Ülkemizde pek çok işyeri birer cinayet odağı, işçi cehennemi haline gelmiştir. Buralarda taammüden ve sistematik olarak cinayet

Ülkemizde pek çok işyeri birer cinayet odağı, işçi cehennemi haline gelmiştir. Buralarda taammüden ve sistematik olarak cinayet işlemekte, işçiler göz göre göre öldürülmektedir. Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçeside bir özel maden ocağında grizu patlaması sonucu 19 işçinin ölmesi bu seri cinayetlerin yeni bir örneğidir. Tuzla tersaneler bölgesi de yıllardır cinayet odağı olmaya devam ediyor. 19 Madencinin ölümünden sonra hazırlanan resmi raporlar cinayetin önceden tasarlanarak (taammüden) işlendiğini açıkça ortaya koydu.
Bu cinayetlerin nedeninin kâr hırsı olduğu, sağlık ve güvenlik önlemlerinin patronlar tarafından bir maliyet unusuru olarak görüldüğü ve bu yüzden işçilerin canlarının kolayca feda edildiği biliniyor. Sermaye, işçilerin canları ve kanları pahasına birikiyor. Mustafakemalpaşa’daki cinayet kapitalist piyasanın ta kendisidir. Piyasa Salıpazarındaki alışveriş değil, maden ocağındaki cinayettir. Cinayet sonrası denetim raporlarına göre maden ocağında gaz ölçüm aleti yokmuş, gaz ölçüm aletleri olsa bu kaza olmayacaktı. Ve bu ölçüm aletlerinin maliyeti 10 bin liraymış. Hiç eğip bükmeden söylemek gerek bu toplu cinayetin nedeni kâr hırsıdır. Bu cinayetler piyasa mantığının sonucudur.
Kendi başına işleyen piyasa, serbest piyasa ekonomisi işyerlerini bir işçi cehennemine, cinayet odağı haline getirmektedir. Ülkemizde her gün ortalama üç-dört işçi iş cinayetleri sonucu ölmektedir. Bazı iş cinayetleri toplu katliamlara dönüşmektedir.
Bu cinayetlerin bir diğer sorumlusu kamu otoriteleridir. Bu cinayet odaklarına kurulma ve işletme izni verenler, buraları denetlemeyenler ve kapatmayanlardır. Devlet cinayetlere seyirci kalmakta, birer cinayet odağına dönen ocaklar, tersaneler ve işçi cehennnemleri konusunda etkin, caydırıcı davranmamaktadır.
4857 sayılı İş Kanununa göre bir işyeri kurulmadan önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından izin alınması zorunludur. Yine işyeri kurulduktan sonra aynı makama başvurularak işletme belgesi alınması şarttır. Yasanın 91. Maddesine göre “Devlet çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın uygulanmasını izler, denetler ve teftiş eder.” Yasaya göre bu ödev Çalışma Bakanlığına bağlı ihtiyaca yetecek sayı ve özellikte iş müfettişlerince yapılır. Görüldüğü iş cinayetlerini önlemek devletin ödevi. Ama devlet yasadaki izlemeyi ve denetlemeyi seyretmek olarak anlıyor. Bakanlık cinayetleri seyrediyor. Çünkü ne yetecek sayıda denetim elemanı var, ne de etkin bir denetim konusunda siyasi irade var.
İş Yasası, bir işyerinde, çalışma ve yöntem ve şekillerinde, makina ve cihazlarında işçilerin yaşamı için tehlikeli olan bir husus edilirse iş tamamen veya kısmen durdurulur veya işyeri kapatılabilir. Mevzuat açık, işçiler için tehlike oluşturan bir işyeri kapatılır. Ama nerede bu cinayet ocağını kapatacak devlet, nerede denetleyecek bakanlık!
Bakanlığa soralım: Bursa’daki bu cinayet odağını neden cinayet işlenmeden kapatmadınız! Neden cinayete seyirci kaldınız? Bir işyeri ne zaman kapatılır? Cinayet işlendikten sonra mı? Çalışma Bakanlığı, denetim örgütü ne işe yarar?
Partilerin bu kadar kolay kapatıldığı bir ülkede, birer cinayet odağı, işçi cehennemi haline gelen işyerlerini kapatmaya devletin gücü neden yetmez, devlet neden bu cinayetleri seyreder? 1960’lardan bu yana 30’a yakın partinin siyasal nedenlerle kapatıldığı ülkemizde cinayet odağı kaç maden kapatıldı, işçi cehennemi kaç işyeri kapatıldı?