Hüsnü Mahalli, Tel Abyad’daki gelişmeleri ve Türkiye’ye etkilerini değerlendirdi: Bir ankete göre Türkiye halkının yüzde 11’i IŞİD’i terör örgütü olarak görmüyor. Yani 7-8 milyon insan IŞİD’den rahatsız olmuyor ya da sempati duyuyor

En büyük tehlike IŞİD

> YPG üç kantonu birleştiriyor, bu bölgeyi nasıl etkileyecek?
Üç kanton birleşiyor lafı çok iddialı. Afrin’in etrafında Kürtler değil, Araplar ve Türkmenler var. Durum Kuzey Irak’taki gibi değil yani. Bu bölgede yeni bir provokasyon ve gerginlik ihmali olabileceğinden söz edilebilir. PYD’nin IŞİD’e karşı kazandığı zafer kutlanabilir. Ama gerçekçi olmak lazım, bölge halklarının kardeşliği her şeyden önemli! Emperyalizm tüm Ortadoğu’yu mahvetti, bunu kimse konuşmuyor. Çok tehlikeli bir sürecin içine giriyoruz. Burası Kobane gibi değil! O bölgede yoğunluklu olarak Arap aşiretleri var. Eğer, provoke edilir ve silahlandırılırlarsa, bölge, sonu gelmeyecek bir kâbusa sürüklenir.

> Peki, Akçakale’deki son durum, Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Tel Abyad’ın alınmasıyla Rakka yolu kapandı. Fiili başkentlerine sığınamayan IŞİD militanlarının tek geçiş yeri kaldı: Akçakale üzerinden Türkiye…
PYD yürümeye başladığı andan itibaren zaten Tel Abyad boşaltılmaya başlamıştı. IŞİD militanları çok önceden Rakka’ya gitmişti yani. Çatışma çıkmadı. Birkaç havan düştüğüne şahit olduk. Bu nedenle Türkiye’deki olası terör eylemlerini sadece son gelişmeler ve Akçakale üzerinden değerlendirmek mümkün değil. Burası zaten riskli bir bölgeydi!

> Neler yaşanabilir?
Türkiye’deki yüzlerce uyuyan IŞİD hücresinden söz ediyoruz. Yapılan bir anket çalışması, Türkiye halkının yüzde 11’inin IŞİD’i terör örgütü olarak görmediğini ortaya çıkarıyor. Bu azımsanmayacak bir rakam. Anlamı çok açık; 7-8 milyon insan, IŞİD’den rahatsız olmuyor ya da sempati duyuyor. Rakka sokaklarının durumu, konuyu özetliyor. Burada çoğu kişinin Türkçe konuştuğu biliniyor. Bunu AKP Vekili Sayın Bülent Arınç da söyledi. Bir de sığınmacıların durumu var tabi… Kim IŞİD’li kim değil nasıl anlayabiliriz? Bu insanların karınları aç, mağdurlar. IŞİD tarafından kullanılmayacaklarının teminatını kim verebilir? Suriye’deki mağdur çocukların, toplanıp intihar eylemcisi olarak yetiştirildiklerini biliyoruz. Irak’a günde 40 intihar bombacısı giriyor. Bunları üst üste koyunca Türkiye’de neler yaşanabileceği anlaşılıyor. Açıkçası patlamaya ve kullanılmaya müsait bir altyapı var!

Bugünkü en büyük tehlike IŞİD’dir. IŞİD gerçeği varsa her şey teferruattır.

> Buraya nasıl geldik?
Sığınmacı sorununu da, bu problemleri de AKP iktidarı yarattı. Suriye’de gösteriler Mart 2011’de başladı. Türkiye, 31 Mayıs 2011’de Suriyeli muhaliflerle toplantı yaptı. Henüz ortada hiçbir şey yoktu. Üstelik Beşar Esad yönetimiyle ilişkiler sürüyordu. Aynı günlerde Hatay’da Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) kuruldu. ÖSO kurulduktan dokuz gün sonra, Libyalı ve Tunuslu 200 kişi, Kaddafi’den arta kalan silahları gemilere yükleyip Hatay’a getirdi. Hemen ardından Cisri Şuur’a saldırdılar. O iğrenç katliam oldu. Henüz ortada herhangi bir karışıklıkla ilgili hiçbir veri yokken neden Hatay’a kamplar kurdunuz? Bunların tümü AKP provokasyonları ve daha fazlasıdır.

IŞİD’e yakın bazı hesaplardan atılan mesajlar, Hüsnü Mahalli’nin ve dahası AKP’li Arınç’ın sözlerini doğruluyor.
Rakka’da ölenlerin, Türkiye’den IŞİD’e katıldığı anlaşılıyor.

> AKP’nin tutumunda değişiklik olmadı. Korkular nasıl aşılır, her şey nasıl normalleşir?
Pişman değiller, asla geri adım atmayacaklar. Dünyanın dört bir tarafındaki ruh hastaları Türkiye’ye dolduruldu. Propaganda yapıldı. Bu coğrafyadaki öteki düşmanlığını körüklemek için siteler kurduruldu, milyonlarca dolar harcandı. Kürtler, Ezidiler, Aleviler ötekileştirildi. Bunlar sırf 'sultan olacağım' diye yapılmadı. Nefret vardı içinde. Mezhepsel dürtülerle hareket edildi. Zaten “Yeniden Osmanlıyı kuralım” dediğiniz anda ortaya mezhep çıkar. 1516’daki zihniyetle 2015’deki birbirinden farklı değil. Üçüncü köprünün ismine bakın anlarsınız! Yavuz Sultan Selim Köprüsü! Tarih bilmeyen, bugünü çözemez. Senaryolar değişmiyor. Normalleşme beklemek zor!

> Hem Türkiye hem de Orta Doğu açısından karamsar tablolar sürüyor yani…
Bir an önce mezhepçi politikalar bir kenara bırakılmalı. Kardeşlik algısı ön plana çıkmalı. İnsanın merkeze konulduğu söylemler geliştirilmeli. Bu coğrafyayı paylaşan tüm halklar tarafından da içselleştirilmeli. Bölgenin haritaları 100 yıl önce 'biz birbirimizi yiyelim' diye emperyalistler tarafından çizildi. 35 yıldır bölgede gazetecilik yapıyorum; kan ve gözyaşından bıktım, bunları yazmaktan sıkıldım. Yineliyorum ki her şey egemen güçlerin bir oyunudur. Bu oyuna aldandık.

> Peki, bölgeyi Kürt hareketleri YPG’nin ilerleyişi yönünden nasıl değerlendirirsiniz?
Irak’ta bir Kürt bölgesi var. Suriye’nin nasıl bir değişime uğrayacağını bilmek gerekiyor. Suriye eski haline dönecek olursa, Esad yönetiminin bir biçimde Rojava’da Kürtlerle anlaşacağına inanıyorum. Önemli soru şu; bu durum Türkiye’ye nasıl yansıyacak? Avrupa’da yeni bir tartışma başlayacak. Bekleyeceğiz. Keşke 100 yıl önce bir Kürt devleti kurulsaydı. Bölgede bu acıların en azından bir bölümü yaşanmazdı. Tekrar etmeli; savaşla, kavgayla, gözyaşıyla bir şey olmuyor. İnsana odaklı bir sistemi hep birlikte kurmalıyız.

***

Tel Abyad IŞİD’den YPG’ye geçti
Türkiye ‘karşının’ elektriğini kesti

'DEDAŞ’tan DAİŞ’e elektrik' manşetiyle yayımladığımız Akçakale üzerinden IŞİD’e elektrik verildiği iddialarına yönelik haberimiz ses getirmişti. Haberimizde, Suriye’deki iç karışıklık yaşanmadan önce ülkeyle bir anlaşma yapıldığı anlatılıyordu. Sınırdaki Toprak Mahsülleri Ofisi’nin bulunduğu yerden üç hatla Suriye’ye elektrik verildiğine dikkat çekiliyor ancak bu bölge IŞİD’in eline geçtikten sonra da enerjinin kesilmediği anlatılıyordu. Bir DEDAŞ yetkilisi üç yıldır elektriğin kesilmediğine, hatta Akçakale’de günlük bazda çok sayıda kesinti yaşanırken, o bölgenin Türkiye eliyle kesintisiz aydınlatıldığına dikkat çekiyordu.

Ancak bir önceki gün bölgede önemli bir gelişme yaşandı. Karşı tarafın IŞİD’in elinden çıkıp YPG’ye geçmesiyle birlikte üç hatla giden elektrik kesildi. Durum; 'IŞİD' sevgisiyle birlikte, yaptığımız haberin de bir sağlaması gibi oldu. Bölgeden şunlar aktarıldı: “Karşı tarafta üç yıldır elektrik kesintisi yaşanmıyordu. Ancak elektrik, Tel Abyad IŞİD’in elinden çıkıp YPG’ye geçmesinin hemen akabinde kesildi. Karşısı, IŞİD varken ışıl ışıldı. Şimdi karanlık bir vahaya benziyor!”

'O HABERDE AKTARILAN NEYDİ'
'DEAŞ elektrik' başlığıyla manşetten verdiğimiz haberimizin önemli bir bölümünde şu satırlar yer alıyordu: “IŞİD’le Türkiye arasındaki tampon bölgede Toprak Mahsulleri Ofis’nin deposu var. Henüz Suriye’deki iç karışıklık çıkmadan önce iki ülke arasında yapılan anlaşmaya göre karşı tarafa, ofis deposunun hemen yanından çekilen üç hatla elektrik verilmeye başlandı. Ne var ki karşı taraf, yani Telabyad, IŞİD’in eline geçtikten sonra da Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (DEDAŞ) elektriği kesmedi. Bir DEDAŞ yetkilisinden edindiğimiz bilgiye göre yıllardır karşıya elektrik veriliyor. DEDAŞ yetkilisi, 'Akçakale’de günde üç dört kez kesinti olur ancak Telabyad’a 24 saat boyunca elektrik veririz, bu hattın bakımını da biz yaparız' diyor. Akçakale’de ise elektrik gidince, tarım alanlarını sulamak için gerekli olan dinamolar çalışmıyor, toprak kuruyor, ekinler bozuluyor, yanıyor. Görünen şu ki, halka IŞİD kadar sahip çıkılmıyor. IŞİD’in bizden aldığı elektrik savaş bölgesinde daha çok insanın ölümü anlamına geliyor. Trajik ve nihai özet kısmı ise şu; IŞİD’e giden elektrik hepimizin cebinden gidiyor!