Yaklaşan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na AKP’nin bu defa ne gözle bakacağını tahmin etmek mümkün. Geçmişten farklı bir yol deneyecek.

Çünkü İktidar, altüst olmuş ekonomiye rağmen atılan savaş çığlıklarının milleti gerdiğini görüyor!..

ABD’nin uyguladığı vize ambargosunda adım atılamıyor. Görüşmeleri sürdürecek Adalet Bakanlığı heyetine ABD vize bile vermiyor...

Türkiye, dünyadan dışlanmış bir durumda!.. İktidarın kaprisleri yurttaşı sıkıştırıyor!.. Adaletin ortadan kalktığı inancı toplumu kızdırıyor!..

Tam da bu durumda, AKP Genel Başkanı’nın belediyeleri ve örgütleri değişime zorlaması ve uygulanan bu sekter politikaya gösterilen direnç, AKP liderinin karizmasının çizilmesine neden oluyor!..

• • •

Olumsuz gelişmeler nedeniyle AKP iktidarı bu kez daha ılımlı bir yol deneyecek...

Tıpkı 15 Temmuz sonrasında olduğu gibi, bu yol yeniden Mustafa Kemal Atatürk’e sığınmak olacak…

Cumhuriyet Bayramı öncesi hassas olan toplum böylelikle yeniden kandırılmaya çalışılacak!..

• • •

Ancak toplum eskisi gibi her söylenileni kabul etmiyor.

O kadar çok “yanılmışız!”, “Aldatıldık!” sözleri kullanıldı ki, bunun AKP’nin ‘kendini kurtarma politikası! olduğu artık ayyuka çıktı!..

• • •

İktidar sıkıştıkça, demokratik hakları, yasalara uyma koşulunu ve özgürlükleri askıya alıyor.

OHAL’i de bahane ederek ‘yaşama doğrudan müdahale’ edebiliyor!..

Son örnek Çorlu’da yapılacak ‘TRAKYA KİTAP FUARI!’..

Bu fuar Türkiye çapında aydınların katılacağı ve Trakya halkının özlemle beklediği bir aktivite olacaktı.

Çorlu Ticaret Ve Sanayi Fuarcılık Anonim Şirketi ile Kültürlerarası İletişim ve İşbirliği Merkezi’nin birlikte düzenledikleri 26/ 29 Ekim tarihleri arasında yapılacak ‘Trakya Kitap Ve Eğitim Fuarı’ iktidarın müdahalesi nedeniyle iptal edildi...

Müdahale gerekçesi Kayseri’de saldırıya uğrayan İlahiyatçı İhsan Eliaçık’ın, düşünce, ifade ve inanç özgürlüğü kapsamında Fuarın ‘Onur Konuğu’ olarak ilan edilmesi…

• • •

Fuarı düzenleyen Necdet Saraç ile Siyah/Beyaz yayınevi sahibi Murat Kaplan açıklamalarında “Yaratılan baskı ve korku ortamına itiraz ettiğimiz, düşünce, ifade ve inanç özgürlüğünden yana olduğumuz için İhsan Eliaçık’ı bilerek ve isteyerek Trakya Kitap Ve Eğitim Fuarı’na davet ettik. Ne Eliaçık için, ne de fuara davet ettiğimiz bir başka yazar veya konuk üzerinden pazarlık yapmayı reddediyoruz!” diyerek Trakya Kitap Ve Eğitim Fuarı’ndan çekildiler!..

• • •

Oysa Türkiye’nin büyük ihtiyaç duyduğu özgür düşünce ve ifade etme hakkının var olabilmesini sağlayacak, gelişmenin ve yaratının temeli olan bilgi edinme yolunun okumak ve kitaplardan geçtiği bilinir!..

Kitap okuyan, bilinçlenen toplumların geleceklerinin aydınlık olduğu , demokrasi dışında bir yönetime müsaade etmediği de açıktır!..

Bu nedenle AKP ülkemizi cahil bırakmak için özel politikalar uygulamaktadır. İlk, orta veyükseköğrenimde gençlerimizi bilgilendirmek değil, gerileştirmek için müfredatlar hazırlamaktadır. Çağı yakalamayı hedefleyen bilimsel eğitim yerine dindar ve kindar gençler hedeflenmektedir…

AKP’ye okumamış insanlar oy veriyor!” diyen kişileri eğitim politikasının başına getirmektedirler!..

Dolayısıyla son zamanlarda çok ilgi çeken ve çağdaş bir ülkeye yakışan ‘kitap fuarlarının’ iktidar tarafından durdurulması sürpriz değildir!..

Ancak AKP’ye rağmen çağdaş Cumhuriyetin yurttaşları, çocuklarına daha iyi eğitim ve öğrenim olanağı sağlamak için müthiş bir gayret göstermektedir. Türkiye’yi karanlığa terk etmeyecekler…

• • •

AKP’nin bugün için en yumuşak karnı Rıza Sarraf olayıdır!..

Türkiye’nin gelecekte bu olay nedeniyle başının çok ağrıyacağı bellidir.

Bakanlardan sonra dönemin Başbakanının da ABD mahkemelerince tutuklanma istemiyle karşı karşıya bırakılacağı söylenmektedir.

Yanı sıra, başta Halkbank olmak üzere kamu bankalarının da dünya indinde sabıkalı hale getirileceği, ülkenin toptan itibar kaybına uğrayacağı iddiası vardır…

• • •

Kanada Memorial Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyesi olan Mehmet Efe Çaman’ın 15.10.2017 tarihindeki makalesinde vahim gerçekler sıralamış. Bazı alıntıları paylaşalım;

Çaman, “Sarraf davası ile ilgili olarak ABD’de medyaya yansıyan haberler artık Erdoğan ile doğrudan bağlantılı çıkıyor” diyor.

Basından elde ettiği bilgiler ışığında aşağıdaki özeti yayınlıyor.

» ABD’de mahkeme Sarraf davasında Erdoğan, 4 bakan ve resmi görevlilerin tapelerini delil olarak kabul etti. Kaynak: New York Times (15.10.2017)

» Erdoğan’ın adı Sarraf ve Halkbank kanalıyla İran’a uygulanan ABD ve uluslararası yaptırımları delme talimatını veren kişi olarak geçiyor.

» Sarraf davasında Erdoğan’ın adı sadece kişisel suç işleyen biri olarak değil Türkiye adına uluslararası yaptırımları delen bir lider olarak geçiyor

» Sarraf davasının sonunda olacakların üç boyutu var:

A- Erdoğan boyutu: Ülke dışına çıkması mümkün olmayacak. ABD hukuku ve uluslararası hukuk önünde resmi olarak suçlu konumuna düşecek.

B-Erdoğan işlediği suçu Türkiye’yi temsilen yaptığı için, Türkiye resmi olarak uluslararası organize suça bulaşmış bir ülke durumuna düşecek.

C-Türkiye’ye ve Türk vatandaşlarına ağır yaptırımlar gelecek.

» Erdoğan ve yakın çevresinin yurtdışı banka hesaplarındaki paralara el konulabilir.

» NATO üyeliği ve AB adaylığı dondurulabilir.

» Türkiye’ye fiilen uygulanan silah satış yasağı resmi olarak deklare edilerek ağırlaştırılabilir.

» ABD’nin tapeleri delil olarak tanıması, Erdoğan rejiminin “tapeler sahte” söylemini de yok etmiştir.

» ABD’nin tapelerin gerçek olduğunu resmi olarak ortaya koyması Erdoğan’ın 17/25 Aralık’ın ‘darbe girişimi’ iddiasını da yıkmıştır.

» ABD’nin 17/25 Aralık tapelerini resmi delil sayması, Türkiye siyaseti üzerinde inanılmaz bir tsunami etkisi yapacaktır.

» David Ignatius, Washington Post’’taki makalesinde Erdoğan’ın Sarraf’ı kurtarmak için çırpındığını yazdı.

» David Ignatius’un görüşü hatalı: Erdoğan Sarraf’ı kurtarmak istemiyor. Susturmak istiyor. Çünkü Sarraf itirafçı oldu.

» Sarraf’ın Türkiye’den ABD’ye ‘yanlışlıkla’ ve hesap hatası yaparak gittiğini sananlar, en hafif tabiri ile ‘naif’!

» Sarraf ABD’ye muhtemelen Erdoğan rejiminden korunmak için gitti. Yani oraya kaçtı, oraya sığındı. İtirafçı olmak için anlaştı.

» Türkiye’de “tapeler sahte” söyleminin sonrasında Erdoğan yargıya darbe yaptı. Sonra da aynı söylem üzerine Cemaat’i şeytanlaştırdı.

» ABD tapelerin SAHTE OLMADIĞINI ortaya koydu. Bu bir milat. Türkiye’de tsunami sonucu ne olacak, göreceğiz.

» İran’ın yaptırımları ABD yaptırımı. Türkiye neden desteklesin ki diyenlere:

BM’in 1929 sayılı kararı, İran ile banka bağlantılarını ve işlemlerini yasaklıyor.

Karar tüm dünya için bağlayıcı. (Bkz: United Nations Security Council Resolution 1929)

Daha da dramatik olanı, Türkiye, 1929 sayılı karar çıkarken Güvenlik Konseyi geçici üyesi. Ret oyu kullanıyor. Neden ret oyu kullandığı da şimdi daha iyi anlaşılıyor!.

• • •

Dış dünyayı ve basınını takip etmeyen bir medyamız var. O nedenle dünyanın bizimle ilgili düşüncelerini bilmiyoruz.

Yukarıda yazılanlar yakın gelecekte başımızın çok ağrıyacağını gösteriyor.

AKP’nin ülkemize bulaştırdığı kara lekeyi torunlarımıza taşımamak için 2019’a çok önem vermeliyiz!