1869’da, Dersaadet Tramvay Şirketi’nin kurulmasından 2 yıl sonra İstanbul’da atların çektiği tramvaylar görülür. Azapkapı-Galata, Aksaray-Yedikule, Aksaray-Topkapı ve Eminönü-Aksaray arasındaki 4 hatta, atlar şehrin yükünü sırtlar. Dik Şişhane yokuşunu ancak tramvaya Azapkapı’da bağlanan 2’inci atla çıkmak mümkün olur. Atların Taksim Maksemi ile Fransız Konsolosluğu arasındaki ahırda bir süre dinlendirildikleri bilinir. Dinlenen şişenle yer değiştirir. Gün boyu […]

1869’da, Dersaadet Tramvay Şirketi’nin kurulmasından 2 yıl sonra İstanbul’da atların çektiği tramvaylar görülür. Azapkapı-Galata, Aksaray-Yedikule, Aksaray-Topkapı ve Eminönü-Aksaray arasındaki 4 hatta, atlar şehrin yükünü sırtlar. Dik Şişhane yokuşunu ancak tramvaya Azapkapı’da bağlanan 2’inci atla çıkmak mümkün olur. Atların Taksim Maksemi ile Fransız Konsolosluğu arasındaki ahırda bir süre dinlendirildikleri bilinir. Dinlenen şişenle yer değiştirir. Gün boyu giren çıkan atın belli olmadığı ahırı bir Rum vatandaş Dingo işletir. Kendisi biraz içkici, ahır ise giren hayvanın, çıkan insanın belli olmadığı bir keşmekeş olunca… Al sana Dingo’nun ahırı… Deyim böylece dilimize yerleşir…

**

AKP, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ı aday göstererek; Anayasa’nın 94’üncü maddesini askıya aldı; “TBMM Başkanları; üyesi bulundukları siyasi partinin Meclis içinde ve dışında hiçbir faaliyetine katılamazlar.” Bir kez daha hukuk kökten ihlal edilerek suç işlendi.

“Bu suç” ortamında, İstanbul’un CHP Adayı Ekrem İmamoğlu AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek istiyor. Bunun için CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan icazet aldığını dile getiriyor… Muhalefet Erdoğan’ı tanımıyor gibi yapıyor, sonra duruyor “huzura” çıkıyor… Buna “politika” deniyor.

**

Mecliste sadece “politikacı” yok. Tüccarı var, ihale kovalayanı var, aşiretine silahla oy toplatanı var, futbolcusu var, Yeliz’i var. Yarışçıdan devşirme, sıvayıp, tüy diken “senatörü” var.

AKP’li Kenan Sofuoğlu; ipek çoraplı ayaklarını Meclis odasındaki masasına uzattı. Asgari ücret “sürünme sınırından” aşağıdayken masada; fiyatı 3 bin 350 TL’lik saat çantası duruyordu. Zenginin çantası da Lamborghini Aventador’u da fakirin çenesini yorar bu ayrı mevzuu. Fakat… Emir erleri…
Sofuoğlu; özür diledi… Gazeteci aracılığıyla özrünü katmerledi.
“Gazeteci”… İşine gelince hedef gösterip Azrail oluyor, işine gelince ince ayar çekiyor.

Yaşam biçiminin özrü mü olur?

Liyakatı önemsememişsin; birinci derece akrabanı Meclis’te maaşa bağlamışsın, faşizmi kutsayıp, köy ağası gibi oturmuş, insanı hizaya çekmişsin!

Sıvama operasyonu aynı zamanda…

Neler varmış… Danışmanlar vekile sadece “pay” vermiyormuş. T24’ten Gonca Akyol, Meclis’te danışmanın neler yaptığını, danışmanlarla görüşüp yazdı: “Meclisteki işler de yapılıyor, çocuk bakıp, su faturası yatıran da var…”

Üstüne koyalım; kimi vekillerin 3 danışman hakkı varken işleri görülsün diye 5 kişi tutuyor; devletin parasını sigortasız emekçi çalıştırarak, kafasına göre bölüyor.

**

Türkiye kabahatten büyük özürler distopyası…

Meclis’e bak; sistemi anla… -Elbette sözün meclisten dışarı olduğunu, ‘kendini bilen’ vekil bilir. İsim zikretmeye bile gerek yok.-
Ne denir; Dingo’nun ahırı işte; bütün yükü halk çeker; çok da kafanızı yormayın.