Gün gelir, yollar ayrılır, artık ne söyleyecek bir söz, ne paylaşacak bir an kalmıştır. Aynı mahallede oturmak, aynı dili konuşmak, aynı tarihi yaşamak fark etmez! Dünyalar ayrıdır; aynı yöne bakıp, farklı şey görür insan. Bu satırları bir aşk romanı için yazmak mümkün. Belki ağdalı, abartılı gelir ama memleketin toplumsal/ruhsal durumu budur. Artık kimileriyle ayrı dünyanın insanıyız…

İşçinin grevi ertelenir, harçlar eskiden de beter ‘haraç’ olur, eylem başlamadan eylemciye ‘işkence’ başlar, dileyen dilediğini fişler, dinler… Ve sen kardeşim; inadına bunu işitmez, görmez, susarsın… ‘Kardeşim’ dediysem lafın gelişi… Ayrı dünyanın insanıyız, ben yapamam…

Çocuklar öldürüldü, annelerine zulüm devam etti, yetmedi haklarında davalar açıldı. Ayakkabı kutularında paralar bulundu, hırsızlık konuşmaları yayınlandı, yetmedi Meclis’te eller havaya kalktı, yalandan hepsi AKlandı… Yoksul insanın cebinden parası çalındı, onursuzluk meşru hale geldi. Anlayacağın sevgili kardeşim ‘bal tutan parmağını yaladı’! Ve sen memleketimin insanı; bunu da es geçtin. ‘Aman işlerim bozulmasın, aman beni de fişlerler’ diye işitmedin, görmedin, sustun… ‘Kardeşim’ dediysem lafın gelişi… Ayrı dünyanın insanıyız, ben yapamam…

Göçük altında kaldı emekçi, Suriye’den garibanlar sokakta dilenci, ekranlarda nefretin tiksindirici dili… Farkında mısın kardeşim; uyaklı, ritimli ve kederli bu paragraf… Böyle söyledim yine umursamadın. Kafanı gömdün, sustun, duymadın…  ‘Kardeşim’ dediysem lafın gelişi… Ayrı dünyanın insanıyız, ben yapamam…

Çocuklarına dayatılan ‘dinci, hamaset eğitimi’ne boyun eğdin, ırzlarına geçmeye kalkanlara ses vermedin, öte dünya tacirlerine ‘eyvallah’ ettin, ağaçların kesildi, suyun kirlendi, hava solunamaz hale geldi ‘tık yok’ sende! Kentlerin talan edildi, gün ortasında insanlar alıp götürüldü, hukuk askıya alındı, itiraz eden ‘dövüldü’, ‘sövüldü’ hep başını çevirdin… Sustun, gözünü bağladın, konuşmadın… Ayrı dünyanın insanıyız, ben yapamam…

Sandıklarda türlü oyunlar döndü, seçmene barajlar kuruldu, ‘diyanet, cemaat, siyaset, ticaret’ çeteleri kuruldu, sustun. Saray yapıldı, sultan ilan edildi, soytarılar utanmadan ortalara döküldü, şimdi ‘emme basma tulumba’ olacak 400 el arıyor hazret… Biliyorum, yine susacaksın kardeşim… ‘Kardeşim’ dediysem, lafın gelişi… Selamı keselim artık. Sen; susan, görmeyen, utanmayansın artık… Çocuğunun geleceğini düşünmeyensin… Ayrı dünyanın insanıyız, ben yapamam…

Nasıl korkuttuysa seni “Gezi Dirilişi”… Her yan polis, her yan MİT’çi, her taraf güvenlikçi… Binlercesi var. Ne yaptı bu çocuklar, bu güzel insanlar sana kardeşim, niçin onların yanında olmadın? ‘Kardeşim’ dediysem, lafın gelişi… ‘Özgürlük, eşitlik, adalet’ diyen bu çocuklar can verdi senin için… Sen ne yaptın? Kiminiz ihale aldı, kiminiz kömür makarna… Peki ya onurunuz? Ayrı dünyanın insanıyız, ben yapamam…

‘Başka Bir Dünya Mümkün’ ben buna inanırım. Sarayların, soytarıların, zorbaların olmadığı bir dünya! Kimbilir; belki ben hayalciyim. ‘Ben’ dediysem, yalnız değilim, milyonlarcası var ‘ben’ gibi… Meydanlarda toplanan, dirençle haykıran ve onurunu satmayan! Anladın mı ‘Canım Kardeşim’! ‘Kardeşim’ dediysem lafın gelişi, ayrı dünyaların insanıyız, bilesin…

Yine de kindar değilim.