2009 yılının dört aylık bütçe uygulama sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Sonuçlar dört ayda gerçekleşen bütçe açığının ...

2009 yılının dört aylık bütçe uygulama sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Sonuçlar dört ayda gerçekleşen bütçe açığının (20 milyar TL) yıllık açık hedefini (10,4 milyar TL) ikiye katlarken, 2008 Yılı Katılım Öncesi Ekonomik Programı (KEP)’nın revize edilmiş açık hedefini (48,3 milyar TL) ise şimdiden yarıladığını gösteriyor.
Aslında, bir defalık vergi dışı gelirler dışarıda bırakıldığında bütçe açığındaki kötüleşme daha ciddi bir boyutta. Nisan ayı bütçesine giren 1,8 milyar TL’lik özelleştirme geliri ile 2,1 milyar TL milyarlık temettü geliri (kamu banklarının karlarından Hazine’ye alınan temettü payı) olmasaydı bütçe açığı 3,9 milyar TL yükselmiş olacaktı. Bu iki vergi dışı kalem, adeta bütçeye can simidi olmuştur. Ancak hemen belirtelim, bu tür gelirlerin yılın daha sonraki aylarında tekrarlanma olanağı yok denecek kadar azdır. Özellikle bu tespit, özelleştirme gelirleri için daha da geçerli. Son Milli Piyango ihalesi, özelleştirmeden gelecek gelir umutlarının tümden yitirilmesine neden olmuştur.
Benzer şekilde, bazı vergi gelir kalemleri açısından da gelir artışlarının tekrarlanma olanağı bulunmuyor. Yurtiçi talebi canlandırma amacıyla getirilen bazı sektörlerde dahilde alınan KDV’de ve ÖTV’deki indirimlerin uyardığı talebin nisanda yarattığı gelir artışlarının özellikle yılın ikinci yarısında devam edebilmesi mümkün gözükmüyor. Çünkü bu indirimlerin geçerlilik süresi haziran ortasına kadardı ve dolayısıyla gelir artırıcı etkisi yılın ikinci yarısına taşamayacaktır.
Bu durumda, revize edilmiş rakam olan KEP açık hedefinin yakalanabilmesi bile oldukça güç gözüküyor. Bu olasılık fark edilmiş olmalı ki, başta liberal köşe yazarları olmak üzere sermaye çevreleri şimdiden IMF’yi göreve çağırmakta ve bir an evvel stand-by anlaşmasının sonuçlandırılmasını istemektedirler. Çünkü bu çevreler hükümetin kendi başına, yani IMF olmadan bütçe giderlerinde ciddi kısıntıya gidebileceğine inanmıyorlar ve varsa yoksa IMF diyorlar. Yani, revize edilen bütçe açığının tutturulması umudu IMF’ye bağlanmış durumda. Ne acıdır ki, gerçek böyle.
Ancak şurası unutulmasın, IMF’nin ümük sıkıcı politikaları devreye girdiğinde belki açık hedefi tutturulmuş olacak ama yaşanmakta olan mevcut durgunluk ortamı daha da derinleşmiş olacaktır. Bunu biz söylemiyoruz. IMF’nin ve Avrupa Konseyi’nin çok önemsediği 2003 Yılı KEP’inin bizzat kendisi bu uyarıyı yapıyor. Aynen aktarıyoruz: “… ekonominin daraldığı bir dönemde bütçe açığında gözlenebilecek konjonktürel bir artışı kalıcı olarak yorumlamak ve açığı daraltıcı tedbirlere başvurmak daha şiddetli bir durgunluğa neden olabilecektir” (sayfa 45).
Bizden uyarması ve hatırlatması…