Diyarbakır'da Ticaret Borsası Toplantı Salonu tıka basa dolu. En ön koltuklarda Diyarbakırlı Tarım Bakanı Mehdi Eker, Vali Hüseyin Avni Mutlu yanında....

Diyarbakır'da Ticaret Borsası Toplantı Salonu tıka basa dolu. En ön koltuklarda Diyarbakırlı Tarım Bakanı Mehdi Eker, Vali Hüseyin Avni Mutlu yanında Belediye Başkanı Osman Baydemir, Ticaret ve Odası Başkanı Mehmet Kaya ve Güneydoğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Faruk Balıkçı oturuyor.

Sahnedeki uzun masada ise İstanbul'dan gelmiş konuklar var. Gazeteci Ferai Tınç, Ali Bayramoğlu, Prof. Dr. Kenan Mortan, Amberin Zaman, Yüksel Genç, işadamı Umut Oran, Dicle Üniversitesinden Prof. Dr. Ayte-kin Sır oturuyor. Toplantıda "Güneydoğu'nun İmajında Medya'nın Rolü" tartışılıyor. Bu buluşmanın ne anlama geldiğini en güzel Taraf gazetesinden Amberin Zaman açıklıyor:

-Ben bu kente 1989'dan beri gelip gidiyorum. Benim yanımda Özgür Gündem Yöneticisi Yüksel Genç, karşımda ise Bakan Mehdi Eker, yanında Vali, onun yanında Belediye Başkanı oturuyor. 1990'lardan bakınca bu tablo inanılmaz gibi geliyor. Ama gerçek! Bu toplantının Diyarbakır'da patlayan son bomba ile yakın bir ilgisi bulunmuyor. İki ay öncesinden planlanan titiz bir organizasyon. Tıkır tıkır işliyor. Bir de devlet erkanı karşısında yapılan konuşmalar var ki, tadından yenmiyor. Diyarbakır kenti el ele verip sorunun kökenine inmeye karar vermiş. Kimse yapılan konuşmalardan alınganlık payı çıkartıp, cevabi nitelikte konuşma yapmıyor: "Biz yaptık, siz bozdunuz, her şey çok güzeldi..."

Böyle bir tavır yok. İşte bu çerçevede Diyarbakır'ın yaralı yüreği bütün açılarıyla atmaya başlıyor. Diyarbakırlı Gazeteci Mahmut Oral, medya üzerinden bir örnek veriyor: "Buraya İstanbul, Ankara'dan gelen canlı yayıncı arkadaşlarımız, Kaymakamlık bahçelerinden yayın yapıyorlar, ama anonslarında 'şu anda sınıra sıfır noktasında bulunuyoruz' diyorlar." Diyarbakır sürekli olarak operasyonlar, harekâtlar, terör ve anarşi ile birlikte haberlere taşınıyor. Oysa bu tarihi kentin birbirinden güzel tarihi değerleri bulunuyor. Kentte normal bir yaşamın bütün izleri kendini hissettiriyor.

Çok doğal olarak normallik de haber değeri taşımıyor. Diyarbakırlılar kentin yoksulluk yönünün çok fazla öne çıkartılmasından rahatsız olduklarını söylüyor. Medyanın bu imajı bir nebze olsun değiştirmesine katkı yapması gerektiğini düşünüyorlar.

İşte tam bu noktada sorunun can alıcı yanı Yüksel Genc'in sözleriyle dilleniyor: "İmaj sorununa kozmetik olarak bakarsanız makyajla sorun çözümlenir. Ama bir süre sonra makyaj aktığında cildin altındaki yara bere ortaya çıkar. Pudralama ile bir süre gizlenebilir. Bu toprakların yapısal sorunları var!"

Genç çok can alıcı bir noktaya temas ediyor: "Bu coğrafyada yaşayanlara sürekli olarak 'kazanılması gereken insanlar' gözüyle bakılıyor. Böyle bakınca'kaybedilmiş bir toplum'var demektir. Burada kazanılması gereken insanlar yok, kaynaşılması gereken insanlar var!"

Diyarbakır bu yönde çok önemli bir adım attı. Bakan Mehdi Eker, Vali Mutlu, Başkan Baydemir bu "iğneli fıçı" tadındaki konuşmaları akşam gün bitene kadar oturup dinledi, notlar aldı. Diyarbakır bomba ile gömülmek istenilen talihsizlik batağına karşı güçlü bir direniş gösteriyor. Bunun bütün verileri Diyarbakır'daki toplantıda açık olarak ortaya çıkmıştır.

Not: Bu yazıyı pazartesi günü okuyacaktınız, iletişim kopukluğu, yanlış anlama, hiç anlamama gibi anlatılması ve anlaşılması zor "teknik" nedenler yüzünden üç günlük bir gecikmeyle yayımlanıyor. Belki sonra anlatırım.