Türkiye’de siyaset o kadar kirlendi ki, artık yurttaşlar, yolsuzluk, hırsızlık, usulsüzlükleri kanıksar hale geldi. Hatta devletin soyulması, vergilerinin işbirlikçilere gitmesine bile kimse ses çıkarmıyor. Çarşı pazar yanıyor. Her gün açıklanan zamlarla yaşam daha da pahalılaştı.

Yoksulluk kalıcı hale geldi. Artık açlık var.

Çiftçi üretemiyor. Zaten İktidar, bilinçli olarak üretmesini de istemiyor. Düşünün, yerli tohum kullanmak yasakladı. Yani, kendi köylümüzü değil, emperyalist ülkelerin çiftçisini kazandırmayı önceliyorlar. Son 21 yılda, 3 Trakya büyüklüğünde tarım alanı yok edildi. Sudan başta olmak üzere, 129 ülkeden 159 çeşit tarım ürünü alıyoruz kimse aldırış etmiyor.

Hele emeklilerin hali perişan. Aç dolaşıyorlar! 13 milyon emeklinin sesi duyulmuyor.  Birkaç cılız gösteri ve yorulmuş birkaç ses, sorunlarını duyurmaya yetmiyor. İktidar ise “Güneydoğu’da çıkan petrol, 100 bin varile ulaşınca emeklinin maaş sorunun çözeceğiz” diyerek adeta  onlarla dalga geçiyor.

Daha bir yıl önce, 11 ilde deprem felaketi yaşandı. Resmi kaynaklara göre 50 bin 96 yurttaşımızın öldüğü, 107 bin 204 yaralımızın olduğu ve 520 bin bağımsız birimin yıkılmış ya da ağır hasarlı olarak tespit edildiği açıklandı. Aradan bir sene geçti. Bu arada Cumhurbaşkanlığı seçimi de oldu. Bol bol Vaatler verildi.

Sonra?

Siyasiler timsah gözyaşları(!) dökerken, devleti yönetenler bu felaketi unuttu...

Depremzedeler hala çadırlarda yaşam savaşı vermeye devam ediyor, yani felaketler katlanarak sürüyor.

∗∗∗

Bilinmeli ki 21 yıldır tüm bu yokluk ve felaketler karşısında vicdanı sızlamayan AKP iktidarı, “Siyaset ve siyasetçisinin gerçek yüzünü” gösterdi. Çağdaş bir ülke istemeyen, Atatürk’e hınç duyan, kendi gibi olmayana nefret ve kin kusan bu siyasetçi, artık kendini saklamıyor. Kalitesi düşük, bağımlı ve cahil olan bu siyasetçi profili, ülkede “Cahiliye dönemini” yaşatarak soygun düzenin olabildiğince devam etmesini istiyor. Yurttaşların inancını sömürerek kendi hırsızlıklarının üzerini örtmeye çalışıyor.

Laik düzen, bu meczup anlayışın önündeki tek engeldir! Laik düzende düşünce ve ifade özgürlüğü, bağımsız yargı, iktidarları sorgulama hakkı vardır. Yani demokrasi, özgürlük, eşitlik ve barış vardır. Anlaşılan o ki onlar, sana, bana, emeğiyle geçinmeye çalışan emekçiye düşman! Ve kadına da düşman!

∗∗∗

Oysa yaşam, kadının emeğiyle var olur! Kadın emeği, sadece aileyi kurmuyor, çocuklarını, eşini, kardeşlerini ya da ebeveynlerini yaşatmıyor, dünyanın dönüşüne, geleceğin oluşumuna da katkı sunuyor. Bilinmeli ki; kadın, dünü, bugünü ve yarını var eden tek varlıktır. Kadın, yaşamın güzelliği, insanlığın savunucusu, kötülüklerin belası, geleceğin umududur!

Kadın, üreten, çoğaltan, hayat verdiği insana saygı duyan, sevgi dağıtan, hakkı, hukuku bilen, adaleti oluşturan koca bir evrendir!

Onun kabul etmediği bir düşüncenin gelişmesi, geleceğe ulaşması mümkün değildir.

Kadın vicdandır!

Kadın, topluma yol gösteren, omuz veren, gelişmesi ve değişmesini sağlayan doğru bir pusuladır! Kadın sömürüye isyan eden, haksızlığa başkaldıran yaman bir güçtür!

Kısaca Kadın, barışın temeli, hepimizin varlık nedenidir!

Ama bugün, Türkiye’de “kadın erkek eşit değildir!” diyen bir zihniyet iş başında! Yaratılan siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel iklim, kadını toplumdan dışlamış durumda. Kadın üzerinden yapılan siyaset, sonunda toplumsal ahlakın çürümesine neden olmakta. Bu iklim; İnsanlığa sığmayan, kültürümüze ters düşen “Erdoğan’ın vücudunun kılıyım” dedirten cahil kadını yarattı! Şıhları, Şeyhleri ve de muhtaç oldukları vakıflar müsaade etmediği için Çocuklarının ölümüne, maruz kaldıkları cinsel tacizlere, sahip çıkamayan sessiz ve dışlanmış yeni bir kadın tipini oluşturdu. Uygulanan gerçek ötesi yalanlar düzeni, kadına karşı şiddetin artmasına neden oluyor. Ülkede hüküm süren ahlaki yozlaşmayı teşvik eden, cinsiyet eşitliğini yok sayan, çıkarcı siyaset anlayışı, kadınları acımasızca dışlamakta, dolayısıyla şiddetle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu anlayış TALİBAN anlayışıdır.

∗∗∗

Erdoğan “Taliban’la ters yanımız yok” demişti.

“Pek çok ortak yanımız var” diyerek Taliban hemen cevap vermişti…

Bu anlayış, AKP iktidarı döneminde kadın ölümleri Yüzde 1400 artmasına neden olmuştur.

2023 yılında 403 kadın, yakınları olan erkekler tarafından öldürüldü. 2024 ‘ün ilk 2 ayında 71 KADIN CİNAYETİ işlendi. Daha vahimi,” İstanbul Sözleşmesi’nin” feshi sonrasından bugüne 917 kadın katledildi. Bu kadınların katili uydurdukları inanç nedeni ile tarikat, cemaat ve onları dinleyen iktidardır!

∗∗∗

Demem o ki; Taliban Şeriatını kurmak isteyenlere geçit verilmemeli!

31 Mart; demokratik yollardan oylarınızla, bu yalan, hile, riya ve tehlike dolu yönetime son vermenin ilk çıkışı olacaktır…

Kadınlar, evlatlarınıza, geleceğinize, hayatınıza sahip çıkın!