‘Afganistan Havalimanı’nı SADAT koruyacak’
Türkiye, Afganistan’da ne arıyor, ne yapmaya çalışıyor? Başta, NATO’ya bağlı bir ülke olduğunu hissettirmek için oyuna dahil olmak istedi. ‘Yeni mülteci krizinin’ çözümünde rol aldı. Bu rol, hem Avrupa ile ilişkileri geliştirme fırsatı hem de kazanç kapısı oldu.
SÖYLENEN VE AMAÇ FARKLI
Ama bu program şimdi hızla başka bir yöne eviriliyor. ‘İktidarın yeni nesil ticaret anlayışı’, ‘zihin yapısı’ ve ‘paramilitarizm ile sıkı fıkı ilişkileri’ Türkiye’nin savrulduğu yönü anlatabilir. Deklere edilenler ile niyet birbirinden ayrı. Bu farkı hem iç hem de dış kamuoyu ve siyaset çevreleri biliyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabil, Hamit Karzavi Havalimanı’nın korunması ile ilgili olarak vitrine şu ifadeleri koyuyor: “Bizim derdimiz, Afganistan’ın süratle toparlanmasıdır, Afganistan’ın birliğine beraberliğine her türlü desteği vermeye hazırız… Yönetim belli olduktan sonra karar vereceğiz…”
TALİBAN AKLANIYOR
Afganistan’ın birliği ve beraberliğinin, Saray rejimi tarafından ne kadar önem taşıdığı tartışılır. Yıllardır insani krizler faydaya dönüştürüldü! Öte yandan Erdoğan, ‘Taliban’ın tutumunu göreceğiz’ diyor. Oysa görmeye gerek yok çünkü bu yönetim, AKP ve Saray pratiğine uygundur. Tutum değerlendirilmiyor, Taliban aklanıyor!
‘Değişmiş, kadına saygılı, sömürgeciliğe karşı Taliban resmi çizilirken, havuz medyası ve devlet kurumu TRT eliyle ‘yapıcı bir yönetim profili’ çıkarılıyor. Fakat Taliban’ın değişimi olanaksız. Afganistan’da olanla medyaya yansıtılan farklı. Ayrıca Taliban emperyalizme karşı bir örgüt olarak ortaya çıkmadı, bilakis ABD tarafından şımartılarak büyütüldü.
Saray rejiminin vitrini ile gerçeği ayırabilmek için medyaya yansıyanlara bakalım. Middle East Eye adlı haber sitesinin 2 ayrı kaynağa dayandırdığı haberinin içeriğinde birden çok bilgi ve çarpıcı başlıklar yer alıyor.
Habere göre; Ankara, Taliban’ı Afganistan’ın meşru iktidarı olarak tanıyacak, havalimanı işletmesi Türkiye ile Katar’ın oluşturdukları ortak konsorsiyum ile sağlanacak ve güvenliğinden, ‘çalışanları eski asker ve polis olan’ özel bir güvenlik şirketi sorumlu olacak.
3 ÖNEMLİ İDDİA
Bu iddialar şu anlama geliyor: “Ankara ve Taliban yönetimi arasında, Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi herhangi bir görüş ayrılığı yok. Türkiye ve Katar ticari ortaklığının ‘ilginç bir sektör ile’ devam etmesi şaşırtıcı olmayacak! Ayrıca haber, özel bir güvenlik şirketi diyerek adeta SADAT’ı tarif ediyor.
Bu tarifin karşılığı varsa, CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın “Erdoğan, Afganistan’da illa ki taşeronluk üstlenecekse dantelli kefen bezi kuşanan tosuncuklarını, o da olmazsa besleyip büyüttüğü SADAT'çılarını göndersin” ifadeleri karşılık buluyor demektir.
BU ORTAKLIK HANGİ SEKTÖRDE?
‘Havaalanında’ Türkiye ve Katar ortaklığını açalım. Açık kaynaklar önemli bir şüpheyi ortaya çıkarıyor. Afyon üretimi, dünyada yoğun olarak ‘Altın Üçgen’ ve ‘Altın Hilal’ diye bilinen 2 bölgede gerçekleştiriliyor. Burma, Tayland, Laos, Vietnam Altın Üçgen’de, İran, Pakistan ve Afganistan ise Altın Hilal’de bulunuyor.
NASIL BİR HAVALİMANI?
Afganistan, dünyadaki yasadışı afyonun, yüzde 90’ını yetiştiriyor. Bir başka deyişle Afganistan dünyaya eroin dağıtıyor. Hamid Karzavi Havalimanı’ndan kalkan yolcu uçağı sayısı yok denecek kadar az. Daha çok özel işlevli uçaklar var ve bunlarla dünyaya eroin taşınıyor.
UYUŞTURUCU PAZARI
Bu gerçeğin üzerine, Türkiye liman ve havayollarının şaibeleri ile son dönemde yurtiçinde yakalanan uyuşturucu miktarını koyalım. 2021 Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Uyuşturucu Raporu’na göre 2019’da en fazla eroin ele geçirilen ülke, 20 ton ile Türkiye. En çok eroinin yakalandığı 3 ülke Türkiye, İran ve Pakistan, 2019’da küresel pazar toplamının yüzde 48’ini oluşturdu.
Raporda dünya genelinde 275 milyon kişinin uyuşturucu kullandığı, 2010’dan itibaren kullanımının yüzde 22 arttığı belirtiliyor. Türkiye’ye ilişkin son güncel raporlardan birini ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi paylaşmıştı. ‘Tek Adam Rejiminin Uyuşturucu Bilançosu Raporu’ Türkiye’de madde kullanımının, 10 yılda yüzde 189 arttığını gösterdi.
Türkiye’nin daha doğrusu Saray rejiminin Afganistan tutkusuna baktığımızda, son olarak Tunus’taki Nahda hareketi üzerinden çöken Müslüman kardeşler yerini ‘Taliban coşkusu’ ile doldurma arayışını görüyoruz. ‘Ticari faaliyetler’, paranın bitişi ve çaresizlikle ilgili. Bununla birlikte SADAT’a paye verme ve onu ısıtma fikri var.
Bu; biri din, diğeri ‘gerçek anlamındaki madde olan’ 2 afyon ithalatı ve pazar arayışı ile bir paramilitarizm ihracı çabası! Hepsi dünyanın gözü önünde gerçekleşen riskli arayışlar. Kısa vadedeki en muhtemel sorunun ise Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) konusunda yaşanabileceğini ekleyelim.
BAE’Yİ GEÇ BULDULAR ÇABUK MU KAYBEDECEKLER?
Bir geç buldum çabuk kaybettim durumu ortaya çıkabilir! Türkiye, Katar ve Taliban’ın Kabil havalimanının işletmesi üzerinde uzlaştığı bildirilse de ihalenin eski Afgan hükümeti tarafından Ekim 2020’de Birleşik Arap Emirlikleri merkezli bir ortaklığa verildiği biliniyor.