Türkiye kamuoyu tamamen yekvücut halinde bir araya gelerek aynı yönde haykırdı:

Yaşasın Filistin, kahrolsun İsrail!

Şeriatçı sağdan, sosyalist sola açılan yelpazenin kendi içinde “haklı” yanları çoktu. Sosyalist sol için Filistin davasına yakınlık 68 kuşağına dayanıyordu. Türkiye Devriminin öncü kadroları Filistin’de askeri eğitimlere katılmışlardı. O yıllarda siyasi İslamcıların kafaları çok karışıktı:

Çünkü Lübnan’da “Hristiyan sağcılarla Müslüman solcular" arasında iç savaş yaşanıyordu. Sonraki yıllarda Filistin halkının tek temsilcisi olan FKÖ öncülüğünü yitirdi, İslamcı yapılar güç ve temsil hakkı kazandı. Türkiye sağı da Filistin Davasına yakınlaştı. Ancak tek ölçüleri vardı:

Müslüman Filistinlilerin yanındayız!

Hamas’ın taarruzuyla başlayan yeni savaş için ilk gün, “nasıl bir tepki ortaya konulmalı?” sorusunun yanıtı Esat Ayhan’dan geldi. Dış haberci, yorumcu, eski diplomat, gazeteci gibi ünvanları olmayan Esat Ayhan kendi sosyal medya hesabından dedi ki:

“İdeolojiniz, siyasi görüşünüz, dininiz, ırkınız, partiniz hiçbir şey ifade etmiyor. Önemli olan hayata karşı duruşunuzdur. Barışı, vicdani, insani, yaşamsal olanı savunmaktır!”

∗∗∗

Filistin’de İsrail devleti tarafından “insan haklarının çiğnenmesi” dünya kamuoyunda “sıradan” vaka olarak kabul ediliyor. Türkiye ise Filistin’deki insan hakları konusunda çok duyarlı!!!

Oysa ülkemizde “çok ağır hak ihlalleri” yaşanıyor.

Türkiye sağının hiç böyle bir derdi yok! Onlar 1999 yılında mart ile temmuz arasında dört ay “haksız yere hapis yatan” Tayyip Erdoğan’da kalmış durumdalar!

HDP Başkanı Selahattin Demirtaş cezaevinde yedinci yılını dolduruyor. Bu yöne oy kullananların da ifade ettiği üzere siyasi dokunulmazlığı Anayasaya aykırı olarak kaldırıldı.

Osman Kavala 2172 gündür cezaevinde… Kaç kere beraat ettiği suçlardan(!) yeniden mahkûmiyetler verildi. Toplam 120 gün hapis yatan eski mağdur Erdoğan, Kavala’nın beraat ettiği günün akşamında “tahliye etmeye kalktılar” diye tepki gösterdi. Kavala’ye jet hızıyla yeni dava açıldı, tutuklama kararı da aynı hızla geldi. Beraat ettiği halde hapiste kaldı.

Bu durum “yargıya müdahale” sayılmadı!

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi 2023 Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü’ne Osman Kavala’yı layık gördü.   Bu ödüle kadar Kavala’yı görmeyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, hak-hukuk(!) dolu bir açıklama yaptı:

 "Ülkemizde Yargıtay’ca onanarak hakkındaki mahkûmiyet kararı kesinleşen bir hükümlüye Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde sözde insan hakları ödülü verilmesi kabul edilemez!”

∗∗∗

Türkiye İşçi Partisi (TİP) 1 Ekim 2023 Pazar günü Hatay’dan Ankara’ya doğru büyük ve uzun bir yürüyüş başlattı. Adında olan “adalet” kelimesiyle bütün bağlarını kopartmış olan iktidarın adaletsizliklerinde yeni bir zirve olan Can Atalay için TİP yürüyor!

Sadece Can için mi?

Ülkedeki tüm adaletsizliklere karşı yapılan bir yürüyüş bu… Can Atalay, Anayasa’ya göre aday oldu, Yüksek Seçim Kurulu adaylığını onayladı ve 14 Mayıs 2023 seçimlerinde Hatay’dan milletvekili seçildi. Mazbatası, TBMM’sinde odası hazırlandı. Yemin töreninde adı okundu. TBMM İnsan Hakları Komisyonuna oy birliğiyle seçildi.  Bütün bunlara karşı hâlâ cezaevinde rehin olarak tutuluyor!

Can Atalay Meclis’deki koltuğuna oturmadan orada bulunan bütün seçilmişler diken üzerinde olduklarını bilmelidirler. Bu keyfi “yerli-milli” piyango hepsine çıkabilir! O yüzden TİP’in yürüyüşü parlamenter demokrasi için de yapılan bir eylem olarak görülmeli, bütün vekiller yürüyüş kolunda yer almalıdırlar.

Bunları yerine getirdikten sonra ancak yazının ilk bölümüne dönerek Filistin halkının insan haklarını telaffuz edebilir hale gelebiliriz.

Yolumuz uzun ama imkânsız değil:

Filistin’den Kavala’ya demokrasiden Atalay’a!