Gündemin ana başlığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, (AİHM) eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için verdiği karar. İktidar, ‘olmayana ergi metodu’ konusunda ısrara devam ederken, AİHM Büyük Dairesi verdiği karar ile tüm ‘mızıkçılık’ kapılarını kapıyor.

İLK ÖRNEK: PAPAZI VERİN

Türkiye benzer süreçlerden geçti. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Eylül 2017’de, Türkiye’de tutuklu bulunan ABD’li rahip Andrew Craig Brunson’a ilişkin konuşmada Fethullah Gülen’i kastederek şunları söylemişti: “Papazı verin diyorlar. Bir papaz da sizde var, bize verin, yargılayalım, biz de onu size verelim.”

Konuşmanın üzerinden 1 yıl geçtikten sonra, İzmir’de ‘FETÖ/PDY ve PKK adına suç işlediği’ ve casusluk yaptığı iddia edilen Rahip Brunson’a verilen 3 yıl 1 ay 15 günlük hapis cezası önce ev hapsine çevrildi. Hemen ardından ‘yurtdışı yasağı’ da kaldırılarak tahliye edildi.

Erdoğan, hüsran ile biten ‘papaz’ inadından sadece küçük bir kâr elde etti. İsrail’de ‘Hamas'a para ve kıymetli eşya vermek ve yardım ile suçlanıp’ tutuklanan 27 yaşındaki Ebru Özkan adlı Türk vatandaşı serbest bırakıldı. ABD, “pazarlık yapıldı” dedi, Erdoğan reddetti. ‘Papaz kaçtı’ oyunu, İslam dünyasına selam ve hamilik mesajı ile bitti!

‘İnadın hüsranı’ senaryosu, Die Welt Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in tutukluluk halinde de yaşandı. Erdoğan, 2017 Nisan’ında, Deniz Yücel'in Almanya’ya iadesi hakkındaki soruya, “Hiçbir surette olmayacak, bu makamda olduğum sürece asla” yanıtını vermişti. Erdoğan, Yücel’i terörist ve casus olmakla suçluyor, “Elimizde görüntüleri var” diyordu.

YÜCEL’E: BEN BU MAKAMDA OLDUĞUM SÜRECE ASLA!

Yücel AİHM’e başvurmuş, Adalet Bakanlığı ek süre istemişti. Bu kez, Erdoğan’ın konuşmasının üzerinde henüz 1 yıl bile geçmeden, Türk-Alman gazeteci, ‘cezaevinde yetiştirip eşine vermek üzere elinde tuttuğu maydanoz demetiyle’ Silivri kapısında göründü. İnsan hayatından çalınan 1 yıl dışında kazanç yoktu.

HUKUKSUZ VE DIŞA BAĞIMLI ÜLKE

Aynı eşikteyiz. ‘Yerli-milli-kuralsız’ Türkiye yargısı çarklarının ancak dışarıdan esen rüzgâr ile harekete geçmesi, hem hukukun tamamen rafa kalktığını hem de ülkenin dışarıdan müdahaleye açık bağımlı bir ülke olduğunu anlatıyor. Hukukçuların ortak kanısı, AİHM, Büyük Dairesi’nin verdiği kararın tartışılacak bir tarafı olmadığı.

HER GÜN YENİ BİR İHLAL

AİHM, son kararının ardından, Demirtaş’ın cezaevinde tutulduğu her günün yeni bir hak ihlali olduğunu belirtiyor. ‘Siyasi saikler’ ile rehin alındığına ilişkin vurgu, içi boş dosyayı da eski HDP Eş Genel Başkanı’na atılan ‘terörist’ suçlamalarını da bir kez daha boşaltıyor.

DEMİRTAŞ NİYE TUTUKLU?

Aslında faşizmden kan şekeri düşen ya da partizanlıktan başı döndüğü için gözü kararanlar dışında Demirtaş’ın neden tutuklu olduğunu herkes gayet iyi biliyor. Konuyu daha da daraltalım, bu “Seni başkan yaptırmayacağız” sözlerinin intikamı. Ne var ki Erdoğan’ın kâbusu bitmiyor.

Bunda, her koşulda muhalefet yapabilen Demirtaş etkisi var! Erdoğan gibi herkes fark ediyor ki, Selahattin Demirtaş, demir parmaklıklar ardından yaptığı sade açıklamalar ile aslında tek bir şey söylüyor: “Başkan oldun da ne oldu?” O ‘hayırsız’ gülümsemesi Erdoğan’ın gözü önünden gitmiyor.

ERDOĞAN HUKUK İLE SINANMIYOR

Esas mesele ve zihinlerdeki soru şu: “Demirtaş cezaevinden çıkabilir mi?” Muhtemelen en geç mart ayında. Yine başı dönmeyen ve gözü kararmamış herkes görüyor ki bu Erdoğan’ın hukuk sınavı değil. ‘Avrupa ekseni’ de çok önem vermediği dersleri arasında. Hatta Türkiye’nin bir Ortadoğu ülkesine dönüşmesi işine geliyor.

Ancak elini kolunu ekonomi ile birlikte aklındaki dosyalar bağlıyor. ‘Reza, servet, cihadizm, Suriye, Karlov’ diyelim, gerisini anlarsınız. Elbette listeyi uzatmak mümkün. Bu açıdan hem Cumhurbaşkanı’nın bizzat kendisinin hem İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hem de MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ‘AİHM tepkilerinin’ geçerliliği yok.

O KİLİT AÇILAMAZSA…

Sonucu Brunson ve Yücel örneklerine bakarak kestirmek zor değil. Elbette Erdoğan gemileri yakmaya niyetlenmediyse, elbette Saray rejimi ‘son kozunu’ erkene çekmeyi düşünmüyorsa! ‘Tüm mümkünlerin kıyısındaki Türkiye’de hiçbir şey çok şaşırtıcı olmaz. Demirtaş, yine bir kilit. Bu kilidin önünde metazori ile de olsa nefes alma imkânı ya da Ortadoğu’nun dibine hoş geldiniz tabelası duruyor!