‘Sivas 93’ için söylenecek ne kaldı emin değilim. Yüreği kör olup ağzından salyalar akıtarak insanları yakanlara hangi şiir, şarkı, söz işler ki! ‘Post-Modern Osmanlı Karikatürü Padişah’ düşen dava için “Hayırlı olsun” demişti.

Hayırdan anladığı bu, sevgiden, insandan anladığı bu! Gözü kararmış, şimdi savaş çığlıkları atıyor. Hepimizi bu çılgınlığın peşine düşüp bu yaz sıcağında çocuklarımızın yanışını izlemeye davet ediyor. “Eyyy Millet” vicdanlar yangın yerine dönmüş, haberiniz var mı? 93 yılında nasıl seyirci kaldıysak katliama, şimdi aynısını mı yapacağız?

Bunun adına ‘din’ diyorlar, ‘devlet’, ‘millet’ diyorlar… Hangi canı feda edeceğiz bu hamaset söyleme? 1150 odalı cehennem sarayında nasıl bir yalnızlığı yaşadığını, hangi korkunun, kinin gözünü kararttığını biliyoruz artık... Gencecik çocuklar, ihtirası için canlarını verecek ‘Yalnız Padişah’ın, öyle mi? Yeterince kanla beslenmedi mi iktidarı? Sivas yangını yüreklerde sürerken, bellek kan kırmızı haliyle dipdiri anımsarken vahşet gününü, boyun eğmek olmaz bu zalimliğe!

Yanı başımızda, egemen bir devlet darmadağın edilirken, “yapmayın” dediğimiz zaman, ‘stratejik derinlik’te boğulmakla meşguldü tetikçi havuz kalemşorları… Hepimizi darbeci, vesayetçi, milli irade düşmanı ilan edip çullanmışlardı üstümüze. Şimdi orada; sınırımızda caniler kılıç sallıyor, kafa kesiyor, vahşetin her türlüsünü canlı izliyoruz apaçık biçimde… ‘Sivas 93’ yangınına odun koyanlarla, bu gözü dönmüşler ‘kan kardeşi’dir, bilesiniz… İnsan kanı içer, bundan beslenirler…

Bugün olan biteni kavramak istiyorsanız, hemen yanı başımızda nasıl bir katliam yaşandığını, vahşetin boyutlarını anlamak istiyorsanız; içimizde nasıl çöreklendiğini görmeye niyetiniz varsa bu yobazların… ‘Sivas 93’e bakacaksınız. Ezidi kadınların uzun, korkulu yolculuğuna kafanızı çevirmeyecek, kayıtsız kalmayacaksınız… Ezidi kadınla İstanbullu’nun, Diyarbakırlı’nın yazgısı aynıdır, göreceksiniz…

93 yılında, o karanlık günde olan biten gün ışığına çıkmış değil. Ama bildiğimiz, sırtına çocuğunu alıp “İşte bu Allahsızlar cehennemde de böyle yanacak” diyenlerle bir arada yaşıyoruz. Bugün tüm dünyaya cihat ilan edenlerdir onlar. İnsanlığa savaş açan; kadınları köle pazarında satan, ırzına geçen, farklı mezhepten/inançtan olanın kellesini kesen ve her sapkınlığı alabildiğine yaşayandır onlar… Sivas’ı anlamadan, bugün savaş tamtamı çalanı anlayamazsınız…

‘Sivas 93 Davası’nda her tür karartma oldu, belgeler gizlendi, sanıklar korundu ve nihayetinde davanın bir numaralı sanığı yatağında mışıl mışıl uyurken öldü. Adı Cafer Erçakmak’tır onun. Sevdiklerimiz; aydınlar, ozanlar, dostlar yandı… Çocukları, yakınları, koca bir halk ağladı, dinmedi acı, her gün yeniden öldü öldü dirildi bu insanlar… Yakanlar milletvekili oldu, bakan oldu, devleti yönetmeye başladı… ‘Bu nasıl adalet’ sormayacak mıyız?

Kin insana yakışmaz… Lakin unutmak hiç yakışmaz… Bu topraklarda; o günün hesabı sorulmadığı için ‘Roboski’ yaşandı, ‘Gezi çocukları’ katledildi… O gün hesap sorulmadığı için, bugün yanı başımızda yangın var… Anaların, çocukların gözlerinden kanlı yaş akıyor… Yine davalar sürüyor, yine zalim korunuyor… Yürek kanamaya, bellek sancımaya devam ediyor…

KOALİSYON MU?

‘Sivas 93 Davası’ avukatlarından bir kadın bugün Meclis’tedir. Babası orada yanarak can veren bir başka kadın Meclis’tedir. Bu süreçte hapis yatan, zulüm gören bir savcı Meclis’tedir. Yıllarca hücrede kalmış iki gazeteci Meclis’tedir. Bakanlığı zamanında bas bas bağırarak ‘derin devlet’in üzerine gitmiş biri yeniden Meclis’tedir. Eskiden siyasal müzik yapan, ölen çocukların mahallesinden gelen bir sanatçı Meclis’tedir. Önseçime girmiş, dilinden sosyalizm düşürmeyen onlarca kişi Meclis’tedir…

Eğer; TÜSİAD, MÜSİAD, küresel güçler, patronlar, gazeteci kılıklı soytarılar koalisyon pazarlığına girmişse; savaş için Mehmetçik zorla yollara koyulmuşsa ve komutanları onları kaderine/zalime terk etmişse, görev sizdedir artık… “Ülkeyi hükümetsiz bırakmak olmaz”, “Siyaset böyledir; dün dündür bugün bugündür” diyerek kurtaramazsınız paçayı… O acıları tek başınıza çekmediniz, eğer iradeyse, millet sizi oraya koltuk sevdalısı olun diye göndermedi. Hesap sormak için gönderdi, unutmayın…

Gün gelir, eğer siz üzerinize düşeni yapmazsanız, biri çıkar sorar… Yanıtlayamazsınız ve o da yazar; “Siz de Sivas yangınına bir kibrit çaktınız” diye…
Kimle ortak olacağınızı düşünün.

Üzülürsünüz…