14 Ağustos 2001’de kurulan AKP, son 22 yılda yapılan 16 seçimi de kazandı…

Şöyle geriye dönüp bakınca, bu durum karşısında Türkiye’de yaşayan herkesin ve de özellikle siyasetçiler, üniversiteler, sendikalar ve STK’lerin ciddiyetle düşünmesi gerektiğinin altını çizmeliyiz.

Siyasetin bu kadar uzun yıllar boyunca neden bir parti eliyle yapıldığını ve çağı takip eden, laik demokratik bir Cumhuriyet ile yönetilen bir toplumun, neden 80 yıl sonra farklı bir anlayışa kendini teslim ettiğini araştırmalıyız.

Ayrıca, milyonlarca insanın bugünü ve yarınını doğrudan ilgilendiren bir sosyolojik oluşumun nedenlerini hamasetle geçiştirmemeliyiz.

***

Yukarıdaki sıraladığım sorunlar bir düzenin yaratısı.

Aslında ideolojiden ayrılmış, rant üzerine kurulu anlayışın “kimlik politikasını” öne çıkaran işleyişin sonuçları…

Siyasetin halk adına yapılmaktan çıkarılması, devletlerin tüm kaynaklarının sömürülmesi üzerine oluşturulan siyaset yapma biçimi, cahil ve aç bırakarak ve algı yöneterek, gerekirse zor kullanarak geliştirilen sistem, kendine uygun karakterde siyasetçiyle yol yürüyor. Bu siyasetçilerin en önemli özellikleri söyledikleri sözlerle özdeşleşmemiş olmaları. İkiyüzlülüklerini saklama yetilerinin ve yalan söyleme becerilerinin etkinliği statülerini belirliyor. Oluşturulan sistem, tüm değerlerin yok edilmesine, geçmişin karalanmasıyla sanal ve genel ahlaktan uzak bir gelecek, hırsızlıkların kabulüyle de etik kuralları yitiren bir yapı oluşturuluyor.

***

Neden bir partiyi var eden üyeler, söz ve karar hakkına sahip değil?

Neden parti yöneticilerini, milletvekili adaylarını, belediye başkanlarını, meclis üyelerini, PM üyelerini, özveriyle emek veren, bilinçli ve saygın üyeler belirlemiyor?

Neden yıllarca yenilmelerine rağmen aynı yöneticiler o partiyi yönetiyor?

Neden liyakat sahipleri, deneyimli insanlar rakip olur korkusuyla dışarıda bırakılıyor?

Neden ilkeleri için oy veren seçmenler, kendi ilkelerine uymayan partilerce aldatılıyor? Benzeri sorular çoğaltılabilir.

Amaç demokrasiden uzaklaşmak, ülkeye değil çıkarlara hizmet olunca siyaset tek adamların eline geçer!

***

5 yıl içinde yerelde ve genelde iktidar olan, 12 Eylül faşist darbe sonrası demokrasiye dönüşte çok büyük katkı sunan, kimlik üzerinden değil, ilkeler ışığında siyaset yapan SHP’nin kuruluşunda ve başarısında Genel Sekreter ve Genel Başkan yardımcılığı yapan emekçi biri, üstelik siyasette 40’ıncı yılını dolduran, CHP Bakan ve milletvekilliğini yapmış kişi olarak diyorum ki; CHP’nin bulunduğu durumdan hiç memnun değilim. CHP iyi yönetilmiyor.

Sol demekten korkmayan, misyonu ve vizyonu laiklik, halkçılık, devletçilik ve devrimcilik olan CHP, son 13 yılda olduğu gibi bu seçimde de uyguladığı yanlış politikayla maalesef başarılı olamadı.

***

Evet, Kemal Kılıçdaroğlu çok çalıştı. Toplumda sinerji yaratacak iyi şeylerde yaptı.   

Ama siyaseti tam çözemediği için hatası da çok oldu. Öncelikle; Ucube sisteme razı oldu. 16 Nisan Referandumunun meşru olmadığını söylemedi. Geçen süreçteki laik düzen yapısının bozulması göz yumdu.

Oy oranları toplamı yüzde 4 bile olmayan partileri, masada tutmak için sol partilerle ilişkiye girmedi.

Dahası Mecliste 3’üncü parti olan HDP ile korkak bir beraberlik sergiledi. Oysa HDP demokrasi anlayışı gereği 2019 seçimlerinde ve son Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aday göstermeyerek hem CHP’ye hem de kendisine doğrudan büyük destek sundu.

***

“Sine-i Millete dönebilirim” diyerek erken seçimi zorlamadı. Seçim, Erdoğan’ın istediği zamanda yapıldı. Erdoğan, Anayasaya uygun olmayan bir şekilde 3’üncü defa aday oldu. Kamu görevlisi olan Bakanlar, istifa etmeden milletvekili adayı oldular.

Bu hukuksuzluğa itiraz dahi etmedi “Aday olsun sandıkta yenelim” dedi. Umut ve talepler yükseltildi. Sonuç, hepimiz için hayal kırıklığı oldu.Bir yazımda “insanların yaşamasında en büyük enerji, toplumsal umudun varlığıdır” diye yazmıştım. Devamında da “Yaşama sevinci olan umut yok edilirse bir daha yerine konulması zor olur” demiştim. Bu arada “demiştim” sözünden hiç hoşlanmıyorum.

***

Benzeri düşüncelerimi yıllardır yazıyorum ve söylüyorum.

Ama başta yerli ve yabancı troller olmak üzere, kimlik siyasetiyle ayrıştırılan ve “gözleriyle düşünen kulaklarıyla karar veren bazı kişiler” anlamamakta ısrar ediyorlar.

***

10 ay sonra yapılacak belediye Seçimlerine CHP katiyen bugünkü yönetim kadrosuyla gitmemeli. Tersi olursa başarıdan daha çok aday belirlemede şaibe öne çıkar. Belediye Başkan ve meclis üyesi adaylarını o yerde yaşayan partili tüm üyeler seçmeli

***

Değiştirilmeye çalışılsa da genleriyle oynansa da CHP tabanı, hala solcudur. İdeolojisine bağlı, diri ve yurtseverdir. Laik, demokratik, sosyal, hukuk devletine, emeğin en yüce değer olduğuna, adil paylaşıma ve barışın yaşamın en önemli niteliği olduğu ilkelerine eskisinden daha fazla bağlı durumdadır.

***

CHP yeniden yapılanmalı.

Yıllardır seçim kazanamayan Genel Merkez yönetimi baştan sona değişmeli, tüm kadrolar CHP’nin özüne uygun bir şekilde bütün üyelerin katılımıyla seçilmelidir. Parti tüzük ve programı temel ilkelerinden vazgeçmeden hemen yapılacak kurultayda yenilemelidir.