Almanya’da bu aralar muazzam bir sosyalizm tartışması var. Tartışmanın fitilini Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) gençlik kolu Genç Sosyalistlerin (Juso) lideri Kevin Kühnert yaktı. Die Zeit gazetesine konuşan ‘Genç Sosyalist’ Kühnert’in BMW gibi büyük sanayi kuruluşlarıyla, emlak devlerinin elindeki konut sektörünün kamulaştırılmasını söylemesiyle Almanlar kendilerini sosyalizm tartışmasının içinde buldu. Kapitalizmden kurtulmanın tek yolunu demokratik sosyalizm olarak […]

Almanya’da bu aralar muazzam bir sosyalizm tartışması var. Tartışmanın fitilini Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) gençlik kolu Genç Sosyalistlerin (Juso) lideri Kevin Kühnert yaktı. Die Zeit gazetesine konuşan ‘Genç Sosyalist’ Kühnert’in BMW gibi büyük sanayi kuruluşlarıyla, emlak devlerinin elindeki konut sektörünün kamulaştırılmasını söylemesiyle Almanlar kendilerini sosyalizm tartışmasının içinde buldu. Kapitalizmden kurtulmanın tek yolunu demokratik sosyalizm olarak işaret eden şirket kârlarının kontrol altında olması gerektiğini söyleyen Kühnert’in çıkışı adeta deprem etkisi yarattı.

Söyleşinin yayınlanmasıyla beraber tüm Almanya’da Kühnert’i hedef alan bir saldırı dalgası başlatıldı. Kühnert’e sağcılardan muhafazakârlara, liberallerden kendi partisine kadar dört bir cepheden eleştiri geldi. Bild’den Die Welt’te, Der Spiegelden FAZ ve Süddeutsche Zeitung’a medyanın tamamına yakını da bu koroya katıldı. “Sosyalist rüyalar, ütopyalar” başlıkları altında her kesimden açıklamaya reaksiyon gelince Almanya ciddi ciddi sosyalist ütopyayı tartışır oldu. Sosyalizm karşıtlığında buluşan Alman müesses nizamı Kühnert’in fikirlerini anayasaya aykırı gördü.

SERMAYEYİ KORKU SARDI

Almanya’nın sağ kanadı ise bu tartışmanın gündeme gelmesinden paniklediğini gizlemedi. CDU’dan yapılan açıklamalarda “sosyalizmin en ufak bir kalıntısını görmek ve koyu kırmızı hayaletin dirilmesi yatırımcıları korkutur” denildi. CDU’nun Başkan Yardımcısı Thomas Strobl “Demokratik Almanya’nın feshedilmesinden 30 yıl sonra solcular yeniden demokratik sosyalizmi getirmeye çalışıyor” diye çıkışırken, CDU’nun kardeş partisi CSU’lu Ulaştırma Bakanı Andreas Scheuer “Neyse ki, herkesin eşit fakat eşit ölçüde yoksul olduğu sosyalizmi yendik biz. BMW’yi kamulaştırma fikri modası geçmiş bir fantezidir. Böyle şeyleri ciddiye alamayız” dedi. CSU’nun genel sekreteri Markus Blume de Kühnert gidip Sol Parti’ye üye olsun. SPD de böyle fantezi düşkünleriyle arasına mesafe koysun” diye tavsiyede bulundu. Muhalefetteki liberal demokrat FDP’nin Genel Sekreteri Linda Teuteberg, “SPD derhal özel mülkiyetle ilgili görüşüne açıklama getirmelidir. Bay Kühnert’e de Karl Marx yerine Godesberg Programı’nı okumasını tavsiye ederim. Bu tür sosyalist görüşlere karşı sosyal piyasa ekonomisini savunmakta kararlıyız” dedi.

SPD’DE ÇATLAK, SOLDAN DESTEK

Parti içinden ise tepkiler çeşitli. Kühnert’i destekleyenler olduğu gibi eleştirenler de var. Parti sözcülerinden Johannes Kahrs “Bu nasıl bir haylazlıktır. Bu çocuk ne içmiş. Söyledikleri yasal değil” şeklinde tweet attı. Aralarında SPD’nin eski genel başkanı Sigmar Gabriel’in de bulunduğu bazı politikacılar a bu furyaya katıldı. Mayıs sonunda ülkenin çeşitli kesimlerinde yapılacak yerel seçimler ile Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi yapılan açıklamayla partiye ihanet edildiği iddia edildi. SPD Genel Başkanı Andrea Nahles başta olmak üzere sosyal demokrat politikacıların çoğu sessiz kalmayı yeğledi. SPG genel başkan yardımcılarından Ralf Stegner, Kühnert’i savunarak bir Juso liderinin partiyi sol çizgiye çekmeye çalışmasında beis görmediği mesajını verdi. Die Linke/Sol Parti’den ise tam destek geldi. Yeşiller’den de hem destek hem de eleştiri geldi.

‘İNFİAL’İN İKİ NEDENİ?

Kühnert’in çıkışının Alman sermayesini ve egemenlerini infiale sevk etmesi nedensiz değil! Juso sadece parti içerisinde değil Alman siyaset arenasında da etkin bir güce sahip. SPD’nin Alman sermayesinin isteği doğrultusunda Merkel liderliğindeki CDU ile kurduğu “Büyük Koalisyona Hayır” hareketinin de bayraktarlığını yapan Kühnert’in çıkışı sosyal demokrat parti içerisindeki sağ sapmaya karşı bir tepki niteliğinde. Bir diğer neden ise tabi ki, kapitalizmin sadece Almanya’da değil tüm Avrupa genelinde ciddi bir sorgulamaya tabi tutulduğu dönemde gelmiş olması. 2008’de patlak veren krizden etkilenmek yerine krizi fırsata çeviren tek ülke olan Almanya’da şirketler ve egemenler kârına kâr katarken, eşitsizlik de her geçen gün büyüyor.

Berlin, Münih, Frankfurt ve Köln gibi büyük kentlerdeki konut sıkıntısı ve yüksek kiralara karşı aylardır protestolar gerçekleştiriliyor. Dışarıda kalan evsizlerin sayısı ise günden güne artıyor.