2019 asgari ücreti yüzde 26 artışla brüt 2558,4 TL olarak belirlendi. Asgari Geçim İndirimi (AGİ) dahil bekar ve çocuksuz bir işçi için net asgari ücret ise 2020 TL olarak saptandı. Asgari ücret üzerine yaklaşık bir aydır yazıyorum. Sonuç olarak, bu yazılarda ortaya koymaya çalıştığım uluslararası standartlar ve diğer gerçekler çerçevesinde 2019 için saptanan miktarın asgari […]

Asgari Ücret Yazıları-6: Asgari ücretin net  2300 TL olması mümkün

2019 asgari ücreti yüzde 26 artışla brüt 2558,4 TL olarak belirlendi. Asgari Geçim İndirimi (AGİ) dahil bekar ve çocuksuz bir işçi için net asgari ücret ise 2020 TL olarak saptandı. Asgari ücret üzerine yaklaşık bir aydır yazıyorum. Sonuç olarak, bu yazılarda ortaya koymaya çalıştığım uluslararası standartlar ve diğer gerçekler çerçevesinde 2019 için saptanan miktarın asgari ücret tanımına uygun olmadığı ve asgari geçim şartlarını sağlamaktan oldukça uzak olduğu tartışma götürmez bir gerçek.
 Asgari ücret üstüne bu son yazımda asgari ücret üzerindeki vergi ve kesinti yükünü ele alacağım ve asgari ücretin 2019’da net 2300 TL’ye yükseltilmesinin mümkün olduğunu göstereceğim. Asgari ücret üzerindeki vergi ve kesinti yükü işçini eline geçen miktarı ciddi biçimde düşürüyor ve çeşitli illüzyonlara yol açıyor.  Önce brüt 2558,4 TL asgari ücret üzerinden yapılan kesintileri görelim.  Yüzde 14 SGK primi (358,2 TL), yüzde 1 işsizlik sigortası primi (25,6 TL), yüzde 15 gelir vergisi (326,2 TL) ve binde 7,59 (19,4 TL) damga vergisi olmak üzere önce 729.4 TL kesinti yapılmaktadır. Asgari ücretten ilk anda yüzde 28,5 vergi ve kesinti yapılıyor. Bu kesintilerden sonra Gelir Vergisi Kanunu çerçevesinde 191,9 TL Asgari Geçim İndirimi ekleniyor. Böylece fiili kesinti toplamı 537.50 TL düşüyor ve ele geçen miktar 2020 TL oluyor. Asgari ücretin yüzde 21’i daha kaynakta vergi ve kesintiye gitmektedir.

Damgalı asgari ücret

Asgari ücretten yapılan kesintiler içinde en çarpıcı ve tuhaf olanı binde 7,6 ve 19,4 TL tutarındaki damga vergisidir. Asgari ücretlinin yıllık damga vergisi tutarı 233 TL’dir.  Damga vergisi 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu ile kanunda sıralanan evrak, resmi kağıt ve işlemlerden alınan maktu veya nispi bir vergidir. Kanuna göre ücret ve maaşlardan alınacak damga vergisi binde 6’dır. Bu oran Bakanlar Kurulu kararıyla artırılarak binde 7,6 olarak uygulanıyor. Bu vergi soyut ve karşılıksız bir vergidir.

Daha önceki yazılarda ele aldığım gibi işverenlere asgari ücret kapsamında çeşitli indirim ve teşvikler sağlanıyor. Yine Damga Vergisi Kanunu ile onlarca evrak ve işlem damga vergisinden muaf tutulmuştur. Örneğin damga vergisi muafiyeti sağlanan işlemlerden biri de hisse senetleri ve her türlü̈ tahvillerin temettü ve faiz kuponlarıdır. Ancak ne hikmetse asgari ücret damga vergisinden muaf tutulmuyor. İşverenlerin milyarlarca lira vergi ve sigorta priminden vazgeçen devlet asgari ücretliden alacağı üç kuruş damga vergisinden vazgeçmiyor. Üstelik bunu binde 6’dan binde 7,6’ya çıkarıyor. “Onca kesinti içinde 20 TL damga vergisinin lafı mı olur” denebilir ancak bu bir zihniyet göstergesidir.

Asgari geçim indirimi illüzyonu

Gelelim asgari ücretten yapılan gelir vergisi kesintisine ve Asgari Geçim İndirimi (AGİ) illüzyonuna. Asgari ücret diğer ücret gelirleri gibi yüzde 15’ten başlayan gelir vergisine tabidir. Net asgari ücretin tutarı konusunda uzun zamandır bir karmaşa yaşanmaktadır. Bilindiği gibi 2008 yılına kadar ücretliler için vergi iadesi uygulaması söz konusuydu. Ücretliler topladıkları fatura ve fişler karşılığında devletten vergi iadesi almaktaydı.  Vergi iadesi ücretin bir parçası değildi. Vergi iadesi tüketim vergisi olarak ödenen katma değer vergisinin bir bölümün devlet tarafından iadesi anlamına geliyordu. 1 Ocak 2008’de vergi iadesi uygulaması kaldırıldı ve bunun yerine AGİ uygulaması başlatıldı.

AGİ işçinin medeni durum ve çocuk sayısına bağlı olarak artmaktadır. Örneğin evli ve 5 çocuklu çalışan tümüyle vergiden muaf olabilmektedir.

Uygulamada gelir vergisi kesintisi  AGİ yoluyla düşmektedir. AGİ’nin dahil edilmesiyle net asgari ücret olduğundan yüksek gösterilmeye başlandı. Geçmişte işçi tarafından ödenen tüketim vergilerinin bir kısmının işçiye iadesini hedefleyen sistem yerine gelir vergisinden indirim anlamına gelen AGİ uygulaması aldı.  AGİ ile gelir vergisinden bir miktar indirim sağlanırken tüketim vergileri tümüyle işçi tarafından ödenmektedir. Dolayısıyla asgari ücret üzerindeki vergi yükünün AGİ ile düşürüldüğü iddiası doğru değildir. Tüketim üzerinden alınan vergilerin yıllar içinde artması ve vergi gelirlerin üçte ikisine yaklaşmasıyla birlikte asgari ücretin brütü ve neti tartışması anlamını yitirmiştir. Net asgari ücret ayın görünen yüzüdür. Ayın karanlık yüzü asgari ücret üzerindeki dolaylı vergilerden  kaynaklı yüktür. Bu nedenle asgari ücret tümüyle vergiden muaf (gelir vergisi ve damga vergisi) tutulmalıdır.

İşçilere de SGK prim desteği

Asgari ücretin yüzde 15’i sigorta prim kesintisine (SGK ve İşsizlik Sigortası) gitmektedir. Sigorta kesinti tutarı 384 TL’dir.  Asgari ücretli için bu miktar büyük bir yüktür. Bilindiği gibi işverenlere yoğun bir SGK prim desteği söz konusudur. 5 puan SGK prim indirimi yanında diğer teşviklerle işverenlerin SGK prim payları ciddi biçimde düşmektedir. Bu konuyu önceki yazılarda ele almıştım.

Ancak işçiler için benzer bir SGK prim desteği uygulanmıyor. Primli sosyal güvenlik sisteminin söz konusu olduğu ülkemizde asgari ücretin SGK priminden muaf tutulması emekli aylıkları açısından ciddi bir kayıp yaratır. Ancak bunun yerine tıpkı işverenlere yapıldığı gibi SGK işçi prim payının 5 puanı bütçeden karşılanabilir. İşverene bütçeden ayrılan SGK prim desteğinin benzeri işçilere de sağlanmalıdır. Sosyal devlet ilkesinin gereği budur.

Mevcut Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararı çerçevesinde başkaca bir karar alınmadan sadece gelir vergisi, damga vergisi ve sosyal güvenlik mevzuatında yapılacak değişikliklerle (işçilere sağlanacak vergi ve SGK prim desteği ile) asgari ücret 2019’da 300 TL daha artırılabilir. Sonuçta istenirse asgari ücretin brüt tutarı değişmeden net tutarı 2020 TL’den  2302 TL’ye yükseltilebilir. Bu mümkün. Yeter ki güçlü bir sendikal ve toplumsal talep olsun, yeter ki Meclis’teki vekillerin çoğunluğu bunu istesin.

•••

2018’e veda ederken 2019’un ümitvar bir yıl olmasını diliyorum..