Mustafamı mezarından çalmışlar! Netaş işçisi Mustafa Benlioğlu 13 Mart 1980 sabahı çalan saatin zili üstüne yattığı için uyanma vaktini 15 dakika geçirmişti. Fark ettiğinde "eyvah" diye fırladı yatağından:

Netaş işçisi Mustafa Benlioğlu 13 Mart 1980 sabahı çalan saatin zili üstüne yattığı için uyanma vaktini 15 dakika geçirmişti. Fark ettiğinde "eyvah" diye fırladı yatağından:

-Geç kalıyorum!

Hızla giyindi annesi Emine Benlioğlu'nun kahvaltı ısrarını kesin ifadelerle geri çevirdi:

-Olmaz anne çok geç kaldım, arkadaşları kaçırabilirim!

Emine Ana, "bari hiç olmazsa şunu al yolda yersin" diyerek çeyrek ekmek ile bir haşlanmış yumurtayı telaşla botlarını giyen oğlunun eline tutuşturdu. Mustafa, soluk soluğa DİSK'e bağlı Maden-İş'in Ümraniye 23. Bölge Temsilciliğine geldiğinde bir minibüs ve bir otomobilden oluşan bildiri "ekibi hareket" etmek üzereydi. Küçük konvoy Mustafa'nın işaretiyle durdu. Otomobilden inen Netaş Baştemsilcisi ve örgütlenme komitesinin başkanı "Mustafa bu ne hal?" diye çıkıştı:

-Hem geç kaldın, hem de sakal tıraşı olmamışsın yine? Çık yukarı otur, bugün gelmiyorsun.

Mustafa çok üzülmüştü, bütün sevimliliğini kullanarak, Otosan'a sendika bildirisi dağıtmaya giden ekibe katılmak için var gücüyle ikna etmeye çalıştı:

-Valla hızla çıktım, yarın söz tıraş olacağım. Ayrıca ilk defa geç kalıyorum, abi n'olur!..

-Peki geç minibüse...

-Ya, Aykut abinin arabasıyla gidiyorum her gün...

Mustafa'nın bulunduğu ikinci grup, bildirileri dağıttıktan sonra karşıdaki tarladan (şimdi o arsanın üzerinde Tepe Natilus var) sloganlar atarak gelen yabancı grubu gördüler:

-Kahrolsun faşizm, sosyal faşizm!

Bunlar o tarihte Otosan'da örgütlenme çalışmaları öteki devrimci sendika, "Devrimci Ma-den-İş"in militanlarıydı. Bir gece önce Otosan servislerini kaçırarak, Kartal Noteri'ne götürmüşler, işçileri hem DİSK Maden-İş'ten hem de işyerinde yetkili olan Çelik-İş'ten istifa ettirmeye teşebbüste bulunmuşlardı. DİSK Maden-İş'in Kartal'daki militanları Noteri basmışlar çıkan kavgada istifa operasyonu "başarısız" kalmıştı! Şimdi "karşılık" vermek için sahaya çıkıyorlardı. Sloganların ardından havaya ateş açtılar. Bildiri ekibinden önlerinde kalan Ramazan Çakır'ın ayaklarına doğru bir el ateş ettiler. Kurşunlar paltosunu yaladı. O sırada Aykut'un arabasının arkasına tam siper yatan Netaş işçileri ayağa kalktılar, Mustafa feryat etti:

-Çakır'ı vurdular!

Çakır'ı vurmamışlardı. Vurmak isteseler ayaklarına doğru değil, belden yukarısına ateş ederlerdi. Sadece korkutmak, güç gösterisi yapmak istiyorlardı. Akşamki "revizyonist" noter baskınına "devrimci şiddetle" karşılık veriyorlardı. Devrimci silahşor (!), bir el de otomobile doğru öylesine ateş etti.

Mustafa Benlioğlu, ses bile çıkartamadan olduğu yere düştü. Kör kurşun Mustafa'nın göğsünden girerek kalbini çaprazlamasına geçmişti!

O sabah oğluna kahvaltı ettiremeyen Emine Ana'nın sarı saçları bir gecede bembeyaz oldu.

DİSK Maden-İş'ten yapılan açıklamada "Netaş işçisi Mustafa Benlioğlu Maocu faşistler tarafından bir seher vakti Otosan önünde vuruldu" denildi. Emine Ana her yıl 13 Mart'ta Mustafa'nın en sevdiği yemekleri yapar, oğlunun arkadaşlarını bekler. Emine Ana bu yıl aldığı yeni bilgiyle "Mustafa, bir kez daha kurşunlanmış oldu" diye dört dönüyor. Sinirinden hastalandı. İlaçlarla düzene giren kan değerleri bozuldu. Çünkü Mustafa Benlioğlu'nun ülkücüler adına düzenlenmiş sitelerde (bozkurtyuvasi.com) "ülkücü şehitler" arasında gösteriliyor.

Uyanık ülkücüler, Mustafa'nın bir sol örgüt elemanı tarafından vurulmuş olmasından yola çıkarak onun kendilerinin safına düştüğünü varsaymışlar...

Emine Ana, "oğlumun cesedini çalmışlar" diye yataklara düştü.

Mustafa'nın ölümü büyük bir acıydı, 27 yıl sonra bugün ait olmadığı yerdeki teşhiri ayrı bir acı... Her gördüğü "şehif'e benimdir diye sahte bir kucaklamayla sarılan, bu cenah acaba Mustafa Benlioğlu'nu annesini daha fazla üzmemek için, onun adını sitelerinden silebilirler mi?

Emine Benlioğlu bunu istiyor!