Tiyatro sanatçısı damadım Kürşat Alnıaçık, sabah erkenden kalkmıştı. “Hayrola” dedim. “Serap annem sabah mutlaka kesin” demişti. “Ben de erkenden bu işi halledeyim istedim” diye cevap verdi… “Komşulara da dağıtacakmışım. Dolayısıyla kahvaltıya ancak yetişirim.” Şaşırdım. Kürşat’a öyle bir bakmışım ki, o da şaşırdı. 

“Kürşat sen ne zaman kesmesini öğrendin” demeye çalıştım. Lafı ağzımda bıraktı güldü. “Yahu baba, dün de kesmiştim niye soruyorsun? Aldığın Diyarbakır karpuzları o kadar büyük ki annem mutlaka komşularla paylaşalım” dedi. 

Dün bayramın ilk günüydü. Gelen gidenin beyanı hep aynı oldu. “Bu yıl kurban kesemedik!” Kurban pazarlarında yetiştirici daha da tepkiliydi: “Büyük masraf ettik, geldik. Satış yok… Söylediğimiz fiyatları kimse kabul etmiyor. Aslında kimsede kurban alacak güç kalmamış… İktidar dalga geçer gibi ekonomide oyun oynamaya devam ediyor. Yurttaşın emeğini sermayedar yandaşın cebine dolduruyor…” Uzun uzun yazmaya gerek yok. En kötü bayramlardan birini yaşıyoruz. Buruk ve acı dolu bir bayram… Yine de ailece sizlere sağlıklı ve huzurlu nice bayramlar diliyorum…

***

Siyasal İslamcılar Türkiye’yi yönetiyor. Din ağızlarından düşmüyor. Onların inancıyla bizim gibi samimi olanların inancı bir mi? Nerede… Onlar yalan söylüyor. Çalıyor. Yolsuzluk yapıyor. Küçük çocukları istismar ediyor. Sonra dönüp karşı çıkanları, hırsızlığını yakalayanları, yalanını yüzlerine vuranları dinsizlikle suçluyor. 

Merhum Erbakan’ın tabiriyle bu hadsiz insanlara “Hadi Oradan!” demek gerekiyor…

***

Salı günkü yazımda İYİP Genel Başkanı Meral Akşener’in “CHP’ye diyet ödedim” sözlerini yorumlamıştım. Şimdi de olayların en yakın şahidi Zafer Partisi’nin Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın bu sözlere verdiği cevabı aynen paylaşıyorum…

Özdağ açıklıyor: “Sayın Akşener, “CHP’den 15 milletvekili aldım. Bedel ödemekten bıktım” demiş. Bu açıklama gerçekleri yansıtmıyor. CHP, 15 milletvekili karşılığında İYİ Parti’den bedel istemedi. Şimdi olayların gelişmesini özetleyeyim. İYİ Parti’nin seçimlere sokulmaması için Ankara’da gizli bir toplantı yapıldığı ve karar alındığı bilgisi bana ulaştı. Bu bilgiyi Akşener ile paylaştım. Akşener bunun üzerine Kılıçdaroğlu ile görüştü ve TBMM’de grup kurarak seçime girmek için 15 milletvekili istedi. Kılıçdaroğlu çok istekli davranmamış. Akşener’in bana söylediğine göre “Basına bu talebimi anlatır ve sizin reddettiğinizi açıklarım” demesi üzerine Kılıçdaroğlu, kabul etmek zorunda hissetmiş. En azından Akşener bana böyle anlattı. 

Üstelik Kılıçdaroğlu 15 vekil ile desteği, ittifak şartı olmaksızın vermişti. CHP’li vekillerin katılmasının üzerinden kısa bir süre geçti. Akşener bir gün divana gelerek, “KK ile el sıkıştık. Seçime ittifak ile giriyoruz, ne diyorsunuz” diye sordu. 2 genel başkanın el sıkışması sonrasında söyleyecek bir şey kalmamıştı. CHP-İYİ Parti ittifakı, AK Parti’den İYİ Parti’ye gelen yüzde 7 civarında oyun MHP’ye gitmesine neden oldu. CHP-İYİ Parti ittifakı kararı, İYİ Parti için iyi olmamıştı. 2019 Yerel seçimleri öncesinde İYİ Parti divanında, Akşener ve bütün divan üyeleri “CHP ile yerel seçimlerde ittifak yapalım” görüşünü savundular.  Ben tek başıma “CHP-HDP ittifakı üzerinden saldırıya uğrarız, üstelik biz CHP ile ittifak yaparsak, ayrılmış olan AK Parti ve MHP tekrar bir araya gelirler, Cumhur ittifakı tekrar kurulur” görüşünü savundum. İttifaka karşı çıktım. Reddedildi. Dikkat edin, yerel seçimlerde CHP İYİ Parti’ye değil, İYİ Parti CHP’ye ittifak teklif etti. İYİ Parti tarafından bedel ödense tam tersi olurdu. Üstelik yerel seçimler sonrasında Sayın Akşener ve yakın çevresinin CHP’ye “nasıl bedel ödettiğini” hepimiz biliyoruz. Sonuçta, olayları en yakından yaşayan 5 kişiden birisi olarak Akşener’in bugün yaptığı açıklamanın doğru olmadığını biliyorum. CHP, hiçbir zaman “Biz size 15 vekil verdik, buyurun masaya” tavrı içinde olmadı. Eğer olsaydı en çok ben yeri göğü inletir, CHP’yi sert şekilde eleştirirdim. Hele Akşener’le yaptığımız İstanbul ofisindeki son konuşmada; “CHP ile yolları ayıracağım ve de onları suçlayarak ittifakı bitireceğim” dediğini, çok iyi hatırlıyorum. Akşener, Sözünü tuttu, suçlayarak bitirdi. Peki, bunları neden yazdım?

Çünkü aynen böyle yaşadım. Dostluk da mertçe olmalı, rekabet de…”

Özdağ bir gerçeğe ışık tutuyor. O zaman aklıma bir başka soru geliyor. 

Gerçek böyleyse Akşener niye doğruyu anlatmıyor? Amacı ne? O da mı bizleri kandırmayı siyaset zannediyor?

***

TELE1 genel Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın yapay bir suçla tutuklanması, sadece toplumu sindirme amacı gütmüyor, aynı zamanda “teokratik Oligarşinin” Türkiye’yi hukuk devleti olmaktan çıkardığının da göstergesi oluyor…

***

Seçim sonrası oy veren seçmenler  Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP yönetiminin istifa etmesini kibarca istediler. Uyguladıkları siyaset biçimini kabul etmediklerini ve 13 seçimin kaybedilmesiyle Türkiye’nin başka bir yöne çekildiğinin altını çizdiler. Değişim şart dediler… Bu anlayışa en son CHP’nin Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’da katıldı. Tezcan; "Genel başkanla birlikte CHP’nin lider kadrosunun, kendisi de dahil olmak üzere değişmesi gerektiğini” söyledi.

Devamla; “Kılıçdaroğlu’nun seçim bittiği gün, yeni dönemde aday olmuyorum demesini beklerdik” diye ekledi.

Akşener, Özdağ ve Tezcan’ın açıklamaları derinlemesine irdelenirse, AKP döneminde Türkiye’nin bir üst akıl tarafından yönlendirildiği ve bu projeye bazı muhalefet unsurlarının da katıldığı iddiası ortaya çıkar.

Türkiye daha fazla yorulmamalı, Kemal Kılıçdaroğlu artık istifa etmeli.

CHP’nin yeni kurultayına Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında gidilmemeli.