>> Bu hafta nefretlerden ne var? Bi mönüye bakabilir miyim?

>> Abim çok güzel azınlık nefretim var, dilersen çocuk ölümleri var, Cizre’den geldi taze otantik, onu sevmiyorsan Duşakabinoğulları’yla dalga geçenlere yönelen “Siz Fransız – İngiliz piçi misiniz?” nefretim var. Bunun yanında Mega Amir’i seven – sevmeyen diye ikiye ayırdık mönüyü. Öyle daha rahat oluyor, sonuçta ayrımcılıksa ayrımcılık, en iyisi yine yerli ayrımcılık.

>> Dink cinayeti ne oldu abisi? Yaptınız mı bi şekiller? Şüpheliler filan ne oldu 8 yılda?

>> Abicim şimdi hepsini biz güzel bi şekilde terfi ettirdik. Gereken yapıldı yani. Zaten birkaç yıla da zamanaşımı gelir, üzerine kedi kumu döküp kapatırız.

>> Ahaha Tivite bak! “Patron çıldırdı! Akılda büyük indirim.” yazmışlar merdiven fotosunun altına.

>> Ne dedin? Yoksa büyük patrona çılgın mı diyorsun?

>> Yani bi noktada kendisi “Çılgın Projem” var diyen değil miydi? Çılgın projeler akıllı mantıklı insanlar tarafından mı gerçekleşir? Mantıklı bir şey olsaydı “Türkiye için en iyisini düşündük, doğaya, kent yaşamına ve çevreye en az zarar veren, bol kazançlı bir proje” denirdi sonuçta.

>>O da doğru bi yandan. Ama ben o oyuncak askerleri beğendim. Ecdadımızın ne kadar temiz kıyafetler giydiğini göstermiş.

>>Ya bırak, aynı şeyi ben yapsam “Ecdadımızla dalga geçiyorsun” derler, reyiz yapınca, “Harika” oldu. Şaka maka Age of Empires gibi ortam olmuş.

>> Şaka gibi gerçeğini yapmakta sorun yok ama şakasını yapınca da kızmasın insanlar istiyorum.

>> Ama şimdi sen de ifade özgürlüğü ayağına, geçmişimize hakaret edemezsin.

>> Yahu ne alakası var, kostümler komik olmuş, sakallar bıyıklar komik olmuş, ayrıca Duşakabinoğulları başlı başına komik. Artık laf ağızdan çıkmış. Geçmişimizle şaka olmaz.

>> Nelerle şaka olur mesela?

>> Bak şimdi, sen şakanı yap ama diğer insanların da hassasiyetlerine dikkat et.

>> Nasıl mesela? Hintliler hassas diye inekli şaka yapamayacak mıyım?

>> Onu yap, Hintliler bizim kadar kızmıyor.

>> Peki şimdi mesela senin rahatsız olacağın bir şaka var. Bunu bir yerde birileri düşünmüş ve çoktan yapılmış, onu bilmiyorsun sadece şu anda, buna ne dersin?

>>Ben engel olabildiğim kadarına engel olurum. Sonuçta hassasiyetim var.

>> Çok hassas olduğun için mi şiddete eğilimlisin?

>> Duygularım inciniyor, sinir yapıyor haliyle.

>> Yani şunu diyorsun, “Sen bi şaka yaparsan benim duygularım öyle bir incinir ki, kendi irademle bunu düzeltemem” Bu mudur?

>>Tam öyle de değil, bana saygı göstereceksin. Çok mu zor ya saygı göstermek?

>> Tamam anlaştık, sen de bana saygı gösterirsin, olur biter. Fakat şu anda bile aklımdan senin hiç kabul edemeyeceğin şeyler geçiyor, bunları sana söylemeyeceğim.

>> En doğrusunu yaparsın.

>> Peki ya birisi söylerse?

>> Duyarlıklarımızla alay ettirmeyiz.

>> Peki duyarlılığın mesafesi var mı? Mesela Mega Amir balkonda sigara içen vatandaşa kızmıştı. Aynı amir, kızdığı kişi 100 metre ileride olsaydı kızabilir miydi? Kızmanın, duyarlılığın da bir çapı var mı acaba?

>> Onu ben bilmem. Kimse saygısızlık yapmasın.

>> Yani diyorsun ki, benim bulunduğum alanlarda benim kafamdaki şekillere göre takılacaksın. İfade özgürlüğünü de arada kenara bırakıver.

>> Aynen öyle. Sonuçta amirimizin dediği gibi “Bazı mahallelerde salyangoz satılmaz ...”

>> Satılsa ne olur? Sen gidip salyangoz mu alacaksın? Çocuğun salyangoz bağımlısı mı olacak, neden korkuyorsun?

>> Benim değerlerime hakaret istemiyorum. Biz salyangoz yemeyenler olarak, salyangozun yenilmesine de karşıyız galiba.

>> Satsa ne olacak? Sen satın alma, olsun bitsin.

>> Yok değerlerim var benim. O yüzden bütün desteklediğim politikacılar ak sütten çıkmış kaşık kadar temiz. Onlar değerlerime sahip çıkıyorlar.

>> Seninki de bambaşkaymış, bi çay daha içer misin?

>> Olur.