Yandaşa göre, 'Türkiye'de yaşanan çok basit sorunlar' abartılıyor. Ufak tefek şeyler dedikleri; aramızda turist edasıyla ellerini kollarını sallayarak takılan canlı bombalar, 'komşumuz IŞİD'in Kilis'e yolladığı füzeler, sınırımızda vurduğu tanklar...
•••
Her konuda Osmanlı'yı örnek alan AKP, temel bir noktada ecdadından uzakta! Öyle ya da böyle, Osmanlı tam 600 yıl devlet yönetti. İstesen olmazdı, AKP 14 yıl gibi kısa bir sürede Türkiye Cumhuriyeti'ni yerle bir etti.
•••
Kendileri de yarattıkları 'Yeni Türkiye' enkazının altında kalıp, burada debelendiklerinin farkındalar. Çıkamayacaklarını biliyorlar. İşte bu yüzden tüm toplumu da buraya çekmek istiyorlar. Kaos yeni yönetim tarzları. Mümkün olduğunca çok cephe açarak savaşın sürmesini sağlarken, bekâlarını da bu yolla devam ettirmeyi amaçlıyorlar.
•••
'Laiklik' çıkışının yanı sıra, dokunulmazlık takıntısı üzerine, 'şekillendirilen' 'Meclis'teki, komisyondaki tekme tokatlı kavgaları da buradan ele almak mümkün.
•••
AKP, dibine kadar gidecek. Net bir biçimde anlaşılıyor. 14 yıllık ağır, yoz, kirli iktidar çıkınına 'savaşın her türlüsünü' koyacak. Bölgedeki korkunç hak ihlalleri, demokrasi engelleri, yaşamsal alanın tüm kademelerinde boy gösteren hukuksuzluklar ve buna karşı mücadele edenlerle yaşanan çatışmalar, gerginlikler yetmiyor. Siyasal iktidar, sapla samanı ayırıp öylece yekten, 'bahanelere sığınmadan' saldırmak istiyor. Demokrasi yalanları, ilericilik şenlikleri bitti!
•••
Sinyalleri parlamentoda, sokakta, her yerde veriyorlar. Meclis'te çıkardıkları kavganın iki amacı var: Öncelikle dokunulmazlıkları 'oldubittiye' getirmeye çalışıyorlar. Bununla birlikte, 'artık Meclis çalışmıyor algısı' yaratıp tartışmayı 'Başkanlık şart' boyutuna taşımak istiyorlar.
•••
Sınır tanımayan saldırıları, bitmek bilmez istekleri, mağdur edebiyatıyla ve yalanlarla yarattıkları hukuksuzlukları 'kendilerinden saymadıkları' halk kitlelerini de derinden endişelendiriyor, rahatsız ediyor, gerginliğe, çatışmaya hazırlıyor. ''Ya bizdensin ya değilsin'' tavrı toplumu farklı mevziler almaya yönlendiriyor. AKP, bir savaşa hazırlanıyor.
•••
Bu açıdan, kutuplaştırmanın iktidarın can damarı olduğu görülüyor. Ölçü kaçtı; amiyane örnekler kendini ele veriyor. Laiklik isteyen öğretmene karşı, çocukları kışkırtıp yakalarına ''Biz ümmetiz, aşk beş vakittir'' kokartı taktırdıkları okullardan Sur'da çekilen utanç verici klipten, övülen medrese sisteminden söz ediyoruz. Siyasal iktidar ayrışmayı bulup çıkarıyor. ''Bu benim'', ''Bu senin'' diyor. İlkel, sıkıcı, acemice, akılsız bir hazırlık. 100 yıl sonra Çanakkale Zaferi'ne karşı, 'Kut ul Amare' muhaberesini köpürtmek bu türden sembollere yüklenmiş arızalı ruh halleri olarak beliriyor.


•••
Ezcümle, AKP'nin zamanı yok! Oldubittiyle acilen sistemi, hayatı, geleceği yerle bir etmeye çabalıyor. Kitlesini hazırlayıp diğerlerini 'öteki' ilan ediyor. Çok emareler belirdi. Türkiye'de ne olacaksa kısa zamanda olacak. Saflığın dibine vuranlara, kandırılmakta ısrarlı olanlara ve çanak tutanlara ayrı ayrı duyurulur!

***

Alman meslektaşlarımızdan destek

Almanya'nın günlük gazetelerinden taz.die tageszeitung, bir haftalık program dahilinde, BirGün ve Agos'u ağırlıyor. Bu kapsamda, Agos muhabiri Gözde Kazaz ve Alman meslektaşlarımızla birlikte, 'Türkiye'deki basın özgürlüğünün' ele alındığı bir taz.die tageszeitung özel sayısı çıkarıyoruz. Hem Türkçe hem Almanca yayınlanacak gazetenin koordinasyonunun üstlenen Marlene Halser ve Fatma Aydemir, taz.die tageszeitung özel sayısının amacını şöyle özetliyor: "Türkiye'de gazeteci olarak çalışmanın zorluğunu biliyoruz. Medya önünde engeller var. Bir dayanışma ruhu geliştirmek istedik. Bununla birlikte Türkiye'de medya sektöründe yaşanan sorunları muhataplarından dinlemek istedik."

Günlük taz.die tageszeitung'da bizlerin yazılarının yanı sıra Ragıp Zarakolu, 'heyecanlı gazeteci' Beritan Canözer ve Elif Ilgaz gibi isimler de yazılarıyla yer alıyor. Haftalık program dahilinde düzenlenen basın toplantısında Alman medyasıyla da buluştuk. Meslektaşlarımıza, bölgede gazetecilerin yaşadıkları sorunlarla birlikte, Türkiye'de pek çok olay sonrası yaşanan soruşturmadaki gizlilik kararları ve basına uygulanan engel konularında bilgi vermeye çalıştık.

İstikrarda geçen hafta

-Uşak'ta Kürtçe konuştukları için iki inşaat işçisine bıçaklı saldırıda bulunuldu. İşçiler yoğun bakımda yaşam savaşı verirken, saldırganlar serbest bırakıldı.

-Laikliği savunana, Ensar Vakfı'nı protesto edene polis saldırıları gerçekleşti.

-Gazeteciler için yine sıradan bir hafta geride kaldı. Evrensel yöneticilerine terör soruşturması açıldı. Cumhuriyet yazarları Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya, yargılandıkları Charlie Hebdo davasında 2 yıl ceza aldılar. Ceza mahkeme salonunda tekbir sesleriyle karşılandı.

-Canlı bomba bu kez Bursa'da ortaya çıktı. Ucuz atlatılan eylem maalesef gelecek günler için yine karamsar ipuçları verdi.

-Kutuplaşma seviyesi okullara indi. Manisa'daki bir okulun idarecileri, laikliği savunan Eğitim İş üyesi öğretmenlere karşı, çocuklara ''Biz ümmetiz, aşk beş vakittir'' kokartları dağıtıp onları böyle sınıflara soktular.