Antik çağdan beri filozoflar, ahlak bilimciler ve inanç önderlerinin birleştiği bir konu vardır. Onun için de dünyadaki “tüm canlıları korumak, insan olmanın şartıdır” derler. Yaşadığımız doğayı, çevreyi önemsersek, onun varlığını gösteren florasına (bitkilerine) ve faunasına da (hayvan toplulukları) aynı saygıyı göstermek zorundayız.

∗∗∗

Evcil hayvanları beslemek, onlara sevgi göstermek, özelliklerinden yararlanmak insanın gelişmişliğiyle birlikte daha da belirginleşti. Huzur ve refah içinde yaşayanlar kadar, ekonomisi ya da psikolojisi sıkıntıda olanlar da rehabilite olmak adına, bir evcil hayvan beslemenin yollarını hep aramıştır. Bu hayvanlara “can dostlar” denilmesinin nedeni karakterleriyle ve özellikleriyle insanlara uyum sağlamalarıdır. Köylerde kedi beslemenin nedeninin evleri, tahılları ve kendilerini kemirgen hayvandan korumak olduğu açıktır. Köpek sadece bekçi değil, görme engellilerin dolaşmasını sağlamak ya da bebeklerinin oynamasına katkı sunmak için de tercih edilir. Can dostlar, ailelerin sosyalleşmesi için önemli canlılardır. Çocukların insan sevgisine ulaşması adına beslenen “can dostun” çok etkin katkısı olduğu pedagoglar tarafından bilimsel olarak açıklanmaktadır.

∗∗∗

Modern toplumlar, evcil hayvanların can güvenliğini sağlamak, sahiplerinin düzenli, özenli bakım ve takibini denetlemek adına yasal düzenlemeler yapmaktadır. Doğal yaşama önem veren ülkeler, evcil hayvanların da yaşama hakkını önceleyen kurallar koyarlar! Kararlı bir şekilde bu kuralları da uygularlar… Bu bilinçle hareket eden uygar ülkelerin kedi köpek sorunu yok gibidir.

∗∗∗

Ya bizim?

Her şeyimiz bozuk! Tüm kurumlarımız sorumsuz ve yetkisiz bırakıldığı için bu konuda, her gün yeni ve içimizi acıtan sözler duyuyor, olaylar yaşıyoruz. Yayın organlarında köpek katliamları ve kedi itlafları haberlerinden geçilmez oldu… Sokak köpeklerinin saldırısı sonrası çocukların korku dolu gözlerini izlemek, hayvan sevgisi olan insanları üzüyor… Partili Cumhurbaşkanı, sokak hayvanları için belediyelere talimat verdi. Ancak reel yaşama bakılırsa AKP’li belediyelerin bu konuda, son derece duyarsız davrandıklarını görüyoruz. AKP’li belediyeler, bu talimatı katliam olarak algıladı. Bundan da utanç duymadılar… Toplu hayvan kıyımlarının yoğunlaştığı AKP’li belediyeler, uyguladıkları vahşeti “vatandaşı korumak” adına yaptıkları gerekçesiyle açıklıyorlar… İnsanlık dışı bir anlayışın sergilenmesi, toplumun kimler tarafından yönetildiğinin görülmesine neden oluyor.

∗∗∗

Oysa yapılacak çok şey var. Atılacak adımlar için “Amerika’yı yeniden keşfetmeye” gerek yok! En basit yol, her evcil hayvanın kayda geçirilmesi… Sahiplendirilmişlerin kayıtlarının sıkı bir şekilde tutulması… Sokak hayvanlarının ivedilikle kısırlaştırılması ve barındırılmasının kamu hizmeti olarak yapılaması…

∗∗∗

Hayvanlara “çip” takılması zorunluluğu getirildi ancak, bu çiplerle canlıyı takip etmek, aşılarının olup olmadığını bilmek mümkün değildir. Daha doğrusu bir merkeze bilgi aktaran gelişkinlikte de değildir. Tüm hayvanların önce envanteri çıkarılmalı, sonra da elektronik ortamda aşıları, sağlık durumu, bulunduğu ve gezdiği yerler ile işlediği vukuatları takip edecek bir kamu kurumu oluşturulmalıdır. Şimdiki teknoloji, böyle bir yöntemin kurulmasını sağlayacak düzeydedir.

∗∗∗

Bizim ailemizin de bir can dostu var! Evin önemli varlığı Maça! Maça, sabahları yürüyüş arkadaşlığı yapmaktan öte, birçok konuda bizim yoldaşımız! Geçen hafta, eşim Serap komşularımızın köpeğiyle tatsız bir olay yaşadı. Maça’yla dalaşan komşumuzun köpeği, ayırmak isteyen Serap’ı ısırdı. Eli kanlar içinde kalan Serap,” köpeğin sahibine, aşılarının, özellikle kuduz aşısının varlığını” sordu. “Var” dediler. Ama kimlik kartını gösteremediler. Aşının yapılıp yapılmadığını anımsayamadılar. Çaresiz bıraktılar… Doğal olarak hiçbir önlem alınmamış anlayışıyla sağlık kurumlarına başvurduk.

∗∗∗

Bu macera bizim, önemli bir kurumla ve çok değerli dostlarla tanışmamıza neden oldu. Başkent Üniversitesi Acil Servisi’nde Serap’a ilk müdahalesi yapıldıktan sonra, kuduz aşısı yapılması için Bilkent Şehir Hastanesi’ne sevk ettiler. Şehir hastanesinin acil bölümü yetkilisi Doç. Dr. Şervan Gökhan’ın yönlendirmesiyle, Dr. Sefa Sönmez ile Dr. Mehmet Soydemir’in ilgisi, mesleki deneyimi ve hastanenin sağlık personelinin gayretiyle Serap’ın tedavisi yapıldı. Gökhan, Sönmez ve Soydemir doktorlarımız ile sağlık personeline çok teşekkür etmek isterim.

∗∗∗

Bir musibet bin nasihate bedeldir! AKP ve tüm partiler doğayı, çevreyi ve içinde yaşayan tüm canlılarla dünyayı birlikte korumanın yolunu bulmalılar! Dünyayı ve canlılarını yok edersek yaşayacak başka yer bulamayız!