Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Basın yayın ortamında sürüp giden yanlışlar öylesine çoğaldı ki hepsini yazmaya ömür yetmez! Yazılarımda daha çok konuya değinebilmek için bazen uzun irdelemeler yerine küçük dokunuşlarla, yani dilim dilim yol almaya çalışıyorum. Bugün de öyle yapacağım…

GERÇEKTEN “ENTERESAN”!

Yakınlarda yitirdiğimiz yönetmen ve senarist Yılmaz Atadeniz'in ardından "Enteresan filmlere imza atmıştı” diyerek başsağlığı dileyen oyuncu Zafer Algöz'e, Atadeniz’in kızı tepki göstermiş. Basında yer alan habere göre, Işık Atadeniz, Algöz’ün sözleri için “son derece talihsiz ve cahilce bir açıklama” demiş.

Fransızca kökenli “enteresan” sözcüğünün anlamı “ilgi çekici, ilginç” demektir. Öyleyse bir yönetmenin filmleri için yapılan bu niteleme neden aşağılayıcı bulunup tepkiyle karşılanıyor? Ben anlayabilmiş değilim…

∗∗∗

“SÜTYEN” DEĞİL SUTYEN!

15 Aralık 2023 tarihli Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, şarkıcı Murat Boz, “Yıllar önce bir teknede çekilen ve gündem olan görüntülerinin ardından kendisine bir sütyen markasından teklif geldiğini” açıklamış.

Şarkıcı mı böyle demiş, gazete mi böyle yazmış bilmiyorum ama her ne kadar “süt” sözcüğüyle ilgiliymiş gibi sanılsa da bu Fransızca sözcüğün aslı “soutien” olduğundan Türkçe yazımı “sütyen” değil “sutyen”dir. Türkçe Sözlük’teki açıklaması ise şöyledir:

“Göğüsleri dik tutmak için kullanılan, saten, dantel vb. kumaşlardan yapılan kadın iç çamaşırı, memelik.”

∗∗∗

BAŞLIKTAKİ DİL YANLIŞI

“Otelin molozları ormana döküldüğü iddia edildi”

16 Aralık 2023 tarihli BirGün’ün “Yaşam” sayfasındaki haberlerden birinin başlığı böyleydi…

Oysa “Otelin molozları” değil “molozlarının” denmesi gerekirdi.

Başlıkta olmasaydı durmazdım bunun üzerinde.

Ama dil yanlışı başlığa çıkınca görmezden gelemiyoruz işte…

∗∗∗

OKURDAN 

“Dilimiz Kirlenirken” Yazısı Üstüne

Sayın Attila Aşut,

“Dilimiz Kirlenirken…” başlıklı yazınızı okudum. Emeklerinize, yüreğinize sağlık.

Yabancı harf ile yazım yeni değil. Yıllardır böyle tabelalı işyerlerini gördükçe içeri girip ne amaçla yazdıklarını soruyorum. Verilen karşılık, genellikle "turistler için" oluyor. "İyi ama eskiji diye yazınca yabancılar senin eskici olduğunu anlıyor mu?" diye sorduğumda ise aptal aptal yüzme bakıyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti’nin koskoca Türk Dil Kurumu, “Türkiyeli edebiyatı” gibi bir söz üretti. Bir de çiğ börekteki (ğ) harfini kaldırdı. Kendilerine derhal bir ileti göndererek bu kasıtlı kullanıma alet olmamalarını belirttikten sonra iki soru yönelttim: 

1- Çi ne demek? 

2- Nerede çalıştığınız sorulduğunda “Türkiye Dil Kurumu’nda” mı diyeceksiniz?

Türkçe kirlenmiyor, yok ediliyor!

Esenlik dileklerimi iletiyorum.

GILMAN KÂHYAOĞLU

∗∗∗

HAFTANIN NOTU

İsmail Bayer

Sosyal Hizmet Uzmanı idi. İş Müfettişliği yapmış, meslek kariyerini Çalışma Genel Müdürü olarak noktalamıştı. Ama o, “Bigadiçli semerci ustası İbrahim'in oğluyum” diye övünürdü.

Bigadiç âşığı idi. Dini bayramlarda mutlaka baba ocağına gider, aile büyüklerinin gömütlerini ziyaret ederdi. Bigadiç’in havasını, doğal güzelliklerini, özellikle de yemeklerini anlata anlata bitiremezdi. Aynı zamanda bir klasik müzik tutkunuydu. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın dinletilerini hiç kaçırmaz, hatta konser dinlemek için sık sık Viyana’ya giderdi.  

İsmail Bayer, uzunca bir süredir solunum güçlüğü çekiyordu. Yakınlarda Facebook sayfasında şöyle yazmıştı:

“Geçen hafta Bigadiç’te 2023’ün ilk buluşmasını gerçekleştirdik. Selvilikler buluşması yine. Hepimizim sonunda buluşacağı nokta. Toprak.”

Ölümümden bir gün önce ise duvarına astığı not şöyleydi:

“Bahar da bitti. Kasım, Aralık oldu. 2023 de bitiyor. Yollar da bitiyor ömürler de…”

Bize hep umutlu sözler söylese de sanki biliyordu yolun sonuna geldiğini.

Ardında güzel anılar ve dostluklar bırakarak gitti…

Yakın arkadaşı ve meslektaşı Ramis Doğan, ardından şöyle yazdı:

“İsmail Bayer, insana adanmış üç çeyreklik yaşamını müzikle, sanatla, gezilerle, dostluklarla doldurdu. Dördüncü çeyrekte de devam etmek istiyordu. Bizlere güzel anılar bırakıp sonsuzluğa uçtu. Anılarda yaşayacak.”

İsmail Bayer, bizim köşenin tiryakisiydi. “Dilin Kemiği” yazılarını okumakla yetinmez, “Kalemine sağlık usta, devam et!” diyerek her hafta hiç üşenmeden Facebook’ta paylaşırdı.

Yaşadıkça, onun bu içten seslenişi çınlayacak kulağımda!