Cumhuriyet tarihinin en acıklı oturumları bu hafta içinde yapıldı. Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması oylamaları tam olarak Tayyip Erdoğan’ın emir ve görüşleri doğrultusunda yapılıp bitirildi.

Bu aynı zamanda demokrasinin de işinin bitirilmesi anlamına geliyordu.

Ana muhalefet partisi CHP lider ve üst yönetimi AKP ile “gericilik yarışına” girdi.

Ve kaybetti!

Çünkü ülkenin baskıya, militarizme, savaşa, şehitlere, ölü ele geçirilmiş(!) gerillalara ihtiyacı yok.

Barışa, demokrasiye, hukuka, adalete, insan haklarına ihtiyacı var!

CHP Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde sürekli olarak “gericilik” kulvarında AKP’yi alt etmek gibi bir siyaset taktiğini benimsedi.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi öz gücünü hiç dikkate almadı. Doğuştan itibaren CHP’li olan Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen gibi parlayan bir yıldız dururken gidip İslamcı adayın peşine taktılar seçmenlerini…

Kaçınılmaz son gelip CHP’yi vurdu: Siyasette rakiplerinin enstrümanlarını kullanırsan onu alt edemezsin, tam tersiye güçlendirirsin!

CHP, Cumhuriyet’in temelini oluşturan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramının iktidar tarafından resmen kaldırılıp fiilen yasaklandığı hafta (16-20 Mayıs 2016) AKP ve MHP ile el ele, gönül gönüle HDP’li vekillerin TBMM’den atılması için iş birliği yaptı.

Tabii buradaki CHP’den kasıt partinin lideri ve yönetimidir. Yoksa anti-demokrasiye “red” oyu veren CHP’li milletvekillerini ayrı tutmak gerekiyor.

CHP’nin bu tutumundan daha önemli olan şey ise, Türkiye siyaseti ikiye ayrılırken ortaya çıkan “klasik devlet” görüntüsüdür.

Bu devlet Kürtlere karşı her yolu mubah gören anlayışı temsil ediyor. 1994’te polis marifetiyle Kürt vekilleri TMBB’den alıp, hapislere attı.

Bu devlet 12 Eylül 1980’de 17 yaşındaki Erdal Eren’i bir an önce idam etmek için hak-hukuk dinlemedi. Diyarbakır Cezaevini resmi cehenneme çevirdi.

Ve bu devlet 12 Mart (1971) döneminde Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ı idam etmek için Meclis’te hep birlikte el kaldırdı.

16-20 Mayıs 2016 haftasında da bu halkaya yenisini ekledi. 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde 80, silahların ateşlenmesinden bombaların patlamasından sonra yapılan 1 Kasım 2015 Seçimlerinde 60 milletvekili çıkartan bir partiyi Meclis’ten kovdu!..

Tarih 20 Mayıs 2016’yı bu şekilde not edecek:

-Demokrasi Meclis’ten atılırken, CHP de gericilerle gericilik yarışına girmişti!

***

GÜNEYDOĞU'YA ÇIKAN TAYİNLER!

Askerliklerini yedek subay olarak yapanlar iyi bilirler. Kura çekimi sırasında ülkenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki birlikleri çekenler geride kalanlarca coşkulu biçimde alkışlanırlar:

-Bravo, yaşa, tebrikler!

Uzaktan bakarak bu neşeli alkışları anlamak mümkün değildir. Siz zannedersiniz ki, söz konusu bölgelere gidenler şanslıdır. Bu kadar alkışlandıklarına göre!?.

Ama işin esasını oradakiler bilirler. Torbadan çıkan her Şırnak, Hakkari, Siirt, Diyarbakır, Van, Bitlis, Muş kurası geride kalanların Batı illerine gitme şanslarını arttırır. Alkışlar mutluluğu değil, okkanın altına gideni uğurlamanın flamasıdır.

Bu durum eskiden yedek subaylarla sınırlıydı. Artık onlarla sınırlı değil. Hiçbir subay ailesi, Doğu-Güneydoğu Anadolu Bölgelerine çıkan tayinleri nedeniyle havalara uçmuyor!

Devlet büyüklerinin “ne mutlu size ki, şehit yakınısınız” sözleri yeterli olamıyor. Onlar da çocuklarının düğünlerini görmek istiyorlar!..

20 Mayıs’ta TSK içinde yeni görev yerleri açıklandı. Sadece o bölgelere gidenler değil, kalanların da yüzlerinde burukluk oturmuştu. Yakın çalışma arkadaşları fiilen savaş bölgelerine gidiyorlardı.

Vatanın her yerinde görev kutsaldı. Ama bazı bölgelerinde daha kutsaldı!!!

Bugünler daha açık biçimde gösteriyor:

-Barış için mücadeleye devam etmemiz gerektiğini!