Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

“Arada kalmak” sözü, bir yere ait olmamayı, boşlukta kalmayı betimler. KKTC’nin durumunu biraz buna benzetiyorum. Ne “Kıbrıs Cumhuriyeti” içindeler ne de büsbütün dışında… Kıbrıs’ta yaşayanlar, “ortada kalmışlık” duygusunu yıllardır derinden duyumsuyorlar. Geçen haftaki “Kıbrıs Türkçesiyle Tanışırken…” başlıklı yazımız, ummadığım bir ilgiyle karşılandı. Facebook’ta ve Twitter’da bolca paylaşıldı, üzerinde yorumlar yapıldı. Kıbrıs’ta da olumlu yansımaları oldu […]

“Arada kalmak” sözü, bir yere ait olmamayı, boşlukta kalmayı betimler. KKTC’nin durumunu biraz buna benzetiyorum. Ne “Kıbrıs Cumhuriyeti” içindeler ne de büsbütün dışında… Kıbrıs’ta yaşayanlar, “ortada kalmışlık” duygusunu yıllardır derinden duyumsuyorlar.

Geçen haftaki “Kıbrıs Türkçesiyle Tanışırken…” başlıklı yazımız, ummadığım bir ilgiyle karşılandı. Facebook’ta ve Twitter’da bolca paylaşıldı, üzerinde yorumlar yapıldı. Kıbrıs’ta da olumlu yansımaları oldu yazının. Kanal SİM’deki “Sabah Kahvesi”nde her gün Cumhuriyet, BirGün, Evrensel ve Sözcü gazetelerinden alıntılar yapan değerli meslektaşımız Sami Özuslu, 5 Şubat günkü programında, baskılara boyun eğmeyen BirGün gazetesinden övgüyle söz etti.

Okurlarımızdan da güzel yorumlar ve katkılar geldi. Bazılarını paylaşmak istiyorum:

***

“Attila Abi, bugünkü (4 Şubat) yazını okudum. Kıbrıs Türkçesi ile ilgili tespitlerinize katkı yapmak istiyorum. Kıbrıs halkının önemli bir bölümü, Mersin ve Antalya yöresinden sürgün edilen Türkmen Tahtacılar ve Abdal Musa dergâhına bağlı Alevilerdir. Konuşulan dil, Akdeniz ve Ege Türkmen dilidir. 30-40 yıl önce benim köyümde (Söke / Güzeltepe) aynı dil kullanılıyordu. Kıbrıs’ta insanlarla konuştuğumda, sanki dede ebem (babaanne) ve ecem (anneanne) konuşuyormuş gibi hissetmiştim. Sanıyorum Anadolu’daki konuşma, İstanbul diline kayınca biraz değişti. Dil konusunda uzman olmadığım için yanılabilirim. Saygılar, selamlar.” (Adnan KAYA / Ankara)

***

“Merhaba Attila Bey, Kıbrıs’ta ‘k’leri her zaman ‘g’ olarak söylemeyiz. Bazı istisnalar var. Mesela ‘göz’ ve ‘kömür’ yazıldığı gibi söylenir. Kürek’e ‘gürek’ demiyoruz. Köz’e ‘göz’, kediye ‘gedi’ demiyoruz. Genelleme yapmak zor. Erdoğan Saraçoğlu’nun ‘Kıbrıs Ağzı’ diye bir kitabı var, 3. baskısını tavsiye ederim… Belçika’da bir Türkolog ile tanıştım. O, ‘Latince türetmelerle açıklanabilir Kıbrıs Türkçesi’ dedi… Kıbrıslı olduğumu söylediğimde, ‘Oraşta, buraşta’ diyen sadece sizlersiniz dedi… Kolay gelsin…” (Bülent TÜMEN / KKTC)

***

“Attila Bey, İç Anadolu ağzında da ‘k’ harfi yerine ‘g’ kullanılır. Örnek: Angara, Galecik, Gonya, gaval, guş, gulp, guşak, goparmak, gomşu vs.” (Nihat ERDOĞAN / Köyceğiz-Muğla)

***

“Merhaba Attila Bey. Bilgilendirici yazınız için teşekkür ederiz. Devamını da bekliyoruz. Yıllar önce Ada’da bu dille ilk karşılaştığımda, kimi arkadaşlar, sanki bir tek Türkçe varmış ve onlar bu dili yanlış konuşuyormuş gibi dalga geçmişlerdi rehberimizle. Üzülmüştüm. Kıbrıs Türkçesini, İtalyanca gibi çok melodik buluyorum. Saygılarımla.” (Nuray TÜLEK / İzmir)

***

Kıbrıs’tan yorum yazanlar arasında, “Bizim Türkçemiz İstanbul Türkçesinden daha güzel” diyenler de vardı, “Size Kıbrıs’tan yasemin kokulu selamlar gönderiyorum” diyenler de… Sami Özuslu da gönderdiği iletide, “Yazınız için çok teşekkür ederim. Gerçekten güzel bir sürpriz oldu benim için. Kıbrıs ve Türkiye’den çok sayıda mesaj aldım yazıyla ilgili. Yüreğinize, kaleminize sağlık” diyordu…

***

Demokrasi kültürünü özümsemiş bir halkı var Kıbrıs’ın. Dışarıdan karışmalara ve dayatmalara tepki gösteriyor; “vesayet” altında yaşamak istemiyorlar. Türkiye’yi yönetenlerin bu duyarlıklara saygı göstermesi büyük önem taşıyor. Son dönemde iki ülke arasında gözlenen örtülü gerilimin kaynağında, Türkiye’nin KKTC yöneticilerini inciten buyurgan tavırları yatıyor. Geçmişte “Türki” komşularımızla ilişkilerimize zarar veren bu yanlış tutumun şimdi KKTC’de yinelenmemesi gerekiyor.