmet Oral gibi bir kocası oldu. Benim kocam hiç Ahmet gibi olmadı!

Söz Ahmet-Zeynep Oral çiftinin evliliğine gelince Sezen Aksu’nun hayretini de anlatmadan geçmeyelim. Oral çiftinin bu yaz 50. Evlilik yıldönümlerini kutlayacaklarını öğrenen Sezen, telefonda kıyaslamalı bir kutlama cümlesi kurmuş:

-Ben o kadar evlilik yaptım, hepsinin toplamı senin kadar olamadı!

Gecenin düzenlemesi yapılırken Faruk Şuyun Zeynep’ten isimler istemiş. O da gazeteci arkadaşları arasından üç isim vermiş: Yazgülü Aldoğan, Mine Kırıkkanat ve Nazım Alpman.

Müjdat Gezen’in telefon bağlantısından sonra sahneye davet edildiğimde “Zeynep’in hiç dile getirilmemiş bir yönünü anlatmak istiyorum” dedim.

Zeynep Oral iyi gazeteciydi, güçlü bir yazardı, dirençli bir hak savunucusuydu, kıskanılacak bir seyyah idi, sivil toplum kuruluşları yöneticisiydi hepsi tamamdı. Ama bu kadar yıldır kamuoyunun önünde hep “Sarışın Güzel Bir Kadın” olarak varlığını koruya gelmişti. Bu da görmezden gelinmemeliydi!

Sonra bu tezimi güçlendiren bir anekdot ile bitirdim. Kısa süre önce oğlum Yiğit Alpman, bir sergide Zeynep ile tanıştı. Toplantının çıkışında hayretler içinde, Zeynep’in yaşıtı olan birkaç tanınmış ismi sıraladıktan sonra dedi ki:

-Zeynep Oral’ı onlar gibi büyük zannediyordum ne kadar gençmiş!

Zeynep Oral, Yiğit’in onu gördüğü gibi hep genç kaldı. Fiziğiyle olduğu kadar fikirleriyle, yazılarıyla, kitaplarıyla, demokrasi mücadelesine verdiği katkıyla bu özelliğini korudu.

Zeynep Oral’ı tek kelimeyle anlatmak şartı getirilseydi eminim herkes “Güzellik” kelimesinde ittifak yapardı. Önceki akşam Akatlar Kültür Merkezi’nde onun çevresinde halkalanan değerli isimleri bir araya toplayan şey de bu idi:

-Zeynep Oral güzelliği!