Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Gazeteciliğe başladığım ilk yıllarda, dizgi ve düzeltme yanlışlarına “mürettip hatası” denirdi. Çünkü o zamanlar basımevlerinde kurşun harflerle dizilirdi yazılar. Dizgicilerin adı da “mürettip”ti. Düzeltme işine “tashih”, düzeltmene “musahhih” diyorduk. Düzeltmenlik ciddi işti; basın-yayın kurumlarınca çok önemsenir; gazetelerin düzeltme servislerinde ünlü yazarlar, ozanlar çalışırdı. Vedat Türkali, Ahmed Arif, Atilla Özkırımlı, Kemal Özer, Refik Durbaş, Hulki Aktunç, […]

Gazeteciliğe başladığım ilk yıllarda, dizgi ve düzeltme yanlışlarına “mürettip hatası” denirdi. Çünkü o zamanlar basımevlerinde kurşun harflerle dizilirdi yazılar. Dizgicilerin adı da “mürettip”ti. Düzeltme işine “tashih”, düzeltmene “musahhih” diyorduk. Düzeltmenlik ciddi işti; basın-yayın kurumlarınca çok önemsenir; gazetelerin düzeltme servislerinde ünlü yazarlar, ozanlar çalışırdı.

Vedat Türkali, Ahmed Arif, Atilla Özkırımlı, Kemal Özer, Refik Durbaş, Hulki Aktunç, Konur Ertop, Adnan Özyalçıner, benim dönemimdeki düzeltmenlerden bazılarıdır. Nadir Nadi, Cumhuriyet için, “Bizim gazetenin en entelektüel birimi Düzeltme Servisi’dir” dermiş…

Bir dönem yazın ustalarının üstlendiği “düzeltmenlik” işini şimdilerde kimler yapıyor bilmiyorum. Artık böyle bir meslek kaldı mı, ondan da pek emin değilim.

1950’lerin sonlarına doğru, henüz lise öğrencisiyken ilgiyle izlediğim bir “bibliyografya dergisi” vardı. Adı “Yeni Yayınlar”dı. Ankara’da, kütüphaneci Muharrem Doğdu Mercanlıgil yönetiminde yayımlanırdı. Yalnızca yeni çıkan kitapların dökümü, kaynakçası verilmezdi bu dergide; yayın dünyasıyla ilgili her bilgi yer alırdı. Bir tür “yayın ansiklopedisi” gibiydi. İçinde yazar ölümlerinin yanı sıra, kitapla ilgili fıkralar, nükteler, özlü sözler de görebilirdiniz.

“Yeni Yayınlar” dergisinde ilgimi en çok çeken köşelerden biri, “Mürettip Hataları” başlıklı bölümdü. Bu bölümde, basın tarihine geçmiş ilginç dizgi yanlışları, kaynak belirtilerek aktarılırdı. Ama her ay birkaç örneği geçmezdi yanlış sayısı. Bu dergi günümüzde de çıksaydı, kimbilir ne çok düzelti ve yazım yanlışı yer alırdı orada.

***

Işıklar içinde uyusun, sevgili arkadaşımız Refik Durbaş, BirGün’deki yazılarını, yazın tarihinden anılarla renklendirmeyi severdi. Kendisi de bir dönem Cumhuriyet gazetesinde düzeltmen olarak çalışan Durbaş, bir yazısında dizgi yanlışlarından söz ederken, tarihten şu örnekleri aktarmıştı:

“Ahmet Niyazi Banoğlu’na göre, Hakkı Tarık Us’un sahibi olduğu ‘Vakit’ gazetesinde bir gün, ‘Gazi Hazretleri’ yerine ‘Mazi Hazretleri’ ibaresi yer alacaktır.”

“Şükrü Kaya, bir olaydan dolayı bir süre İçişleri Bakanlığı’ndan uzaklaşmıştır. Sonra durum düzelir ve işinin başına döner. Falih Rıfkı Atay, bu vesileyle Şükrü Kaya’nın fotoğrafının gazetenin birinci sayfasında yer almasını ister ve fotoğraf öyle basılır. Fakat ‘Kaya’ sözcüğündeki ‘y’ harfi yerine ‘k’ harfi yer alacaktır.” (“Musahhih Düzeltir”, BirGün, 2 Mart 2017)

***

Basın tarihimizde “dizgi yanlışları”nın yol açtığı daha çarpıcı öyküler de vardır. Örneğin Aziz Nesin’in yönettiği mizah dergilerinden birinin manşetinde böyle bir durum yaşanmış; “Gözümüzü budaktan sakınmayız” tümcesindeki “göz” sözcüğünün son harfi “t” ile yer değiştirince, ortaya açıklanması güç bir başlık çıkmıştı!

Olayın “Zübük” dergisinde geçtiğini sanıyordum. Aziz Bey’e bu işin aslını sorduğumda, “Zübük’te değil Baştan dergisinde yaşandı” demiş ve şu açıklamayı yapmıştı:

“Evet, gerçekten de tam bir ‘mürettip hatası’ydı bu olay. Ancak masum bir dizgi yanlışı değildi, ‘tertip’ti! Dergimizin yayın çizgisini beğenmeyen matbaadaki bir ‘mürettip’in provokasyonuydu! O kişi, bizi okur karşısında gülünç duruma düşürmek için bilinçli olarak yapmıştı bunu.”

Demek ki dikkatsizlikten kaynaklandığını düşündüğümüz dizgi ve düzeltme yanlışlarının bir de “kasıtlı” yapılanları varmış. Bunu da Aziz Nesin’den öğrenmiş olduk…