Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın TBMM’de bulunan odasına geçip, seçildiği İnsan Hakları Komisyonunda yasama faaliyetine katılabilmesi için ne yapması gerekiyor?

Yasal olarak yapılacak her şeyi eksiksiz yaptı. Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa’sı ve Seçim Kanuna göre aday oldu, adaylığı Yüksek Seçim Kurulu tarafından kabul edildi.

Can Atalay aday olduğunda Gezi Davasından tutuklu idi. 14 Mayıs 2023 Genel Seçimlerinde Hatay’dan TİP adayı olarak seçimi kazandı. Bu andan itibaren derhal tahliye edilmesi gerekiyordu.

Ama edilmedi.

Neden?

Çünkü bu ülkede adaletin başka kriterleri var!

Bu kriterleri açıklayan somut bir tahliye vakası bulunuyor.

∗∗∗

Üst düzey siyasetçi-gazeteci Nazlı Ilıcak 15 Temmuz 2016’daki “Fetullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) tarafından yapılan darbe ile ilgili olarak tutuklandı. İki buçuk yıl hapis yattı. Daha da yatacaktı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a aşağıdaki mektubu yazdı:

“Acaba aramızda 2.5 yıldır cezaevinde çektiğim çileyi, yalnızlığı hissedebilecek bir duygusallık hâlâ mevcut mu? Köprülerin altından çok sular aktı ama, inanıyorum ki o köprüler yıkılmadı. Ben ne darbeciyim, ne de FETÖcü. Yıllarca, AK Parti’yi desteklememin sebebi, zaten askerin siyasete müdahalesinden duyduğum rahatsızlık. Sizin önünüz, 312 ile kesilmeye çalışıldığında, AK Parti hakkında kapatma davası açıldığında, ya da İmam Hatiplilere ve başörtülülere karşı yürütülen kampanyalarda, demokrasi ve hukuk neyi gerektiriyorsa, o noktada durdum.

Bu mücadeleyi el ele vermedik mi?

Meclis’i bombalayan askerlerle aynı kefeye konulmak çok acı. Üstelik, 40 yıllık gazetecilik hayatımda, demokrasi adına sürekli bedel ödemişken, böyle incitici bir iddiayla karşı karşıya kalmak!

Sizi Belediye Başkanlığınızdan beri tanıyorum. Bazı duyarlı noktalara dokununca, çabuk inanırım. Meselâ muhafazakar insanlar hakkındaki hassasiyetim, maalesef yanılmamı kolaylaştırdı.

Bu arada size de çok haksızlık ettim.

Özür dilerim!

Bir de sık sık, sizi ve Emine Hanım’ı düşünüyorum. Sanki durumumu tam olarak bilseniz, bu haksızlığa müdahale ederdiniz gibi geliyor.

Bu yüzden, yoğun işleriniz arasında farkına varamadığınız mağduriyetimi size yazmayı tek çare olarak gördüm. Dağ başında bir kuzu kaybolsa, Hz. Ömer’den sorulurmuş. Bu devletin başı olduğunuz için de size müracaat ediyorum.

Mağduriyetimi size anlatıyorum, zira, adaletin yitirdiği vicdanı, ancak siz yeniden tesis edebilirsiniz.

Size karşı ne tuzaklar kuruldu!

Bir tuzağı da FETÖ kurdu. Ve maalesef ben de bu tuzağın içine düştüm. Ama ben suç işlemedim. Size haksızlık yaptımsa –ki yaptım- bu Yargı’nın konusu olmamalı. Sizinle benim hal etmem gereken bir mesele.

Maddi yetersizliklerin yanı sıra, bir de duygusal açıdan paramparçayım.

Çıktığımda, sizinle bir araya gelebilirsek, bir vicdan muhasebesi yapmayı, helalleşmeyi çok arzu ederim. Cezaevinde zeytin çekirdeğinden yaptığım tesbihi de size takdim etmek isterim. Yargıda bulamadığım adaleti sizde arıyorum. Acaba elimden tutup, hak ve hukuk adına, beni bu kuyudan çıkarabilir misiniz?”

∗∗∗

Nazlı Ilıcak’ın etkili bir kalemi olduğu kabul edilir. Erdoğan’ın da böylesi durumlarda merhametli olduğu bilinir. (Darbe sıcaklının sürdüğü aylarda tutuklu bir binbaşının eşi miting sırasında ağaca çıkarak kendini gösterince onu yanına çağırıp dinlemişti. 15 gün sonra da haksızlığa uğrayan subay ailesine kavuşmuştu.)

Nazlı Ilıcak’ın bu tarihi mektubu 2018’de yazdığını oğlu Mehmet Ali Ilıcak İndependent Türkçe’ye açıklamıştı.

Nazlı Hanım’ın bu esnekliğini herkes gösterebilir mi? Bunu bilemeyiz. Ama bildiğimiz bir şey var: Adaleti sağlayan makamın adresi!.. Ilıcak’ı özgürlüğüne kavuşturan tespitine kimse itiraz etmez her halde:

-Yargıda bulamadığım adaleti sizde arıyorum!

Darısı böyle “içten” mektuplar yazmayı onuruna yediremeyenlerin başına. Nazlı Ilıcak’a bu mektup nedeniyle teşekkür edilmesi gerekiyor. Hak, hukuk, adalet konularında fiili durumu ortaya koyduğu için:

-Adalette Ilıcak Kriterleri!