Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

“Dilin Kemiği”, adından da anlaşılacağı gibi, daha çok Türkçe konusuna özgülenmiş bir köşe. Ama okurlar, sanıyorum gazetede başka muhatap bulamadıklarından, zaman zaman çeşitli sorunlarını da bana iletiyorlar. Ne yazık ki onlara fazla yardımcı olamıyorum. Bazen de dille ilgili gibi görünse bile dili aşan ve içerik bakımından başka disiplinlerin konusu olan sorular yöneltiliyor. Böyle durumlarda okura daha sağlıklı bilgi verebilmek için o alanın bir uzmanına danışıyorum. Örneğin bu hafta “istatistik” ağırlıklı bir soru gelince öyle yaptım. Şimdi “artış oranı” konusundaki okur mektubuyla uzman görüşünü bir arada sunmak sanırım yararlı olacak.   

Önce okurumuz Çağrı Yalgın’ın mektubunu okuyalım:

“Sayın Aşut,

29 Aralık 2023 tarihli BirGün gazetesinin birinci sayfasının sağ üst köşesindeki haberde, basında çok rastladığım, ancak az fark edilen bir hata var. Başlıkta iki kat artıştan bahsediliyor. Halbuki alttaki metne göre harcama yaklaşık bir kat (%116) artmış. Diğer bir deyişle, harcamalar eskisinin iki katına ulaşmış. Sanırım bu iki kavram yine karışmış.

(BirGün, 29 Aralık 2023)

Harcama iki kat artarsa, toplamda eskisinin üç katına çıkar.

Artışın mı sonucun mu eskisinin kaç katı olduğu, sık sık karışan bir durum. Sanırım biraz da matematiğe dikkat etmek gerekiyor.

Saygılarımla.”

∗∗

Matematiği kıt biri olarak bu eleştiri beni aşıyordu. O yüzden soruyu İTÜ Emekli Öğretim Üyesi Ümit Şenesen’e yönelttim. Hoca da tane tane anlatı. İşte onun yanıtı:

“Merhaba Attila Bey,

Sözünü ettiğiniz konuda okurunuz haklı görünüyor.

Eğer herhangi bir tutar %116 artmışsa ‘iki kat arttı’ demek yanlış olur; %100'den biraz fazla arttı demek doğrudur.

Bir kattan biraz daha fazla artan yeni tutar, başlangıçtaki değerin iki katının biraz üstüne çıkmıştır.

Okurlara şöyle anlatılabilir:

Diyelim 1 liranız var, bu bir yılda %116 artmışsa, artan tutar 1 liranın %116'sı kadardır, yani artış 1 lira 16 kuruştur.

Bunu başlangıç tutarına eklersek, 1 TL + 1 TL 16 kuruş = 2 TL 16 kuruş eder.

Şimdi başlangıca göre iki katından 16 kuruş fazla paramız var demektir.

Ama ‘paramız iki kat arttı’ diyemeyiz. 1 TL iki kat artsaydı 1 TL + (2 x 1 TL) = 1 TL + 2 TL = 3 TL olurdu.

Ne yazık ki bu tür yanlışlara gazetelerde de televizyonlarda da sık sık rastlanıyor.

Selamlar, saygılar.”

Ben bile anladığıma göre konu aydınlanmıştır herhalde!

∗∗

HAFTANIN NOTU

“Darbe” İse Gereğini Yapın!

Ülkemizde hukuk ilk kez çiğnenmiyor. Ama böylesi bir rezaletle ilk kez karşılaşıyoruz: Anayasa Mahkemesi kararları, üstelik yargı kurumlarınca yok sayılıp Anayasa rafa kaldırılıyor! Kırk yıl düşünsek böyle bir şey aklımıza gelmezdi!

“Gezi” tutuklusu Av. Can Atalay, 14 Mayıs 2023’te Hatay’dan TİP Milletvekili seçildi. Anayasa Mahkemesi’nin iki kez “hak ihlali” kararı vermesine karşın bu milletvekili hâlâ cezaevinde. Seçildiği gün milletvekilliği dokunulmazlığı kazandığı için derhal salıverilmesi gereken Can Atalay, MHP güdümündeki kimi yargıçların hukuk tanımazlığı yüzünden bir türlü bırakılmıyor. Dava dosyası ise Anayasa Mahkemesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi arasında pingpong topu gibi gidip geliyor!

HSK, Anayasa Mahkemesi kararına uymayacağını açıklayan Yargıtay yargıçları hakkında henüz harekete geçmiş değil. “Adalet Bakanı” sıfatını taşıyan kişi, bu konuda kem küm edip masal anlatırken Saray sakini, olup bitene gözünü ve kulağını kapamış durumda...

Okuyanlar görmüştür: Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin sözde gerekçeli kararı hukuksal bir metin değil, “MHP ağzıyla” kaleme alınmış siyasal bir bildiridir. Bu durum bile Can Atalay’ın neden inatla içeride tutulmak istendiğini gösteriyor.

“Gezi Davası”, Tayyip Erdoğan’ın kişisel intikam davasıdır. Güdümlü yargı o yüzden adım atamıyor. Anayasa Mahkemesi’ni hiçe saymak, Yargıtay’daki beş yargıcın harcı değildir! Onların arkasında “azmettirici” başka bir irade var!

Muhalefet partileri, Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasının “anayasal düzene başkaldırı ve yargı darbesi olduğunu” söylüyor. Öyle ise gereğini yapmak da onlara düşmez mi?

Toplum sözleşmesi olan Anayasa, hepimizin ortak güvencesidir. Siyasal partiler anayasaya kararlılıkla sahip çıkmazlarsa “demokrasinin vazgeçilmez unsurları” olma niteliklerini de tümden yitirirler.

Bu koşullarda ne yapılması gerektiğini Türküye İşçi Partisi açıklıyor ve tüm muhalefet güçlerini, siyasal partileri, demokratik kitle örgütlerini, hukuk kurumlarını, yurttaşları, “Anayasa darbesine dur demek için” birlikte mücadeleye çağırıyor.

Darbeleri püskürtmenin başka bir yolu da yoktur zaten!